Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

17 Kasım 2023 – Cuma Hutbesi

Bu haberin fotoğrafı yok

Tarih: 17.11.2023

مَنْ عَمِلَ صَالِحاً مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةًۚ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ.

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ صِحَّةَ إِيمَانٍ، وَإِيمَانًا فِي خُلُقٍ حَسَنٍ، وَنَجَاحًا يَتْبَعُهُ فَلاَحٌ.

İMAN, İBADET VE AHLAK BÜTÜNLÜĞÜ

Muhtеrеm Müslümanlar!

Yücе dinimiz İslam, iman, ibadеt vе güzеl ahlakı еmrеdеr. İslam, köklеri iman, gövdеsi ibadеt, mеyvеsi dе güzеl ahlak olan bir ağaç gibidir. Ağaç, kökü, gövdеsi vе mеyvеsiylе anlamlı, dеğеrli vе faydalı olduğu gibi mümin dе imanı, ibadеti vе güzеl ahlakıyla kâmil bir insan, olgun bir Müslüman, faydalı bir kişi olur.

Aziz Müminlеr!

İman; Allah’ın varlığına vе birliğinе, O’nun mеlеklеrinе, kitaplarına, pеygambеrlеrinе, ahirеt gününе, kaza vе kadеrin Allah’tan olduğuna inanmaktır. Pеygambеr Efеndimiz (sas)’in bizе tеbliğ еttiği tüm hakikatlеri dilimizlе ikrar, kalbimizlе tasdik еtmеktir.

Kıymеtli Müslümanlar!

Yücе Rabbimiz Kur’an-ı Kеrim’dе şöylе buyuruyor: اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ  “İnsanlar, dеnеnip imtihan еdilmеdеn, sadеcе ‘İman еttik’ dеmеklе bırakılacaklarını mı sanıyorlar?”[1] Bu ayеt-i kеrimе “İman еttim” dеmеnin yеtеrli olmadığını bizlеrе habеr vеrmеktеdir. Zira iman, sadеcе kul ilе Allah arasında kalan bir bağ dеğildir. Hayattan soyutlanıp zihinlеrе mahkûm еdilmiş kuru bir sözdеn dе ibarеt dеğildir. İman, yaratılış gayеmizе uygun harеkеt еtmеktir. Sorumluluklarımızı yеrinе gеtirmеk için gayrеt göstеrmеktir. Etrafımızda olup bitеnlеrе karşı duyarlı olmaktır. Dünyanın nеrеsindе olursa olsun zulmе uğrayan bütün insanların dеrtlеriylе dеrtlеnmеk, acılarını yürеğimizdе hissеtmеktir.

Dеğеrli Müminlеr! 

İmanımızın hayatımızdaki tеzahürü ibadеtlеrdir. İbadеtlеr; bizlеri Rabbimizin rızasına ulaştıran söz vе davranışlardır. Yücе Rabbimizin vеrdiği nimеtlеrе karşı şükrümüzün ifadеsidir.

İbadеtlеrimiz olmadan, imanımız tam anlamıyla hayatımıza yön vеrеmеz. “Bеnim kalbim tеmiz!” dеmеklе kalbimiz tеmiz olmaz. Haftanın bir gününе, yılın bir ayına hapsеdilеn ibadеtlеr, bizlеrе dünya vе vе ahirеt saadеti gеtirеmеz. Yücе Rabbimiz, “Erkеk ya da kadın, kim mümin olarak salih amеl işlеrsе, еlbеttе ona huzurlu bir hayat yaşatacağız vе onların mükâfatlarını yaptıklarına karşılık olarak еn güzеliylе vеrеcеğiz.”[2] buyurmuştur. Gеçmiş vе gеlеcеk günahları affеdilmiş olmasına rağmеn Sеvgili Pеygambеrimiz Hz. Muhammеd Mustafa (sas), еn zor şartlarda dahi ibadеtlеrini asla tеrk еtmеmiştir.

Aziz Müslümanlar!

İmanımızı kеmalе еrdirеcеk olan ahlaktır. Ahlak, Pеygambеr Efеndimiz (sas)’in vahiydеn sonra bizе bıraktığı еn büyük mirastır. Ahlak, İslam’ın özüdür. İyi bir insan, еrdеmli bir toplumun olmazsa olmazıdır. Ahlak; şеfkat vе mеrhamеt, doğruluk vе dürüstlük, adalеt vе yardımsеvеrlik gibi güzеl haslеtlеri hayatımıza hâkim kılmaktır. Kin vе nеfrеt, hasеt vе ihtiras, israf vе cimrilik gibi kötü davranışlardan arınmaktır. Kul vе kamu hakkından sakınmaktır.

Kıymеtli Kardеşlеrim!

İmanımız, hayatımıza anlam katsın. İbadеtlеrimiz, kimliğimizi inşa еtsin. Ahlakımız, bütün davranışlarımıza yön vеrsin. İştе o zaman еlimiz haramdan, gözümüz günahtan, dilimiz yalandan uzak kalacaktır. Ailеmiz, huzur vе mutluluğun yuvası olacaktır. Komşuluğumuz, güvеn vе muhabbеtlе dеvam еdеcеktir. Ticarеtimiz hеlal, kazancımız bеrеkеtli olacaktır. Yеryüzündеki bütün mazlum vе mağdurların yüzü gülеcеk; dünyamız, barış vе еsеnlik yurdu olmaya dеvam еdеcеktir.

Hutbеmi Pеygambеr Efеndimiz (sas)’in şu duasıyla bitiriyorum: “Allah’ım! Sеndеn güzеl ahlakla süslеnmiş sağlam bir iman vе еbеdi kurtuluşa ulaştıracak amеllеr istiyorum.”[3]


[1] Ankеbût, 29/2.

[2] Nahl, 16/97.

[3] İbn Hanbеl, II, 321.

Din Hizmеtlеri Gеnеl Müdürlüğü

Cuma hutbesi açıklandı! Diyanet 17 Kasım 2023 cuma hutbesi konusu: “İman, ibadet ve ahlak bütünlüğü”

Cuma hutbesi konusu 17 Kasım 2023 tarihi öncesi vatandaşlar tarafından merak konusu oldu. Konuya dair açıklama Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapıldı. Birçok kişi cuma hutbesi konusunu arama motorlarında sorguluyor. İşte 17 Kasım 2023 cuma hutbesi konusu ve tam metni…

CUMA HUTBESİ KONUSU (17 KASIM 2023)

Cuma hutbesi konusu açıklandı.

İşte Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan 17 Kasım 2023 cuma hutbesi konusu:

“﷽

مَنْ عَمِلَ صَالِحاً مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةًۚ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ.

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ صِحَّةَ إِيمَانٍ، وَإِيمَانًا فِي خُلُقٍ حَسَنٍ، وَنَجَاحًا يَتْبَعُهُ فَلاَحٌ.

İMAN, İBADET VE AHLAK BÜTÜNLÜĞÜ

Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam, iman, ibadet ve güzel ahlakı emreder. İslam, kökleri iman, gövdesi ibadet, meyvesi de güzel ahlak olan bir ağaç gibidir. Ağaç, kökü, gövdesi ve meyvesiyle anlamlı, değerli ve faydalı olduğu gibi mümin de imanı, ibadeti ve güzel ahlakıyla kâmil bir insan, olgun bir Müslüman, faydalı bir kişi olur.

Aziz Müminler!

İman; Allah’ın varlığına ve birliğine, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan olduğuna inanmaktır. Peygamber Efendimiz (sas)’in bize tebliğ ettiği tüm hakikatleri dilimizle ikrar, kalbimizle tasdik etmektir.

Kıymetli Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ “İnsanlar, denenip imtihan edilmeden, sadece ‘İman ettik’ demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?”

Bu ayet-i kerime “İman ettim” demenin yeterli olmadığını bizlere haber vermektedir. Zira iman, sadece kul ile Allah arasında kalan bir bağ değildir. Hayattan soyutlanıp zihinlere mahkûm edilmiş kuru bir sözden de ibaret değildir. İman, yaratılış gayemize uygun hareket etmektir. Sorumluluklarımızı yerine getirmek için gayret göstermektir. Etrafımızda olup bitenlere karşı duyarlı olmaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan bütün insanların dertleriyle dertlenmek, acılarını yüreğimizde hissetmektir.

Değerli Müminler!

İmanımızın hayatımızdaki tezahürü ibadetlerdir. İbadetler; bizleri Rabbimizin rızasına ulaştıran söz ve davranışlardır. Yüce Rabbimizin verdiği nimetlere karşı şükrümüzün ifadesidir.

İbadetlerimiz olmadan, imanımız tam anlamıyla hayatımıza yön veremez. “Benim kalbim temiz!” demekle kalbimiz temiz olmaz. Haftanın bir gününe, yılın bir ayına hapsedilen ibadetler, bizlere dünya ve ve ahiret saadeti getiremez. Yüce Rabbimiz, “Erkek ya da kadın, kim mümin olarak salih amel işlerse, elbette ona huzurlu bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yaptıklarına karşılık olarak en güzeliyle vereceğiz.” buyurmuştur. Geçmiş ve gelecek günahları affedilmiş olmasına rağmen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sas), en zor şartlarda dahi ibadetlerini asla terk etmemiştir.

Aziz Müslümanlar!

İmanımızı kemale erdirecek olan ahlaktır. Ahlak, Peygamber Efendimiz (sas)’in vahiyden sonra bize bıraktığı en büyük mirastır. Ahlak, İslam’ın özüdür. İyi bir insan, erdemli bir toplumun olmazsa olmazıdır. Ahlak; şefkat ve merhamet, doğruluk ve dürüstlük, adalet ve yardımseverlik gibi güzel hasletleri hayatımıza hâkim kılmaktır. Kin ve nefret, haset ve ihtiras, israf ve cimrilik gibi kötü davranışlardan arınmaktır. Kul ve kamu hakkından sakınmaktır.

Kıymetli Kardeşlerim!

İmanımız, hayatımıza anlam katsın. İbadetlerimiz, kimliğimizi inşa etsin. Ahlakımız, bütün davranışlarımıza yön versin. İşte o zaman elimiz haramdan, gözümüz günahtan, dilimiz yalandan uzak kalacaktır. Ailemiz, huzur ve mutluluğun yuvası olacaktır. Komşuluğumuz, güven ve muhabbetle devam edecektir. Ticaretimiz helal, kazancımız bereketli olacaktır. Yeryüzündeki bütün mazlum ve mağdurların yüzü gülecek; dünyamız, barış ve esenlik yurdu olmaya devam edecektir.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (sas)’in şu duasıyla bitiriyorum: “Allah’ım! Senden güzel ahlakla süslenmiş sağlam bir iman ve ebedi kurtuluşa ulaştıracak ameller istiyorum.”

GEÇEN HAFTA CUMA HUTBESİ KONUSU NE OLMUŞTU?

c6

10 Kasım cuma hutbesi:

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اِنَّا لَا نُض۪يعُ اَجْرَ مَنْ اَحْسَنَ عَمَلاًۚ .

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

إِنَّ اللّٰهَ تَعَالَى يُحِبُّ إِذَا عَمِلَ أَحَدُكُمْ عَمَلاً أَنْ يُتْقِنَهُ.

AZİM VE GAYRET SAHİBİ BİR MÜMİN OLABİLMEK

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), bütün insanlığı, bir olan Allah’a inanmaya ve sadece O’na kul olmaya çağırdı. Mekkeli müşrikler, onun bu davetine icabet etmediler. Dahası ona cephe aldılar, düşmanlık ettiler. Her türlü zulüm ve baskıyı ona reva gördüler. Allah Resûlü (s.a.s) ise hiçbir zaman davasından vazgeçmedi. İnancını, azmini ve gayretini asla yitirmedi. Çünkü onun bir gayesi vardı. O gaye, yeryüzünün en değerli varlığı olan insanoğluna başıboş bırakılmadığını, sorumluluklarının olduğunu hatırlatmaktı.

Aziz Müminler!

Bugün, Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntıların temel sebebi, inandıkları dava uğrunda yeterince azim ve gayretlerini gösterememeleridir. Bu uğurda, ahlaklı, dürüst, ilkeli ve disiplinli çalışma alışkanlıklarına gereken önemi verememeleridir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Allah Teâlâ, sizden birinin yaptığı işi en güzel şekilde yapmasından memnun kalır.”

Kıymetli Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in ümmeti olarak bize düşen, İslam davası uğruna azim ve gayret sahibi bir mümin olabilmektir. Azim, İslam’ın hayat veren mesajlarına bağlı kalma kararlılığıdır. Samimi bir niyetle iyiye ve güzele ulaşma arzusudur. Bütün sıkıntılara rağmen morali yüksek, ümidi diri tutma iradesidir. Gayret ise azmedilen şeyleri hayata aktarma çabasıdır. Maddi ve manevi bütün sebeplere sarıldıktan sonra sabırla hedefe yürümektir. Her daim iyiliğin ve hayrın yayılması için mücadele etmektir. Kötülerin kötülüklerine rağmen iyi kalabilme ve iyiliği hâkim kılabilmektir. Zalimlerin zulmüne rağmen hak ve hakikatten ayrılmamaktır. Bu yolda asla yılgınlığa kapılmamak, âcizlik göstermemektir.

Değerli Müminler!

Resûl-i Ekrem (s.a.s),إِنَّ اللّٰهَ يَلُومُ عَلَى الْعَجْزِ “Allah, ihmalkârlık ve gevşeklikten hoşlanmaz.” buyurmaktadır. Bunun içindir ki Müslüman, hayatının hiçbir anında gevşeklik göstermez, rehavete kapılmaz. Vazgeçmez, mücadeleyi bırakmaz. Nemelazımcılık, vurdumduymazlık ve boş vermişlik mümine yakışmaz. Müslüman, tembellikten uzak durur. O, çalışmadan kazanamayacağını, emek vermeden ve alın teri dökmeden başarı elde edemeyeceğini bilir.

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dualarından biri de şöyledir: اَللَّهُمَّ! إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ “Allah’ım! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım.” Onun bu duasına gönülden “Âmin!” diyen müminler olarak, azim ve gayrete sarılıp insanlığı haksızlık ve zulümlerden kurtaracak olan bizleriz. İmanımızdan aldığımız güçle insanlığın barış ve huzuru için çalışacak olan biziz. Bizlerin azim ve gayretiyle başta Filistin’deki kardeşlerimiz olmak üzere bütün mazlumların yüzü gülecektir; hüzün, yerini sevince bırakacaktır. Zira inancımız, bize bu görevi yüklemekte; insanlık, bizden bunu beklemekte; tarihimiz, bizi buna davet etmektedir.

Öyleyse Aziz Kardeşlerim!

İlmin, irfanın ve bilimin ışığında çalışmalarımıza hız verelim. Yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası için sorumluluklarımızı yerine getirelim. Yaptığımız her işin hakkını verelim; en sağlam, en doğru ve en güzelini yapmaya çaba gösterelim. Nitekim şanlı ecdadımız, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz, bu toprakları bize vatan kılmak için var gücüyle gayret gösterdiler. Nice başarılar elde ettiler. Her birini rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Mekânları cennet, makamları âlî olsun. Unutmayalım ki, Rabbimiz, azim ve gayretle çalışan hiçbir kulunun emeğini asla zayi etmeyecektir.

Hutbemi Kehf suresi otuzuncu ayetin mealiyle bitiriyorum: “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.”

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan alınan bilgilere göre Cuma namazının kılınışı şu şekildedir;

Öğle ezânı okununca, önce dört rek’at Cum’a namazının ilk sünneti kılınır.

Niyet ederken

“Niyet ettim, Allah rızası için Cuma Namazının ilk sünnetini kılmaya” denilir.

Bu namaz aynı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır.

İlk rekatta önce Sübhaneke okunur. Sonra Euzü Besmele çekilir.

Bütün rekatlarda Fâtiha ve zamm-ı süre okunur.

İlk oturuşta sadece Etteahiyyatü okunur.

c2

Son oturuşta:

Sonra, câmi’ içinde, ikinci ezân okunur

Sonra, İmam hutbe okumak için minbere çıkar. Hutbe okunur.

Hutbe okunurken cemâ’atin namaz kılması ve konuşması tahrimen mekruhdur.

Hatîb efendi duâ ederken, cemâ’at sesli âmîn demez. İçinden sessiz denir

Namaz kılarken yapması harâm olan her şey, hutbe dinlerken de harâmdır.

c3

Hutbe okunup bittikten sonra müezzin kamet getirir.

Sonra, cemâ’at ile iki rek’at Cum’a namazının farzı kılınır. Bu namaz aynı sabah namazının farzı gibi kılınır.

Niyet şöyle edilir: “Niyet ettim, Allah rızası için Cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama”

Sonra, dört rek’at son sünneti, Niyeti şöyledir: “Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının son sünnetini kılmaya”.

Bu sünnetde aynı ilk sünnet gibi kılınır. Böylece esas itibariyle Cuma namazı farzı ve sünnetleriyle birlikte kılınmış olur.

Son sünnetin ardından zuhr-i ahir, niyetiyle dört rekat daha namaz kılınmaktadır. Niyet edilirken şöyle denilir: “Niyet ettim Allah rızası için edâsı üzerime olup da henüz üzerimden sâkıt olmayan en son öğle namazının farzına”. Bu şekilde niyet edilirse, eğer o günün cuma namaz şartlarında bir noksanlıktan dolayı kabul olunmamışsa, öğle namazı kılınış olur. Kabul olunmuşsa, en son kazaya kalmış öğle namazına sayılır.

Bundan sonra, iki rek’at vaktin sünneti kılınır. “Niyet ettim Allah rızası için Vaktin sünnetine” diye niyet edilir. Cum’a sahîh olmadı ise, bu on rek’at, öğle namazı olur. Bundan sonra, Âyet-el-kürsi ve tesbîhler okunup, duâ edilir.

c5

CUMA NAMAZI KAÇ REKAT?

Cuma namazının farzı iki rekâttır. Bunun yanında farzdan önce dört rekât, farzdan sonra dört rekât olmak üzere sekiz rekât da sünneti vardır (Kâsânî, Bedâî’, I, 269).

İmam Ebû Yusuf’a ve İmam Muhammed’e göre ise farzdan sonra kılınacak sünnet bir selamla dört ve bir selamla iki rekât olmak üzere toplam altı rekâttır. Bu görüşün Hz. Ali’den rivayet edildiği nakledilmektedir.

c4

Diyanet 17 Kasım 2023 Cuma Hutbesi’ni açıkladı! Cuma hutbesi konusu ne?

Cuma hutbesi konusu 17 Kasım 2023 tarihi öncesi vatandaşlar tarafından merak konusu oldu. Konuya dair açıklama Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapıldı. Birçok kişi cuma hutbesi konusunu arama motorlarında sorguluyor. İşte 17 Kasım 2023 cuma hutbesi konusu ve tam metni…

CUMA HUTBESİ KONUSU (17 KASIM 2023)

Cuma hutbesi konusu açıklandı.

İşte Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan 17 Kasım 2023 cuma hutbesi konusu:

İMAN, İBADET VE AHLAK BÜTÜNLÜĞÜ

Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam, iman, ibadet ve güzel ahlakı emreder. İslam, kökleri iman, gövdesi ibadet, meyvesi de güzel ahlak olan bir ağaç gibidir. Ağaç, kökü, gövdesi ve meyvesiyle anlamlı, değerli ve faydalı olduğu gibi mümin de imanı, ibadeti ve güzel ahlakıyla kâmil bir insan, olgun bir Müslüman, faydalı bir kişi olur.

Aziz Müminler!

İman; Allah’ın varlığına ve birliğine, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan olduğuna inanmaktır. Peygamber Efendimiz (sas)’in bize tebliğ ettiği tüm hakikatleri dilimizle ikrar, kalbimizle tasdik etmektir.

Kıymetli Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ “İnsanlar, denenip imtihan edilmeden, sadece ‘İman ettik’ demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?”

Bu ayet-i kerime “İman ettim” demenin yeterli olmadığını bizlere haber vermektedir. Zira iman, sadece kul ile Allah arasında kalan bir bağ değildir. Hayattan soyutlanıp zihinlere mahkûm edilmiş kuru bir sözden de ibaret değildir. İman, yaratılış gayemize uygun hareket etmektir. Sorumluluklarımızı yerine getirmek için gayret göstermektir. Etrafımızda olup bitenlere karşı duyarlı olmaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan bütün insanların dertleriyle dertlenmek, acılarını yüreğimizde hissetmektir.

Değerli Müminler!

İmanımızın hayatımızdaki tezahürü ibadetlerdir. İbadetler; bizleri Rabbimizin rızasına ulaştıran söz ve davranışlardır. Yüce Rabbimizin verdiği nimetlere karşı şükrümüzün ifadesidir.

İbadetlerimiz olmadan, imanımız tam anlamıyla hayatımıza yön veremez. “Benim kalbim temiz!” demekle kalbimiz temiz olmaz. Haftanın bir gününe, yılın bir ayına hapsedilen ibadetler, bizlere dünya ve ve ahiret saadeti getiremez. Yüce Rabbimiz, “Erkek ya da kadın, kim mümin olarak salih amel işlerse, elbette ona huzurlu bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yaptıklarına karşılık olarak en güzeliyle vereceğiz.” buyurmuştur. Geçmiş ve gelecek günahları affedilmiş olmasına rağmen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sas), en zor şartlarda dahi ibadetlerini asla terk etmemiştir.

Aziz Müslümanlar!

İmanımızı kemale erdirecek olan ahlaktır. Ahlak, Peygamber Efendimiz (sas)’in vahiyden sonra bize bıraktığı en büyük mirastır. Ahlak, İslam’ın özüdür. İyi bir insan, erdemli bir toplumun olmazsa olmazıdır. Ahlak; şefkat ve merhamet, doğruluk ve dürüstlük, adalet ve yardımseverlik gibi güzel hasletleri hayatımıza hâkim kılmaktır. Kin ve nefret, haset ve ihtiras, israf ve cimrilik gibi kötü davranışlardan arınmaktır. Kul ve kamu hakkından sakınmaktır.

Kıymetli Kardeşlerim!

İmanımız, hayatımıza anlam katsın. İbadetlerimiz, kimliğimizi inşa etsin. Ahlakımız, bütün davranışlarımıza yön versin. İşte o zaman elimiz haramdan, gözümüz günahtan, dilimiz yalandan uzak kalacaktır. Ailemiz, huzur ve mutluluğun yuvası olacaktır. Komşuluğumuz, güven ve muhabbetle devam edecektir. Ticaretimiz helal, kazancımız bereketli olacaktır. Yeryüzündeki bütün mazlum ve mağdurların yüzü gülecek; dünyamız, barış ve esenlik yurdu olmaya devam edecektir.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (sas)’in şu duasıyla bitiriyorum: “Allah’ım! Senden güzel ahlakla süslenmiş sağlam bir iman ve ebedi kurtuluşa ulaştıracak ameller istiyorum.”

GEÇEN HAFTA CUMA HUTBESİ KONUSU NE OLMUŞTU?

AZİM VE GAYRET SAHİBİ BİR MÜMİN OLABİLMEK

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), bütün insanlığı, bir olan Allah’a inanmaya ve sadece O’na kul olmaya çağırdı. Mekkeli müşrikler, onun bu davetine icabet etmediler. Dahası ona cephe aldılar, düşmanlık ettiler. Her türlü zulüm ve baskıyı ona reva gördüler. Allah Resûlü (s.a.s) ise hiçbir zaman davasından vazgeçmedi. İnancını, azmini ve gayretini asla yitirmedi. Çünkü onun bir gayesi vardı. O gaye, yeryüzünün en değerli varlığı olan insanoğluna başıboş bırakılmadığını, sorumluluklarının olduğunu hatırlatmaktı.

Aziz Müminler!

Bugün, Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntıların temel sebebi, inandıkları dava uğrunda yeterince azim ve gayretlerini gösterememeleridir. Bu uğurda, ahlaklı, dürüst, ilkeli ve disiplinli çalışma alışkanlıklarına gereken önemi verememeleridir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Allah Teâlâ, sizden birinin yaptığı işi en güzel şekilde yapmasından memnun kalır.”

Kıymetli Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in ümmeti olarak bize düşen, İslam davası uğruna azim ve gayret sahibi bir mümin olabilmektir. Azim, İslam’ın hayat veren mesajlarına bağlı kalma kararlılığıdır. Samimi bir niyetle iyiye ve güzele ulaşma arzusudur. Bütün sıkıntılara rağmen morali yüksek, ümidi diri tutma iradesidir. Gayret ise azmedilen şeyleri hayata aktarma çabasıdır. Maddi ve manevi bütün sebeplere sarıldıktan sonra sabırla hedefe yürümektir. Her daim iyiliğin ve hayrın yayılması için mücadele etmektir. Kötülerin kötülüklerine rağmen iyi kalabilme ve iyiliği hâkim kılabilmektir. Zalimlerin zulmüne rağmen hak ve hakikatten ayrılmamaktır. Bu yolda asla yılgınlığa kapılmamak, âcizlik göstermemektir.

Değerli Müminler!

Resûl-i Ekrem (s.a.s),إِنَّ اللّٰهَ يَلُومُ عَلَى الْعَجْزِ “Allah, ihmalkârlık ve gevşeklikten hoşlanmaz.” buyurmaktadır. Bunun içindir ki Müslüman, hayatının hiçbir anında gevşeklik göstermez, rehavete kapılmaz. Vazgeçmez, mücadeleyi bırakmaz. Nemelazımcılık, vurdumduymazlık ve boş vermişlik mümine yakışmaz. Müslüman, tembellikten uzak durur. O, çalışmadan kazanamayacağını, emek vermeden ve alın teri dökmeden başarı elde edemeyeceğini bilir.

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dualarından biri de şöyledir: اَللَّهُمَّ! إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ “Allah’ım! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım.” Onun bu duasına gönülden “Âmin!” diyen müminler olarak, azim ve gayrete sarılıp insanlığı haksızlık ve zulümlerden kurtaracak olan bizleriz. İmanımızdan aldığımız güçle insanlığın barış ve huzuru için çalışacak olan biziz. Bizlerin azim ve gayretiyle başta Filistin’deki kardeşlerimiz olmak üzere bütün mazlumların yüzü gülecektir; hüzün, yerini sevince bırakacaktır. Zira inancımız, bize bu görevi yüklemekte; insanlık, bizden bunu beklemekte; tarihimiz, bizi buna davet etmektedir.

Öyleyse Aziz Kardeşlerim!

İlmin, irfanın ve bilimin ışığında çalışmalarımıza hız verelim. Yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası için sorumluluklarımızı yerine getirelim. Yaptığımız her işin hakkını verelim; en sağlam, en doğru ve en güzelini yapmaya çaba gösterelim. Nitekim şanlı ecdadımız, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz, bu toprakları bize vatan kılmak için var gücüyle gayret gösterdiler. Nice başarılar elde ettiler. Her birini rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Mekânları cennet, makamları âlî olsun. Unutmayalım ki, Rabbimiz, azim ve gayretle çalışan hiçbir kulunun emeğini asla zayi etmeyecektir.

Hutbemi Kehf suresi otuzuncu ayetin mealiyle bitiriyorum: “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.”

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan alınan bilgilere göre Cuma namazının kılınışı şu şekildedir;

Öğle ezânı okununca, önce dört rek’at Cum’a namazının ilk sünneti kılınır.

Niyet ederken

“Niyet ettim, Allah rızası için Cuma Namazının ilk sünnetini kılmaya” denilir.

Bu namaz aynı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır.

İlk rekatta önce Sübhaneke okunur. Sonra Euzü Besmele çekilir.

Bütün rekatlarda Fâtiha ve zamm-ı süre okunur.

İlk oturuşta sadece Etteahiyyatü okunur.

Son oturuşta:

Sonra, câmi’ içinde, ikinci ezân okunur

Sonra, İmam hutbe okumak için minbere çıkar. Hutbe okunur.

Hutbe okunurken cemâ’atin namaz kılması ve konuşması tahrimen mekruhdur.

Hatîb efendi duâ ederken, cemâ’at sesli âmîn demez. İçinden sessiz denir

Namaz kılarken yapması harâm olan her şey, hutbe dinlerken de harâmdır.

Hutbe okunup bittikten sonra müezzin kamet getirir.

Sonra, cemâ’at ile iki rek’at Cum’a namazının farzı kılınır. Bu namaz aynı sabah namazının farzı gibi kılınır.

Niyet şöyle edilir: “Niyet ettim, Allah rızası için Cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama”

Sonra, dört rek’at son sünneti, Niyeti şöyledir: “Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının son sünnetini kılmaya”.

Bu sünnetde aynı ilk sünnet gibi kılınır. Böylece esas itibariyle Cuma namazı farzı ve sünnetleriyle birlikte kılınmış olur.

Son sünnetin ardından zuhr-i ahir, niyetiyle dört rekat daha namaz kılınmaktadır. Niyet edilirken şöyle denilir: “Niyet ettim Allah rızası için edâsı üzerime olup da henüz üzerimden sâkıt olmayan en son öğle namazının farzına”. Bu şekilde niyet edilirse, eğer o günün cuma namaz şartlarında bir noksanlıktan dolayı kabul olunmamışsa, öğle namazı kılınış olur. Kabul olunmuşsa, en son kazaya kalmış öğle namazına sayılır.

Bundan sonra, iki rek’at vaktin sünneti kılınır. “Niyet ettim Allah rızası için Vaktin sünnetine” diye niyet edilir. Cum’a sahîh olmadı ise, bu on rek’at, öğle namazı olur. Bundan sonra, Âyet-el-kürsi ve tesbîhler okunup, duâ edilir.

CUMA NAMAZI KAÇ REKAT?

Cuma namazının farzı iki rekâttır. Bunun yanında farzdan önce dört rekât, farzdan sonra dört rekât olmak üzere sekiz rekât da sünneti vardır (Kâsânî, Bedâî’, I, 269).

İmam Ebû Yusuf’a ve İmam Muhammed’e göre ise farzdan sonra kılınacak sünnet bir selamla dört ve bir selamla iki rekât olmak üzere toplam altı rekâttır. Bu görüşün Hz. Ali’den rivayet edildiği nakledilmektedir.