Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

3 mayıs bir bayram değildir milli şuurun ayaklanmasıdır

3 Mayıs bayram değildir,

3 Mayıs bayram değildir, milli şuurun ayaklanmasıdır diyen şair: Nihal Atsız

Hüseyin Nihal Atsız 12 Ocak 1905’te Kadıköy İstanbul’da Mehmet Nail Bey ve Fatma Zehra Hanım’ın ilk çocukları olarak dünyaya geldi.

Türk şiirne kazandırdğı eşsiz eserler adını altın harflerle yazdıran Atsız, Türkçülük, milliyetçilik, İslam, bayrak, vatan gibi ulvi kavramlar üzerine pek çok şiir, kitap ve yazı kaleme aldı.

“3 Mayıs bir bayram değildir. Milli şuurun ayaklanmasıdır” sözleriyle Türkçülük Günü’nü tarif eden ozan Hüseyin NihâlAtsız edebiyatımızın “çılgın ruhlu”şairidir.

Hüseyin, ilk öğrenimini neredeyse Kadıköy’de o okuldan bu okula geçerek tamamladı. Orta öğreniminde ise Kadıköy ve İstanbul Sultanileri, yani İstanbul Lisesi’ndeydi. Mezuniyetini tamamladığında Askeri Tıbbiye’ye kayıt oldu.

Türkçülük günü ilk olarak 1945 senesi Mayıs ayının üçüncü gününde kutlanmıştır. Topkapı Askeri Hapishanesinde 10 mahkum tarafından örtüsüz bir masa etrafında bir toplantı yapılarak gerçekleşmiştir.

Türkçülük-Turancılık Davası veya Irkçılık-Turancılık Davası Türkçü camia için 23 önemli ismin yargılanmasına verilen isimdir.

Sabahattin Ali-Hüseyin Nihal Atsız arasında yaşanan sürtüşmeler sonucu Sabahattin Ali’nin, Nihal Atsız’ı dava etmesi bu davanın başlangıcı olarak gösterilmektedir. Sabahattin Ali ve Nihal Atsız davası 3 Mayıs 1944 yılında gerçekleşmiştir.

Ankara Nümayişi’nde bir araya gelip gösteri yapan Türkçü gençler birer birer belirlenip acımasızca dövülmüşlerdir.

Alparslan Türkeş kendisi de bu olaylara üstteğmen olarak katılmış ve gözaltına alınmıştır. Kendisine düşünceleri sorulduğunda “3 Mayıs günü heyecanla sokağa fırlayan gençler kıyasıya dövüldüler” demiştir.

Askeri Tıbbiye zamanlarında Türkçülük akımının etkisine de girmişti. 3. sınıfa geçmişti ki, Ziya Gökalp’in cenaze töreninin gecesinde bu fikre ters düşen kişilerle bir kavgaya tutuştu. Bugünden yadigar kalan bir anlaşmazlık ile Arap asıllı Mesut Süreyya Efendi adında bir teğmene selam vermediği gerekçesiyle okuldan atıldı.

Bu yaşananların ardından üç ay Kabataş Erkek Lisesi’nde yardımcı öğretmenlik yaptı. Öğrenimine zorunlu olarak verdiği bir sondan sonra tekrar üniversite yollarına dönene kadar bir de Deniz Yolları’na ait Mahmut Şevket Paşa adlı vapurunda Katip muavini olarak çalıştı.

10 Aralık 1975’te akşam saatlerinde geçirdiği kalp krizi geçirdi. Ancak gelen doktor enfarktüs olduğunu anlayamadı.

Ertesi günün akşamında Hüseyin Nihal bir kriz daha geçirdi ve kalbi dünkü kadar güçlü duramamıştı. Hüseyin Nihal, 11 Aralık 1975’te kalp krizi sebebiyle öldü.