Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Adnan Oktar Kimdir?, Adnan Oktar Hayatı, Adnan Oktar Nereli Amacı Nedir…!

Bu haberin fotoğrafı yok

1956 yılında Ankara’da doğan Adnan Oktar, Harun Yahya müstear ismi ile kitaplarını yazmaktadır.
Hayatını tamamen Yüce Allah’ın varlığını ve birliğini insanlara anlatmaya, Kuran ahlakını yaymaya, materyalist ve ateist ideolojileri fikren mağlup etmeye, gerçek Atatürkçülüğü yayıp Devlet’in bekasını ve milletin bütünlüğünü savunmaya adamış dünya çapında tanınan bir fikir adamıdır. Üniversite yıllarından başlayarak, hayatının her döneminde, bu kutlu amaca hizmet vermiş ve hiçbir zaman zorluklar karşısında yılmamıştır.
Bugün, hala büyük bir sabır ve kararlılık göstererek, materyalist, Darwinist ve bölücü odaklardan gelen tüm baskılara karşın fikri mücadelesini devam ettirmektedir.
Seyyid olan Sayın Adnan Oktar’ın aile büyükleri Hülagü fitnesi sırasında Kafkasya’ya göç etmiş, daha sonra Osmanlı-Rus Savaşları ve Rus-Kafkas savaşları esnasında Osmanlı’ya sığınıp, Ankara Bala’ya yerleşmişlerdir.
Sayın Adnan Oktar’ın dedesi Ömer Bey’in dedesi Beslen Arslan Kasayev’in kökeni Nogay Hanlığı’na dayanmaktadır. Beslen Arslan Kasayev’in ailesi Arslanoğulları olarak da tanınmaktadır. Arslanoğulları, 1827 yılında Kafkas Valiliği için hazırlanan bir belgede adı geçen 21 seyyid ailesinden biridir.
Sayın Adnan Oktar 1956 yılında Ankara’da doğdu ve lise eğitiminin sonuna kadar Ankara’da yaşadı. İslam ahlakına olan bağlılığı lise yılları boyunca çok güçlendi. Bu dönemde büyük İslam alimlerinin hemen tüm eserlerini okuyarak, İslam hakkında derin bilgi edindi. Yine bu yıllarda, İslam ahlakını tüm insanlara anlatmaya ve onları doğruya ve güzele davet etmeye karar verdi.
1979 yılında, binlerce kişi arasından üçüncülükle girdiği Mimar Sinan Üniversitesi’nde eğitimine devam etmek üzere İstanbul’a taşındı. Sanatı, Allah’ın üstün yaratışının bir tecellisi olarak gören Sayın Oktar, resim yapma konusunda çocukluğundan beri yetenekliydi ve zaman zaman sürrealist tablolar yapardı. Arkadaşlarına hediye olarak verdiği çok sayıda tablosu bulunmaktadır. Ayrıca, Allah’ın sanatının birer tecellisi olarak gördüğü hayvanlara, bitkilere ve çiçeklere de özel ilgisi bulunan Sayın Adnan Oktar’ın, bahçe bakımı, iç mimari ve dekorasyon, ilgilendiği alanlar arasındadır.
Sn. Adnan OKTAR’ın Şeceresini
Hz. Muhammed (sav) ‘in kutlu soyu: Seyyidler
eygamber Efendimiz (sav)’in kızı Hz. Fatma (ra)’dan olan torunu Hz. Hasan (ra) soyundan gelen kişilere İslam kültüründe “şerif” adı verilir. Hz. Muhammed (sav)’in diğer torunu olan Hz. Hüseyin (ra)’ın soyundan olan şahıslar da “seyyid” olarak adlandırılmaktadır.
Arapça olan seyyid kelimesi Türkçe’de ‘efendi, bey, ileri gelen baş, reis’ gibi anlamlara gelmektedir. Hadis-i şeriflerde bu ifade, ‘kabile başkanı, topluluğun ileri gelen seçkin kimseleri’ gibi manalarda kullanılmıştır. Seyyidler, bazı İslam coğrafyalarında habib, emir ya da mir olarak da adlandırılmaktadır.
Büyük hadis alimleri İmam Buhari ve Tirmizi, seyyid kelimesini ilk olarak Resulullah (sav)’ın Hz. Hasan (ra) için kullandığını söylemektedirler. Resul-ü Ekrem (sas), bir gün minberde bulunduğu bir sırada yanındaki Hasan (ra)’ı işaret ederek, “Bu oğlum seyyiddir. Umulur ki Allah onun vasıtasıyla iki Müslüman fırkanın barışmasını sağlar” demiştir. (Buhari, Sulh, 9; Fedailul-Ashab, 22; Tirmizi, Menakıp, 31). Peygamberimiz (sav) başka bir hadis-i şerifinde de; “Hasan ve Hüseyin cennet ehlinin gençlerinin iki seyyididirler” (Tirmizi, Menâsık, 31) buyurmuştur.
Hz. Muhammed (sas), tüm Müslüman aleminin şevk ve heyecanla beklediği, Ahir Zaman’da zuhur edecek olan Hz. Mehdi (as)’nin da kendi soyundan olacağını şöyle müjdelemiştir:
“Biz, Abdulmuttalib’in çocukları cennet ehlinin seyyidleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Hz. Mehdi” (İbn Mace, Fiten, 34)
Müslümanlar Seyyidlere Daima Büyük Bir Sevgi ve Saygıyla Yaklaşmışlardır
Müslümanlar Resulullah’a duydukları sevgiyi ve muhabbeti, onun kutlu soyundan gelen seyyidlere karşı da daima göstermişlerdir. Müslümanların kalplerindeki coşkun Ehl-i Beyt sevgisinden dolayı, Hz. Muhammed (sas)’in torunlarının soyundan gelenler Müslümanlarca her zaman için büyük bir itibar görmüştür. Hemen hemen bütün İslam ülkelerinde seyyidler dünyevi muamelelerde farklı bir konumda tutulmuş, onlara çeşitli kolaylıklar sağlanmaya çalışılmıştır.
Tarihteki her İslam devletinde, seyyidler zümresinin işleriyle ilgilenen özel bir kurumun bulunmuş olması ve bu müessesenin başında bulunan kimsenin (Nakîbul-Eşrâf efendi) de makamca en yüksek olan kişilerden biri olarak değerlendirilmesi, bu durumun en açık delilidir.
Seyyidler Farklı Coğrafyalara Nasıl Yayılmışlardır?
Dört halife döneminde İslam ahlakını tebliğ etmek için Asya ve Afrika’nın pek çok bölgesine giden Müslümanlar olmuştur. Bu tebliğ yolculukları bilhassa Hz. Ömer (ra) ve Hz. Osman (ra) zamanında iyice yoğunlaşmıştır. Kuran ahlakını tüm insanlara anlatmak için yola çıkanların arasında pek çok seyyid de olmuştur. Bu seyyidler çoğunlukla gittikleri bölgelere yerleşmişler ve o bölgenin yerli halkıyla kaynaşmışlardır.
Ancak göç eden seyyidlerin büyük çoğunluğu, göç eden diğer Müslümanlar gibi, Dört Halife Dönemi’nden sonra başa gelen Emevilerin katı tutumu nedeniyle Arabistan’dan ayrılmışlardır.
Hz. Hasan (ra)’nın ve Hz. Hüseyin (ra)’in şehit edilmelerinden sonra, seyyidlerin göç hareketleri iyice hız kazanmıştır.
Göçler, o zamanki İslam Devleti’nin sınır bölgeleri olan Mağrib (Fas), Kafkasya, Maveraünnehir, Horasan, Taberistan, Yemen gibi yerlere olmuştur. Bu seyyid göçleri neticesinde Fas’ta İdrisiler, Yemen’de Süleymaniler, İran’da Zeydiler gibi pek çok hanedanlık kurulmuştur.
Pek çok seyyid, Moğol ve Türk devletlerine sığınmış, buralardaki yerel halk ile kaynaşmıştır. Hatta kimi zaman, Kafkasya’da kurulan Nogay Hanlığı’nda olduğu gibi devletin kurucuları arasında dahi yer almışlardır.
Türkiye’ye de Farklı Dönemlerde Seyyid Göçleri Olmuştur
Türkiye, en uzun ömürlü ve en geniş topraklara sahip Türk-İslam Devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nun tek varisi olması itibariyle seyyidlerin yoğun olarak yerleştiği ülkelerden biridir. Günümüzde yurdumuzun pek çok yerine dağılmış olmakla beraber daha ziyade Ankara, Siirt, Şanlıurfa, Erzurum, Elazığ, Erzincan, Adana, Iğdır gibi şehirlerde daha yoğun olarak yaşamaktadırlar. Bu seyyidlerin çoğu, ilk seyyid göçleriyle beraber Anadolu’ya gelip yerleşmişlerdir. Ancak daha sonra da çeşitli vesilelerle Türkiye topraklarına olan göç hareketi devam etmiştir.
Sayın Adnan Oktar da Seyyiddir
Özellikle Osmanlı-Rus Savaşları ve Rus-Kafkas Savaşları sırasında Anadolu’ya göç eden çok sayıda Kafkasyalı’nın arasında bir çok seyyid de bulunmaktadır. Bu seyyidler daha ziyade İç Anadolu Bölgesi’ne yerleştirilmişlerdir. O dönemde Türkiye’ye yerleşen seyyid aileleri arasında, Sayın Adnan Oktar’ın dedesi Ömer Bey ve ailesi de bulunmaktadır.
Ömer Bey’in dedesi olan Beslen Arslan Kasayev’in kökeni ise Nogay Hanlığı’na dayanmaktadır. Beslen Arslan Kasayev’in ailesi Arslanoğulları olarak tanınmaktadır. Arslanoğulları, 1827 yılında Kafkas Valiliği için hazırlanan bir belgede adı geçen 21 seyyid ailesinden biridir ve aile 1902 yılında Kafkas topraklarından ayrılıp Ankara’nın Bala kasabasına yerleşmiştir. (*)
adnan oktar a9,adnan hoca kimdir,adnan oktar kimdir,adnan oktar hoca,adnan oktar kedicikler,harun yahya kimdir

Arı sütü işçi anlar tarafından Hani maddesi nektar ve polen
Sıradaki Haber Arı Sütü Nedir? Faydaları Nelerdir?