Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Ahmet Fergani kimdir?

Bu haberin fotoğrafı yok

Ahmet FERGANİ (9.yüzyıl)
9. yüzyılın başlarında dünyaya geldiği kabul edilen ünlü matematik ve astronomi bilgini Ahmet Ferganî, çağının bilim ve kültür merkezlerinden olan Türkistan’ın Fergana bölgesindendir. Bilim ve kültür tarihimizin birinci elden kaynakları olan tezkireler (biyografik eserler)de doğum tarihi ile ilgili bir bilgi bulunmamakla birlikte kendisi gibi bir astronom olan babasının adının Muhammed, dedesinin ise Kesir olduğu kayıtlıdır.

Ahmet Ferganî, ilk öğrenimini ünlü bilginlerin yetiştiği Fergana’da yaptı ve büyük bir ihtimalle astronomi konusundaki bilgilerini babasından aldı. Belli bir seviyeye geldikten sonra da mevcut bilgilerine yeni bilgiler katmak amacıyla da, çağının bilim, kültür ve aynı zamanda halifelik merkezi olan Bağdat’a geldi. Ömrünün yarısına yakınını burada geçiren Ferganî, kısa sürede matematik ve astronomi konularındaki bilgisini Bağdat bilim çevresine kabul ettirip, bilimin gelişmesine olan katkılarıyla bilim tarihinde adlarından övgüyle bahsedilen Abbasi halifelerinden Me’mun ve el-mütevekkil döneminin en ünlü bilginleri arasına girdi.

861 yılında halife el-Mütevekkil tarafından Nil ırmağı kıyısında yapılan ölçüm işlerini yürütmesi için Mısır’a gönderilen Ferganî’nin, bundan sonraki yaşamı ve her ne kadar Prof. Dr. W. Barthold’un “İslam Medeniyeti Tarihi” adlı eserinde 861 tarihini gösteriyor ise de, ölüm tarihini bilmiyoruz.

Müslüman Bilim Adamları

Fergani(9.Yüzyıl)

Dokuzuncu yüzyılda yetişmiş, ekliptik meyli ilk defa tesbit eden büyük Müslüman astronomi ve matematik âlimi. İsmi Ahmed bin Muhammed bin Kesîr el-Fergânî olup, künyesi Ebü’l-Abbâs’tır. Batı bilim dünyâsında Alfraganus adıyla tanınır. Fergana’da bulunan ünlü bir Türk âilesine mensuptur. Dokuzuncu asır başlarında dünyâya geldiği, 861 senesinde hayâtta olduğu ve bu târihten kısa bir süre sonra öldüğü kabul edilmektedir.

İlim tahsilini, zamanın kültür merkezi olan Fergana’da yaptı. Sonra o devirde İslam âleminin devlet ve ilim merkezi olan Bağdat’a gitti. Kısa sürede kendisini tanıtan Fergânî, astronomi ve matematik konusunda kendisini kabul ettirdi. Abbasî halîfeleri Me’mun, El-Mu’tasım, El-Vâsık ve El-Mütevekkil devirlerinde önemli ilmî araştırmalar yaptı ve birçok eser yazdı.Halîfe Mütevekkil, konusunda söz sahibi olan Fergânî’yi 861 senesinde, Nil kıyısında yapılan ölçüm işlerine nezâret etmesi için Mısır’a gönderdi.

Fergânî, astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik sahalarda çalışmalar yaptı. Bunlar arasında, astronomiye daha çok ağırlık verdi. İlmî çalışmalarında deneye dayanan inceleme ve araştırmalar yaptı.Gök cisimlerinin hareketleriyle uğraştı. Kur’ân-ı kerîmin ve aklın prensiplerine uygun olmayan Batlamyuscu astronomiyi ilk defa tenkid edenler arasında yer aldı. Gök cisimlerinin, Batlamyus ve izindekilerinin iddia ettiği gibi akıl dışı bazı ruhî cisimler olduğunu kabul etmedi. Onların akli, katı, homosentrik ve eksantrik daireler şeklinde hareketlere sahip olduklarını ıspatladı. Kâinatın ve gezegenlerin hacim ve büyüklükleri ile birbirlerine uzaklıklarını inceledi. Yaptığı hesaplamalar, Kopernik’e kadar batı astronomisinde değişmez ölçüler olarak kabul edilerek asırlarca kullanıldı. Fergânî, güneşin yarıçapının uzunluğunun 3250 Arap mili olduğunu söyledi. Bu 6.410.000 metre ve 3990 İngiliz miline eşittir.

Fergânî, güneşin de kendine göre hareketli olduğunu, ilim tarihinde ilk defa keşfeden âlimdir. Kendi devrine kadar gök cisimlerinin hareketi biliniyordu.Ancak güneşin de bir yörüngesinin bulunduğunu, kendi etrâfında batıdan doğuya doğru döndüğünü ilk defa Fergânî tesbit etti.Ayrıca 41 sene devam eden astronomi incelemelerinde enlemler arasındaki mesafeyi de hesapladı.

Fergânî, güneş tutulmasını önceden tesbit eden bir usûl de buldu. Bu usûlle 842 senesinde bir güneş tutulması olacağını önceden tesbit etti ve o gün bu konuda rasatlarda bulunup incelemeler yaptı. Dünyanın yuvarlak olduğu konusunda yeni deliller gösterdi.

Ahmet Fergânî, zamanında İslam âleminde hasib, yani matematikçi olarak da tanınmıştı. Bilindiği gibi astronomi çalışmaları matematiğe dayanmaktadır. Eserlerinden, bu alanda da söz sahibi olduğu görülmektedir. Fergânî’nin derin bilgiye sahip olduğu diğer bir saha da coğrafyadır. Matematikî coğrafya alanında çalışmalar yaptı. Bu saha o devirde astronominin bir dalı sayılıyordu. Fizik ve mekanik konusunda da Fergânî’nin çalışmaları vardır.Çizimini kendi hazırladığı ve yapımına nezaret ettiği Nil Nehri sularının hızını ve seviyesini ölçen Mikyâs-ül-Cedîd adlı bir alet yaptı.

Ahmed Fergânî, halîfe El-Me’mûn’dan başlıyarak El-Mütevekkil zamanına kadar El-Cezîre’de yaptığı araştırmalar, yazdığı eserler ve bulduğu ölçüm aletleriyle zamanın önde gelen âlimleri arasında yer aldı. Onun astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik sahasındaki çalışmaları bu ilim dallarının gelişmesine önemli ölçüde yardımcı oldu. Onların temellerini güçlendirdi ve yeni gelişmelere yol açtı. Daha sonraki devirlerde aynı konularla ilgilenen âlimler, Fergânî’nin eserlerinden istifade ettiler. Fergânî’nin tesirleri o devirdeki bütün Türkistanlı âlimlerin üzerinde görülmektedir.

Fergânî’nin tesiri,Avrupalı bilginler üzerinde de görülmektedir.Latinceye tercüme edilen eserleri, asırlarca Avrupa üniversitelerinde okutuldu. Hazırladığı zîcler,Fransız matematikçisi D.Alembert ve Laplance’nin en çok faydalandığı eserler arasında yer aldı.

Fergânî’nin astronomi ile ilgili eserlerinden altısı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu eserlerin en önemlisi Cevâmiu İlm-in Nücûm vel-Hareket-is-Semâviyye’dir. Gök cisimlerinin hareketiyle ilgili bir astronomi kitabı olan bu eserin yazma nüshası Oxford, Pâris, Kâhire ve Amerika’da Pirinceton Üniversitesi Kütüphanesinde bulunmaktadır.

Diğer eserleri şunlardır:

1) Usûlü İlm-in-Nücûm:Yıldızlarla ilgili bir eserdir
2) El-Medhal ilâ İlm-i Hey’et-il-Eflâk
3) Kitâb-ül-Füsûl-is-Selâsin
4) Astronominin Unsurları
5) El-Kâmil fil-Usturlâb
6) Fî San’at-il-Usturlâb…