Akarsular nasıl oluşur, Akarsu rejimleri ve oluşumları nasıldır.
Yer altında ve yerüstünde, kıyıları az çok biçimlenmiş bir yatak içinde akan doğal su kütlesidir. Çağdaş tanımlamada belirgin kıyıları olmayan, zaman zaman yatağını değiştiren ve yer yer kesintiye uğrayan geçici su akıntıları için de akarsu terimi kullanılmakla birlikte, akarsuyu tanımlayan temel özellik suyun belirli bir yatak içinde akmasıdır. Akarsu kelimesi aslında akan su kütlesinin boyutlarından çok, akış olgusunu vurgulayan bilimsel bir terimdir.
Küçük akarsulara dere, çay, su, öz, büyük akarsulara ise ırmak ya da nehir adı verilir. Akarsular hidrolojik dönüşümün en önemli halkalarından biridir. Bu dönüşümde denizlerden buharlaşarak atmosfere karışan su, yağış halinde yeniden top/ağa döner ve en çok akarsularla taşınarak, daha az bir bölümü de yeraltı sularına karışarak yeniden denize dökülür. Ayrıca akarsular yeryüzü biçimlerinin oluşmasında temel rol oynar. Kurak görünümlü çöl bölgeleri bile belirli dönemlerde oluşan sel sularının kurumuş sel yataklarından aşağı doğru akmasıyla akarsuların şekillendirici tesiriyle karşı karşıya kalır.
Tarih boyunca kâşifler, tüccarlar, fatihler, yeni yerleşim bölgeleri arayan herkes için en kolay ulaşım yolu akarsular olmuştur. Ortaçağ Avrupası’nda şehirlerin su ihtiyacını karşılayan ve enerji kaynağı olarak kullanılan akarsuların varlığı şehir gelişmesini ve ekonomik gelişmeyi hızlandıran en önemli faktörlerden biriydi. Amerika ve Asya kıtalarının kuzeyindeki akarsular keşiflere, fetihlere ve yeni yerleşim bölgelerinin kurulmasına imkân sağlamıştır.
Akarsular toprakta birikmiş sularla ve eriyen kar örtüsü ile buzulların suyuyla beslenirler. Doğrudan akarsuya karışan yağışların katkısı ise çok azdır. Buna karşılık akarsular çakıl, kum gibi geçirgen kayaçlardan sularının yer altına sızması ve buharlaşma yoluyla devamlı su kaybına uğrarlar. Ancak aldığı su miktarı kaybettiği su miktarından fazla olan akarsular varlıklarını sürdürebilirler. Bir akarsu ağının biçimi bu akarsuyun meydana gelişini etkileyen jeolojik ve topografik faktörlerle ilgili bilgi verir. Meselâ bir akarsu dik açılı keskin dönemeçler yaparak akıyorsa alttaki ana kayacın birleşme yerlerini izliyor demektir. Bazı akarsuların çok az sayıda kolu vardır. Böyle bir özellik alttaki kayacın kireçtaşı gibi geçirgen bir kayaç olduğunu gösterir.
Bir akarsuyun akışındaki değişiklikler, o akarsuyun rejimini belirler. Çoğu akarsuların zaman içinde çok yavaş ve çok az değişen bir taban akışı vardır. Bu taban akışı yeraltı sularıyla ya da toprağın tuttuğu yağmur sularıyla beslenir. Yağışlar-daki mevsimlik oynamalar akarsuların rejiminde geçici bir süre için de olsa daha büyük değişikliklere yol açar. Mesela Nil’in her yıl taşması Etiyopya’nın dağlık bölgelerinin yazın bol yağış aldığını gösterir. Devamlı karlarla kaplı dağlık bölgelerden doğan akarsuların akış şiddeti mevsimlik kar ve buzul erimesi ile maksimuma ulaşır.
Bir akarsuyun tabiatın yapısını değiştirme gücünün en iyi örneği, yol boyunca oyduğu yatağıdır. Her akarsu üstünden aktığı kayaçları parçalayarak ya da sürtünmeyle aşındırarak yatağını oyar. Bu arada su akıntısıyla taşınan ve bazıları ufak kaya parçası büyüklüğünde maddeler de akarsu yatağına çarparak yataktan sürekli parça koparır. Bütün bu parçacıkların birleşen etkisi bir törpü gibi yüzeyi yavaş yavaş düzleştirir. En güçlü aşınma, ırmakların taşma mevsiminde olur.
Yatak aşınmasının gözle görülebilen en açık belirtisi vadilerin oyulmasıdır. Akarsular yataklarını genellikle dibe doğru oyarlarsa da akarsu vadileri her zaman dik yamaçlı boğazlar biçiminde değildir. Bir akarsu vadisinin biçimi ayrıca suyun yatağını yanlara doğru aşındırmasından, kollarının aşındırıcı etkisinden ve yüzeydeki kayaçların hava etkisiyle aşınıp sürüklenmesinden büyük ölçüde etkilenir. Akarsu yataklarının çoğu önüne bir engel çıktığında bir dönemeç yaparak yoluna devam eder. Bir akarsuyun önüne çıkan engellerin yanından dolanarak çizdiği geniş bölümlere menderes denir. Akarsular akış hızları engellendiği zaman çökel biriktirmeye başlar.
Bütün kolları ile birlikte bir nehrin yayıldığı ve yüzünü bir ağ gibi ördüğü arazi parçasına o nehrin “beslenme havzası” elenir.