Alışveriş yapmak kadın olsun veya erkek olsun farketmeden tüm insanları rahatlatan, neşelendiren ve keyif veren bir aktivitedir. Şimdi birileri erkekler alışverişi sevmez diyebilir fakat ben onlara katılmıyorum. Çünkü erkekler sadece kadınlarla alışveriş yapmayı sevmez. Nedeni ise onlar için kadınların alışverişteki ilgi alanları ve davranışlarının çekilemez olması. Fakat erkekler de kendi beğendiği ve ilgi alanına giren yerlerde alışveriş etmeyi gayet tabi sever.
Peki bu alışveriş tutkusu bir tutkudan çok daha öteye geçip bir hastalık ya da daha kibar bir dille bir bağımlılık halini alırsa ne olacak?
Günümüzde bir çok kadın ve daha az görülmekle birlikte bazı erkekler alışveriş olayını abartarak günlerinin çoğunu alışveriş merkezlerinde geçirebiliyor. Fakat bu durum hem aile bütçesine hem de sosyal bakımdan büyük zararlara yol açabiliyor.
Peki alışveriş bağımlılığının çözümü var mıdır? eğer varsa tedavisi nasıl yapılır? Alışveriş bağımlılığının çözümünü anlamadan önce bir adım geriye giderek alışveriş bağımlılığının nedenlerine göz atmak gerekir. Böylece bu hastalığa doğru teşhisi koyarak tedavisini de emin adımlarla gerçekleştirebiliriz.
Alışveriş bağımlılığının nedenleri ve çözümler
Göründüğü kadar masum olmayan alışveriş bağımlılığı, insanların hayatlarını karartabiliyor.
Amerika’da her gün milyonlarca insan alışveriş merkezlerine adeta akın ediyor. Bu insanlardan bazıları ise herhangi bir ihtiyacı olmadığı halde kendini alışveriş yapmak zorunda hissediyor. Alışveriş onlar için ihtiyaçtan öte bir hastalık. Uzmanlar, alışveriş hastalarını tıpkı uyuşturucu, alkol ve sigara bağımlıları gibi görüyor. Hatta bazı uzmanlara göre bu hastalığın tedavisi uyuşturucu bağımlılığından daha zor.
Alışverişkolik olarak adlandırılan bu insanlar ihtiyaçlarının ötesinde para harcayarak kendilerini rahatlatmaya çalışıyor. Bu hastalık zihinsel ve duygusal zorluklar yaşayan kişilerin kendi dürtülerini kontrol edememesinden kaynaklanıyor.
Yaş, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin birçok insanda görülebilen bu hastalık, zaman zaman yuvaların yıkılmasına bile neden olabiliyor. Çocuğunu evde tek başına bırakıp alışverişe giden anneden tutun, banka hesaplarındaki paranın hepsini harcayan babalara hatta ailesinden gizli alışveriş yapan öğrencilere bile rastlamak mümkün.
Stanford Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre Amerika’da kadınların yüzde 6’sı, erkeklerin ise yüzde 5.5’i alışveriş bağımlısı. Erkeklerin daha çok elektronik cihazlar, CD, kitap, kamera, fotoğraf makinasına ilgi gösterdiğini belirten Psikolog April Benson, kadınların ise daha çok makyaj malzemesi, takı ve ev araç gereçleri satın altığını söyledi. Hastalığın ilk olarak 19. yüzyılda teşhis edildiğini belirten Benson, bu sorunun sadece Amerika’da değil dünyanın birçok yerinde var olduğunu belirtti.
Hastalığın sadece zengin insanlarda görülmediğini vurgulayan Benson “Bu tarz insanlar, kredi kartı borçlarını ya da harcadıkları enerji ve zamanı hiç dikkate almıyor. Onlar için alışveriş o an büyük bir ihtiyaç, sanki bir alkol bağımlısı gibi. Fakat alkol ve uyuşturucu bağımlıları alışverişkoliklere göre daha hızlı tedavi edilebilmektir.” dedi.
Alışveriş bağımlılarının alkol ve uyuşturucu bağımlılarına kıyasla kendilerini çok daha fazla gizlediklerinin altını çizen Benson “Günümüzde birçok kişi, alışveriş bağımlısı olanları zayıf ve zavallı olarak gördüğünden, pek çok bağımlı insan kendini deşifre etmemeye çalışır. O yüzden herkesin bu konuda dikkatli olması gerekir.” şeklinde uyarıda bulundu.
Şu ana kadar bu hastalık için herhangi bir ilaç tavsiye edemediklerini söyleyen bir başka Psikolog Bonny Forrest ise “Bu rahatsızlığı alkol bağımlılığı ve yemek alışkanlığı gibi düşünebiliriz. Bunu hafife almamak lazım.” dedi. Bu bağımlılıkları arabanın frenine benzeten Forrest, “Araba freninin hidroliği yoksa fren tutmaz. Alkol ve alışveriş de öyle. İnsan, dürtülerinin önüne geçemiyor ve alışveriş yaparak mutlu olmaya çalışıyor.” şeklinde konuştu.
Terapist ve Yaşam Koçu Dianne Long da alışveriş yapma rahatsızlığının insanların sosyal yaşamında çok ciddi sorunlar oluşturduğuna değindi. Bu durumu kronik hastalık olarak niteleyen Long “Nasıl bazı insanlar yemek yiyerek kendini mutlu hissediyorsa, alışverişkoliklerin durumu da aynı. Ancak alışverişe gidip yeni bir şeyler alırlarsa kendilerini iyi hissediyorlar. Onlar için yeni alınmış materyal çok önemli.” dedi.
Bağımlılar alışveriş yaptıktan sonra kendilerini suçlu, utangaç ve mahcup hissediyor. Alışverişkolilerin kendi rahatsızlıklarını ciddi bir problem olarak görmeyip normal karşıladıklarını hatırlatan Long, bu sorunun eşler arasında arasında boşanmayla sonuçlanan sıkıntılara neden olduğunu vurguladı. Bu hastalığa yakalanan bazı gençlerin, kredi kartı ile aldıkları yeni eşyaları ailelerinden saklamak için arkadaşlarının evinde muhafaza ettiğini anlatan terapist “Harcamalar artınca, çiftler arasında sorun başlıyor. Daha sonra insanlar birbirine yalan söylemek zorunda kalıyor. Çünkü elinde değil, o alışverişi yapmak zorunda. Bunun yanında hasta olduğunu da kabul etmemesi işleri zorlaştırıyor. Hastalar bu durumu çok ciddiye almıyor.” ifadelerini kullandı.
ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞIN SEBEPLERİ NELER?
Uzmanlar alışveriş bağımlılığını özellikle, kredi kartları, alışveriş siteleri ve sosyal çevreye bağlıyor. Yine aynı uzmanlar kredi kartlarının getirdiği taksit imkanlarına ve şirketlerin başlattığı indirimlere insanların aldanmaması gerektiğinin altını çiziyor. Özellikle çocuklarına zaman ayırmayan ailelerin bu eksikliği hediyelerle kapatmaya çalışmasının çocuklar üzerinde son derece olumsuz bir etkiye sahip olduğuna dikkat çekiliyor.
Parasal sorunlarla büyüyen insanların, ellerine iyi imkanlar geçtiğinde çok farklı hareket ettiklerini belirten Benson “Bu tarz insanlar zamanında ekonomik problemler yaşadıkları için, paraları olduğu zaman kendilerini alışveriş yapmak zorunda hissediyorlar. Bu durum da onları son derece olumsuz etkiliyor.” şeklinde konuştu.
4 AYDA 100 EL ÇANTASI ALDI
Elizabeth Deiter (22), milyonlarca alışveriş bağımlısından sadece biri. 4 ayda yaklaşık 100 el çantası aldığını belirten Deiter, düştüğü bu durumdan utandığını söylüyor. Alışveriş konusunda kendisini çok kötü hissettiğini dile getiren Deiter “Biliyorum bir an önce bu çılgınlığa bir son vermeliyim.” itirafında bulundu.
“Moralim bozuk olduğu zaman kendimi daha fazla alışverişe vermek zorunda hissediyorum.” diye konuşan Deiter rahatsızlığının evliliğini tehlikeye attığını söyledi: “Çok para harcadığım zaman eşimle tartışıyoruz. Bir gün eşim banka hesaplarını kontrol ederken 400 dolar harcandığını fark etmiş. Bana sorduğunda parayı nereye harcadığımı hatırlamadığımı söyledim. Bu şekilde harcamaya devam edersem evliliğimizin tehlikeye gireceğini söyleyerek beni tehdit etti.”
PEKİ BAĞIMLILIĞI ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR ?
Öncelikle insanların alışveriş bağımlılığının bir hastalık olduğunu kabul etmesi gerektiğine değinen terapist Long, “İnsanlar bu rahatsızlığı kendilerinde fark ettikleri anda, hemen psikologa başvurmaları gerekir. Alışveriş merkezlerinden uzak durmak lazım. Doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanılmamalı.
Etrafınızdaki insanları dikkate alarak alışveriş çılgınlığına dahil olmamak gerekir. Hayat arkadaşınıza sorunu açık bir şekilde anlatmalısınız. İhtiyaçlarınızın dışında fazladan hiçbir şey almamaya dikkat edin ve insanlardan bağımlılık hastalığı ile ilgili yardım istemeyi ise asla ihmal etmeyin.” şeklinde tavsiyelerde bulundu.
Psikolog April Benson ise insanların asıl ihtiyaçlarını tespit edip ona göre harcama yapmasının önemini vurguladı. İnsanların kendilerini üzgün, endişeli ve mutsuz hissettikleri zaman alışveriş merkezlerinden uzak durması gerektiğini hatırlatan Benson, “Kimse tek başına alışveriş yapmamalı. Kendinizi bir başkası ile kesinlikle kıyaslamayın. Herkes kendi gücüne göre alışveriş yapar. Bazı hastalarıma alışveriş masrafları ile ilgili çeşitli testler yapıp onlara sonuçları anlatarak, yapılmaması gerekenleri anlatıyorum.” dedi.