Bizler ne kadar çaktırmamaya çalışırsak çalışalım ister kadın olsun ister erkek hiç farketmeden eğer birinden hoşlanıyorsa ona mutlaka onun anlayabileceği bazı sinyaller gönderir. Bu sinyalleri gönderirken kendisi bile farkına varmaz çünkü aslında bilinç altında istem dışı bir şekilde gönderiyordur.
Biz insanların her zaman unuttuğu ama iletişimde çok önemli olduğu bilinen bir gerçek vardır ki o da şudur; insanların iletişiminin sadece ve sadece yüzde 10’u sözlüdür ve geriye kalanı beden dili ile mimikler arasında bölüştürülür. Duruşumuzun, oturuşumuzun, bakışımızın, gülüşümüzün ve el kol hareketlerimizin aslında sürekli birere mesaj yolladığından habersiziz.
Peki karşıdaki bizim ilgimizi nasıl anlar? Ya da şöyle soralım; Hoşlandığımızı nasıl belli ediyoruz?
Erkekler de kadınlar da reddedilmekten nefret eder, hele de karşınızdaki hoşlandığınız biriyse. Kadın için durum çok daha zordur. Mesela birinden hoşlanıyorsunuz ve o asla birlikte olmamanız gereken birisi. Ya evli, ya yöneticiniz ya da hoşlansanız bile karakterlerinizin asla uymayacağını ve bu ilişkinin yürümeyeceğini çok iyi biliyorsunuz. Belki de siz evlisiniz ve evliliğinizi gereksiz biri için zora sokmak niyetinde değilsiniz. İlişki yaşamayı istemeseniz de o sizin ona karşı bir şeyler hissettiğinizi anlıyor. Sizi görmezden geliyor ya da hafif bir alaycılıkla yaklaşıyor size. İşte yerin dibine girdiğiniz an. Ona belli edecek hiçbir şey yapmadığınızı düşünseniz bile aslında gizliden gizliye ona mesaj gönderiyorsunuz. Nasıl mı?
Ona bir şey vermeye çalışmayın
Aslında basit. Kadınlar hoşlandıkları erkeklerle karşılaştıkları zaman duruşları, oturuşları değişir. Mesela sık sık saçlarını düzeltme gereği duyarlar. Göz bebekleri büyür, sürekli gülümseyip hoşlandıkları erkeğe bir şeyler vermeye çalışırlar, ihtiyaçları olmasa bile… Mesela ‘kahve getirmemi ister misiniz?‘ gibi. ‘Ama ben servisteki herkese soruyorum bu soruyu…‘ demeyin işte. Belli ki aslında ona sormak istiyorsunuz, diğerleri bahane. Çirkin ve itici bulduğunuz birisi olsaydı bu soruyu sorar mıydınız? Öyleyse sormayın.
Onu gözünüzde büyütmeyin
Bazı kadınlar ilişkilerini gizlemek isterken normalde olduğundan daha aksi, daha ters olabiliyor. Bir şey söylediğinde onu terslemek, görmezden gelmeye çalışmak tuhaf kaçabilir. Belki de onu kaçırmak için elinizden geldiği kadar başka erkeklerden bahsediyor, bir ilişkiniz olduğunu vurguluyor ve ona gereksiz detaylar veriyorsunuz. Bu kadar diken üstünde olmayın. Onu gözünüzde büyütmeyin. Onu büyüttükçe davranışlarınız anormalleşir. Kendinizi rahatlatın ve normal davranmaya çalışın. Sıradan biri o. Bir süre sonra onu gerçekten olduğu gibi algılamaya başladığınızda ondan nasıl hoşlandığınıza kendiniz bile şaşıracaksınız.
Karşısına çıkmayın
Ne kadar düşünmemeye çalışırsanız çalışın, onun ne yaptığını merak ediyorsunuz değil mi? Kendinize bahane buluyor ve bir şekilde karşısına çıkıyorsunuz. Arkadaşlarınızla konuşurken önemsiz bir şeymiş gibi onun da adı geçiyor, kiminle ne yaptığını dolaylı yoldan da olsa öğrenmeye çalışıyorsunuz. Hiç belli etmiyorsunuz, hiç (!) Böyle bir durumda size alaycı yaklaşması manidar değil mi? Sürekli önünden geçmenin, bahanelerle onu görmenin ne faydası var? Hoşlanabileceğiniz başka erkekleri radarlarınıza alın, dışarı çıkın, farklı ortamlara girin. Göreceksiniz dünya ondan ibaret değilmiş. Karşınıza sizinle ilgilenen başka bir erkek çıktığında ve ona bir şans verdiğinizde her şey değişebilir. Evliyseniz kocanızla orijinal programlar yapın. İşe yarayacak.
Zaman ayırmak
O sizi aradığında hemen ajandanızı boşaltıyor ve en önemli işlerinizi erteliyor musunuz? Hoşlanan kadın aynen böyle yapar işte. Oysa yetiştirmeniz gereken işler var. Yine hoşlanmadığınız biri olsa hayatta ertelemeyeceğiniz dişçi randevusunu, ev temizliğini, kardeşinizle buluşmayı, en sevdiğiniz diziyi kaçırmayı göze alıyorsunuz. Unutun. Başka öncelikleriniz var sizin.
Siz sussanız da vücudunuz konuşuyor
Duruşunuz: Birinden hoşlandığınızda vücudunuz ister istemez ona doğru döner, duruşunuz dikleşir, kendinizden daha emin bir tavır takınırsınız.
Dudaklarınız: Onunla karşılaştığında hemen gülümsemeye başlarsınız ya da gülümsememek için ağzınızı oynatırsınız. Dudaklarınızı ısırmanız, yalamanız, tırnaklarınızla ya da dilinizle dişlerinize dokunuyor olmanız da flört ettiğinizin göstergesi.
Saçlarınız: Sürekli saçlarınızı arkaya atıyor, parmaklarınızı saçlarınızın içinde dolaştırıyor, ensenizdeki saçları topuzunuza sokuşturmaya çalışıyorsanız dikkat! Sinyalleri yaktınız.
Gözleriniz: Nereye bakacağınızı şaşırmış durumdaysanız, “Yere mi baksam, ayakkabılarına mı? Bakışlarımı gömleğinde mi sabitlesem yoksa gözünün içine mi baksam?” diye düşünüyorsanız muhtemelen çoktan kendinizi belli ettiniz bile.
Bacaklarınız: Bacaklarınız ok gibi ona doğru mu dönüyor? Sürekli onları sallayıp huzursuz olduğunuzu mu gösteriyorsunuz?
Elleriniz: Gözler kalbin aynasıdır derler, eller de öyle. Onunla konuşurken elinizi sürekli meşgul etmeye çalışıyorsanız, mesela elinizdeki kahve bardağının kenarında parmaklarınızı gezdiriyorsanız, elinizdeki kartı, anahtarı sürekli oynatıyorsanız, kolyenizi, küpenizi çekiştiriyorsanız ona hoşlandığınız konusunda ipucu veriyorsunuz demektir.
Sesiniz: Normalde biriyle konuşurken sesinizin tonu çok doğal çıkarken, hoşlandığınız biriyle konuşurken sesinizde ani yükselişler ve düşüşler olur. Hatta sesiniz gitgide incelir. Çok sakin bir tarzınız varken hararetli konuşmaya başlamak, fazla el kol hareketi kullanmak da sizi ele veriyor.
Kıyafet seçimleriniz: Onunla karşılaştığınızda daha şık görünmek için eğer olduğunuzdan farklı giyinmeye başladıysanız bu sadece onun değil, herkesin dikkatini çeker. Muhtemelen makyaj yapmıyorken makyaj yapmaya, daha çok aksesuar kullanmaya, bol kazaklar yerine vücut hatlarınızı gösteren şeyler giymeye başladınız. Gerçi böylesi daha iyi, kendine özeniyor olmanın hiçbir kötü tarafı yok. İş ki, bunu sürdürebilesiniz.