Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

DEFNE (Laurus nobilis L.)

DEFNENİN BOTANİK ÖZELLİKLERİ İngilizce de Bay laurel, Sweet laurel, Sweet

DEFNENİN BOTANİK ÖZELLİKLERİ
İngilizce de Bay laurel, Sweet laurel, Sweet bay veya Laurel, Arapça’da Rend Gar, Habbül Gar, Çince’de Ye gui, Fransızca’da Laurier, Laurier sauce, Almanca’da Lorbeer, Lorbeerbaum, İtalyanca’da Alloro, Lauro, Fince’de Laakeripuu, Laakerinlehti, Lehçe’de (Polonya) Wawrzyn Szlachetny, Rusça’da Lavr Brogorodny olarak bilinen defnenin (4), ülkemiz literatüründeki ismi Akdeniz defnesi veya sadece defnedir.
Lauraceae familyasından olan defne (Laurus nobilis L.) 3-10 m boylanabilen sarı çiçekli, iki evcikli herdem yeşil orman ağaç veya ağaççığıdır. Bazı kaynaklarda çok uygun şartlarda 15-20 metreye kadar boylanabildiği ifade edilmektedir. Akdeniz iklimine özgün maki denilen bitki örtüsünün karakteristik bir türüdür ve Mediterraen Rejiyonu’nun kıyı şeridini kapsayan birinci zonunu (Lauretum) isimlendirmektedir. Yaprakları dar eliptik bir yapıda 5-10 cm uzunlukta, 2-3 cm genişlikte basit derimsi kenarları dalgalı ve kısa saplıdır, her iki uca doğru sivrilmektedir. Üst yüzü parlak koyu yeşildir. Yapraklarının kısa ve kalın bir sapı vardır. Taze yapraklar ince, açık yeşil damarlı, kırmızıya çalan sarı renkte, daha sonra açık yeşil olup, aromatik kokusu azdır. Taze sürgünler yeşil, sonraları kırmızı siyah ve tüysüzdür. Bir tespih tanesi büyüklüğünde ve yumurta biçiminde olan üzümsü meyveleri önceleri yeşil, olgunlaşınca koyu siyah renktedir. Uzunluğu en fazla 2 cm. ye ulaşır. Meyveler yapraklarından daha çok yağ ihtiva eder. Meyveler Eylül sonu ve Ekim ayı içerisinde olgunlaşır ve parlak mavimtırak siyah bir renk alır. Meyveleri %17-25 oranlarında yağ ihtiva ederler.
Çiçeklenme mevsimi yörelere göre değişiklik göstermekte olup, Mart-Mayıs ayları dahilindedir. Erkek çiçekler görünüş itibarıyla daha koyu sarı, daha bol ve küme halinde, dişi çiçekler ise açık yeşile kaçan sarı renkte, dal üzerinde daha seyrek görünümdedirler. Defnede erkek ve dişi çiçekler ayrı ayrı ağaçlardadır yani dioiktir. Çiçekler yaprakların koltuğunda yan durumlu ufak demetler halinde bulunur. Çiçek çevresi yeşilimsi renkte, dört parçalıdır. Erkek çiçeklerin çoğunda 10-12 tane etamin bulunur. Dişi çiçeklerde körelmiş dört etamin (staminoid) görülür. Ovaryum kısa saplı, tek gözlü ve bir tohum tomurcukludur. Kuvvetli kök ve kütük sürgünü verme özelliği vardır (1,2,3).
Kaynaklar
1.Baktır., İ. 1991. Ağaçlar ve Çalılar, Akdeniz Üniversitesi Yayın No: 39, Akdeniz Üniversitesi Basımevi, Antalya.
2.Kayacık., H. 1963, Orman ve Park Ağaçlarının Özel Sistematiği, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları, İ.Ü Yayın No: 986, O.F. Yayın No: 93, 152s, İstanbul.
3.Lewis., Y.S. 1984, Spices and Herbs for The Food Industry , Food Trade Press, Orpington, ISBN: 900379, England.
4.Multilanguage Multiscript Plant Names Database Web Site: www.Nature2000, Erişim Tarihi: 27/10/2007
DEFNENİN DOĞAL YAYILIŞ ALANLARI
Ana yayılış alanı Akdeniz Havzası ve Küçük Asya olan tür Türkiye’de bütün kıyı şeridinde doğal olarak bulunmaktadır. Hatay’dan başlayarak Kuzeydoğu Karadeniz’e kadar yayılış göstermekte ve subtropik iklimin etkisi oranında içerilere kadar gidebilmektedir. Akdeniz alt bölümünün belli başlı maki birliklerinden biri olarak belirlediği Defne-Keçiboynuzu birliğinin 800 metreye kadar yükseldiğini ve Akdeniz kıyı kuşağı boyunca Anamur-Antalya arasında yaygın olan bu birliğin oldukça nemli ortamlarda yetiştiğini belirtmektedir (2).
En yaygın olduğu iller Balıkesir, Bursa, İstanbul, Zonguldak, Kastamonu, Sinop, Trabzon, Rize, İzmir, Muğla, Antalya, Mersin, Hatay, ve Maraş olup, yayılış alanları 0-1200 m rakımları arasında değişmektedir (3 ). Türkiye için yapılan bir incelemede, defnenin toplam yayılış alanı 131,862 hektar, tahmini potansiyel verimi ise 12.201.326 kg/yıl olarak verilmiştir (1).
Türkiye başta olmak üzere Cezayir, Belçika, İtalya, Fransa, Yunanistan, Meksika, Fas, Portekiz, İspanya, Arnavutluk, Romanya vb. ülkelerde ve Ege Denizindeki Yunan adalarında yayılış göstermektedir. Bunun dışında yayılış alanları Libya’nın doğu sahilleri, Suriye’nin batısı, Kırım ve özetle hemen tüm batı Akdeniz havzasıdır. Rusya’nın Karadeniz kıyıları, Gürcistan ve İsrail de kültüre alınarak yetiştirilmektedir.
Kaynaklar
1.Anonim. 2004, TC Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü, Türkiye Ormanlarında Odun Dışı Ürünler, Ankara.
2.Atalay. İ., 2002. Türkiye’nin Ekolojik Bölgeleri. Orman Bakanlığı Yayın No: 163. İzmir.
3.Davis, P.,H., 1982, Flora of Turkey and East Aegean Islands, Edinburgh University Pres, Birmingham
DEFNENİN EKOLOJİSİ
Defne, kışı ılıman, yazları sıcak olan yerleri sevmekte, toprak isteği fazla olmamakla beraber rutubeti yeterli dere yataklarını tercih etmektedir (2). Sızıntı suyunun ya da nemli dere içi ortamının olmadığı fakat denizsel nem etkisine açık kurak güney yamaçlarda da görülmektedir. Küme, grup halinde çoğunlukla diğer maki türleri ve kızılçam altında topluluk oluşturduğu alanlarda ana kayanın marn, şist, kalker olduğu bildirilmektedir (1 ).
Toprak bünyesi ise balçık, kumlu balçık, balçıklı kum, kumlu killi balçık, killi balçık, kil olup, toprak pH’sı 6,70¬7,96 arasındadır Defnenin toprak isteği konusunda, kireçli, humuslu, serin toprakları sevdiği bilgisi mevcuttur. Doğal olarak yetiştiği alanların ortalama sıcaklığı nadiren sıfırın altına düşer ve yıllık yağış miktarı 600-2000 mm. nin arasında değişmektedir. Dikey yayılışı deniz seviyesinden başlamakta, güneyde 1000, hatta münferit halde 1100 m. ye kadar çıkabilmektedir.
Defnenin yaralanma ve kendini yenileme kabiliyeti olduğu kadar, hava kirliliğine karşı da çok dayanıklı olduğu ortaya konmuştur (2).
Defne yaprağında bulunan bazı bileşiklerin kendi kütlelerinin 21 katı oranında havadan su emme yeteneğinde oldukları ve bunların aracılığıyla defnenin havanın nemini (hidrosentez) alabildiği de belirlenmiştir (4).
Kaynaklar
1.Akman. Y. 1995, Türkiye Orman Vejetasyonu, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Yayınları, 346s, Ankara.
2.Chrıstodoulakıs, Ns., Fasseas, C., 1990. Air Pollution Effects on the Leaf Structure of Laurus nobilis, An Injury Resistant Species. University of Athens. Institute of General Botany. Athens.
3.Göker., Y. Acar., İ. 1983, Orman Yan Ürünlerinden (Laurus nobilis L.) Akdeniz Defnesi, İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Cilt: 33, Seri: B, Sayı:1, 124-140s, İstanbul.
4.İbaoğlu, A. K., 1998. “Defne (Laurus nobilis L.) Yaprağından İzole Edilen Yüksek Hidroskopluğa Sahip Pigmentlerin Yaprakta “Hidrosentez” Yapma Olasılığı. XIV. Ulusal Biyoloji Kongresi. 7-10 Eylül 1998. Samsun. Cilt II, 104-115 S.
DEFNENİN TOHUM ÖZELLİKLERİ VE FİDAN ÜRETİMİ
Defne tohumları güney bölgelerimizde Eylül ayı ortasından itibaren olgunlaşmaya başlamakta ve Kasım ortalarına kadar ağaç üzerinde kalabilmektedir. Kuzey ve güney bölgeler arasında tohum olgunlaşması itibarıyla yaklaşık 15 günlük bir zaman farkı bulunmaktadır. 3-4 sene kesilmeyen defne ocaklarda tohum teşekkülü olmaktadır. Olgunlaşan tohumlar zeytin siyahı bir renk almaktadır. Bin dane ağırlığı ortalama 655 gramdır.
Defne periyodisite (bir yıl tohum verip ertesi yıl vermeme) özelliği göstermektedir. Tohumlarında hem tohum kabuğu hem de embriyodan kaynaklanan çift dormansi olduğundan, çimlenme engeli vardır. Çimlenme engelinin giderilmesi için; tohumları ağzı bağlı halde yaklaşık 7-10 gün süre ile polietilen torbalarda bekletilerek etli dış kabuklarının (perikarp) yumuşaması ve çürümesi sağlanmalıdır. Meyve kabuğu çürüdükten sonra ya elle ya da pürüzsüz bir zemin üzerinde hafifçe ayakla çiğnenerek dış kabuklarının tohumdan ayrılması sağlanmalıdır Tohumların embriyo kısımlarında küflenmelere ve çimlenme özelliklerinin kaybolmasına neden olmamak için bu süre aşılmamalıdır. Meyve kabuğu çürüdükten sonra geniş gözenekli bir kalbur üzerinde temiz su ile yıkanan tohumlar kağıt üzerine serilerek gölge bir yerde kurutulmalı, bez torbalara doldurularak katlama zamanına kadar + 4 0C’de muhafaza edilmelidir. Defne tohumlarının çimlenme engelinin giderilmesinde; çimlenmede erkencilik sağlaması (1), kök kırılma ve zedelenmelerini azaltması, dezenfeksiyon gerektirmemesi (2) vb. özelliklerinden dolayı perlit+turba ortamının kullanılması önerilmektedir. . Kurutulan ve hazırlanan tohumlar harç malzemesi olarak kullanılan nemli kum ya da Perlit+turba ortamı içinde katlamaya alınmalıdır. Katlama harç malzemesi içine bir kat tohum ve üzerine bir kat harç malzemesi serilerek düzenli bir şekilde oluşturulmalıdır. Katlamaya alınan tohumlar haftada bir karıştırılarak çürümeleri önlenmelidir. Yaklaşık iki ay tohumlar nemli kumda ya da perlit+turba ortamında katlamada kaldıktan sonra çatlamaya ve kökçük oluşturmaya başlarlar.
Fidan kaplara yerleştirilmeden önce yastıklara polietilen örtüler serilerek fidan köklerinin toprağa ulaşması ve beslenmeleri engellenmelidir. Bu aşamadan sonra hazırlanan dikim torbalarına köklenen tohumlar taşınarak 1,5-2 cm derinliğinde ekim yapılmalıdır Ekimden yaklaşık on gün sonra toprak üzerine çıkan sürgünlerin güneşten zarar görmemesi için, ekim yastıkları % 50 gölgeleme etkisi olan telislerle gölgelenmelidir. Fidanlar ekim yapıldığı andan itibaren her gün düzenli olarak sulanmalıdır. Fidan bir yaşına geldiğinde tüplü olarak araziye aktarılarak, tercihan çukur dikimi şeklinde araziye dikimi yapılmalıdır. Dikim esansında fidan harcının kolay dağılmaması için karışımdaki turba miktarı %50’den az olmamalıdır. Kazık kök sistemine sahip bu türde kök kıvrıklığına sebep olmayacak derinlikte ve yönlendirici yiv ve set sistemine sahip kaplar kullanılmalı ve fidanlar birinci yılda bekletilmeden araziye taşınmalıdır. Birinci yıl dikilemeyen fidanların ikinci yıl tutma oranları kök-sak dengesinin bozulması nedeniyle düşmektedir. Bu yüzden tamamlamalarda da bir yaşlı fidanlar kullanılmalıdır. Enso tipi kaplar ise tercih edilmemelidir.
Kaynaklar
1.Hepaksoy, S. Kara,
S., 1992. Meyvecilikte Perlit Kullanımı, Türkiye 1. Tarımda Perlit Sempozyumu, 29-30 Haziran 1992, E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi, s. 152-157, İzmir.
2.Tüzel, Y. Eltez, R.Z., 1992. Perlitin Tohum Çimlendirme Ortamı Olarak Sera Sebze Üretiminde Kullanım Olanakları Üzerinde Bir Araştırma, Türkiye 1. Tarımda Perlit Sempozyumu, 29-30 Haziran 1992, E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi, İzmir.


FİDANLARIN ARAZİYE AKTARILMASI VE YAPRAK ÜRETİMİ

Türkiye şartlarında defne kültürüne yönelik çalışmalar oldukça yenidir. Alınan ilk sonuçlara göre 2×1 m aralık ve mesafede yetiştirilen fidanlarda yaprak veriminin yüksek olduğu belirtilmektedir. Gürcistan da yapılan bir çalışmada ise en yüksek yaprak verimi için belirlenen dikim aralıkları 1.50 x 0.66 m (dönümde 1000 adet birey) olarak verilmiştir ( 4 ). En ekonomik üretim tipi ise defnede her iki yılda bir kök boğazının 8-10 cm üstünden yapılan kesimler olarak bulunmuştur. Mekanik yöntem ile yapılacak yağ ve baharat amaçlı yaprak üretiminde ekonomik üretim tipini ise, her yıl dal uçlarından yapılan budamanın oluşturduğunu belirtilmiştir ( 5 ). En iyi dikim zamanı ise Ekim ya da Kasım ayları (sonbahar dikimi) olarak verilmiştir (3 ). Defnede yüksek üretim maliyeti ve/veya hasat sonrası kurutma problemleri bulunmadığı takdirde yaprak faydalanması için kış kesimlerinin tercih edilmesi önerilmektedir. Tarsus yöresinde doğal defne ocaklarında yaprak verimine yönelik yapılan bir çalışmada ise; kalite ve kantite yönünden en uygun yaprak işletme şekli kombine (Baltalık+Tetar) üretim tipi olarak belirlenmiş ve her iki yılda bir bu kesimin tekrarlanması önerilmiştir (8).
İklim karakterleri açısından ise su noksanlığının yaprakların fiziksel özellikleri üzerinde belirleyici etkisi olduğu belirtilerek, sıcak fakat yeterli yağış dolayısıyla kurak olmayan, ancak yaz periyodunda yüksek buharlaşmanın görüldüğü uzunca bir kurak sezonu olan yörelerde yetişen veya yetiştirilecek defneliklerden kaliteli ve ticari değeri yüksek yaprak elde edilebileceği ifade edilmektedir (2). Yaprak ve yağ veriminin yörelere ve üretim dönemine bağlı olarak önemli farklılıklar gösterdiğini bildirilmiştir. Yaşlanma ile birlikte defnede yükselen kalite yanında eterik yağ veriminin düştüğü, vejetasyon mevsimi dışında özellikle yaz kuraklığı evresinde ise kalite ve kantitenin yükseldiği, üretimde bu hususlara dikkat edilmesinin gerektiği belirtilmektedir (1).
Yapraklarda en yüksek uçucu yağ miktarları Ağustos (% 1,46) ve Temmuz (% 1,33) aylarında, en düşük miktarlar ise Mayıs (% 0,59) ve Eylül (% 0,74) aylarında bulunmuştur. Yapraklardaki uçucu yağ miktarlarıyla hava sıcaklığı arasında pozitif ilişkiye rastlanmıştır. Sıcaklık arttıkça, yapraklarda uçucu yağ miktarları da artmaktadır (6 ). Defne yapraklarında kurutma önemlidir. Doğrudan güneş altında kurutmalarda yaprak kızarıklığı ve kırıklar oluşmakta yaprak kalitesi bozulmaktadır. Yine yaprakların kurutulması esansında çürümelere ve bozulmalara engel olmak için yeterli havalandırma yapılmalıdır. Defne kültür üretiminde dikimi takip eden dördüncü yıldan sonra defnede yaprak kesimlerinin yapılması ekonomik olması nedeniyle önerilmektedir (7).
Kaynaklar
1.Acar., İ. 1987, Defne (Laurus nobilis L.) Yaprağı ve Yaprak Eterik Yağının Üretilmesi ve Değerlendirilmesi, Ormancılık Araştırma Enstitüsü Yayınları, Teknik Bülten Serisi No: 186, Ankara.
2.Acar., İ. 1988, Türkiye’deki Yayılışı İçerisinde Akdeniz Defnesi (Laurus nobilis L.)’nin Yaprak Kalitesi Üzerine Araştırmalar, Ormancılık Araştırma Enstitüsü Yayınları, Teknik Bülten Serisi No: 202, Ankara.
3.Babaev, M. M., 1969. Time and Depth of Planting Laurus nobilis Seedlings in The Caspian Subtropics of The U.S.S.R Subropt Kultury Anaseuli (102-6), Russian.
4.Chakhaidze., D.Kh, Vadachkoriya., Ts.T, 1989, The Effect of Planting Density on the Productivity of Fully Mature Laurel Plantations, , Subtropicheskie- Kul’tury, No: 6, Georgian SSR.
5.Chakhaidze., D.Kh, Kechakmadze., A. Sh., 1991, Labour Efficiency in Bay laurel Management, Preparation of The Raw Material and Harvesting of Dry Leaves in Relation to Harvest Methods and Times, Subtropicheskie- Kul’tury, No:4, Republic of Georgia
6.Kevseroğlu., K. Çırak., C. Özyazıcı., G. 2003, A Study on Ontogenetic and Diurnal Variability (Laurus nobilis L.) Leaves, Turkish Journal of Field Crops 8 (1), Society of Field Crop Science, İzmir.
7.Raviv., M. Putievsky., E. Ravid., U. 1985, Use Bay laurel for Cut Foliage, Hassadeh,, Vol: 65, Part:6, Agricultural Research Organization, Bet Dagan, Israel.
8.Polat., S. 2009-2010, Defne (Laurus Nobilis L.) Alanlarında En Uygun Yaprak İşletme Şekli ve Maliyetlerinin Belirlenmesi, Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü (Basılmamış).
DEFNEDE FAYDALANMA
Defnenin yaprakları Temmuz – Eylül ayları arasında uygun bir üretim tekniği olmamakla birlikte çoğunlukla, dalların gövdeyle birlikte kesilmesi biçiminde toplanmaktadır. Defnede özellikle yaprak üretimi önemlidir. Doğadan toplama yöntemiyle ile üretilen defnenin kurutulan yaprakları, dallarından ve yabancı maddelerden arındırıldıktan sonra yaklaşık 60 ülkeye ihraç edilmektedir. Türkiye’nin doğal bitki ihracatı içindeki payı ise % 10’dur. Defne yaprağında toplam dünya pazar payının % 90’ı Türkiye’ye aittir.
Türkiye’den yapılan defne yaprağı ihracatı ile ilgili bilgiler aşağıda verilmiştir.
Türkiye’nin defne yaprağı üretimi, ihracat miktarı ve fiyat dağılımı
Yıllar   Üretim (Ton/yıl)         İhracat Miktarı (Kg/yıl)          İhracat Tutarı (ABD$/ yıl)
2001    8001    4.129.780        7.857.716
2002    6626    4.452.112        7.473.834
2003    7807    4.490.303        8.578.180
2004    8583    6.337.065        13.157.959
2005    6000    5.440.290        11.952.162
Defne yaprağı üretimi, Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) 283 Sayılı Tebliğ esaslarına ve yıllık üretim programlarına göre düzenlenmektedir (1). Üretime 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 37. maddesine göre izin verilmekte ve sadece tarife bedeli tahsil edilerek 40. maddede ifade edilen köylere yaptırılmaktadır.
Defnede üretim, Orman Genel Müdürlüğü İşletme ve Pazarlama Dairesi Başkanlığı’nca 1995 yılında yayınlanan 283 No’lu “Orman Tali Ürünlerinin Üretim ve Satış Esasları” tebliği esaslarına göre yapılmaktadır. Tebliğde üç senelik idare müddetine göre, sahanın üç kesim parseline ayrılması ve 2-3 yaşlı yapraklı sürgünlerde üretim yapılması önerilmektedir. Uygulamada her ocakta 3-5 adet boylu sürgünün kesilmeden bırakıldığı, kalan ağaççıkların tepelerinin 1/3 oranında budanarak, kalan alt kısımlardaki dalların tetar kesimine tabi tutulduğu açıklanmıştır.
Defne yaprak uçucu yağı geleneksel olarak bazı hastalıklarda kullanılmakta, romatizma ağrılarını dindirici ve midevi etkileri olduğu bildirilmektedir. Terletici, antiseptik ve midevi etkilere sahiptir (3). Kozmetik ve parfümeri sanayinde ise içerdiği eterik yağlar ve yüksek laurik asit nedeniyle de sabun yapımında ve odunsu parfüm bitkileri grubunda değerlendirilebileceğine dikkat çekilmektedir. Defne aynı zamanda dekoratif bir park bitkisi olup peyzaj düzenlemelerinde alle ağacı olarak kullanılabilir. Makasa geldiğinde kırpılmak suretiyle istenilen şekil kolayca verilebildiğinden çit bitkisi şeklinde de faydalanılabilmektedir
Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) 1017 sayılı defne yaprağı standardında (1985), defne yapraklarının sınıflandırılması; ekstra, birinci, sıra malı, kalbur altı şeklinde yapılmış, ekstra sınıfta yaprak boyu en az 25 mm, en çok 100 mm; yaprak eni en az 20 mm, en çok 45 mm olarak verilmiştir (1).
Yapraklar kuru meyvelerin ambalajlanmasında, balık ve konservede, kuru halde et yemeklerinde ve toz halde baharat olarak kullanılmaktadır. Defnenin parfümeri, sabun, gıda, ilaç ve cila ile kimya sanayinde geniş kullanım alanları vardır. Toplam defne üretiminin % 20’si sabun sanayinde kullanılmaktadır (4).
Kaynaklar
1.Anonim. 1985, Türk Standartları Enstitüsü, Defne Yaprağı Türk Standartları, TS: 1017, UDK: 664.59, Ankara.
2.Anonim. 1995, TC Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü, İşletme ve Pazarlama Dairesi Başkanlığı, Orman Tali Ürünlerinin Üretim ve Satış Esasları, Tebliğ No: 283, Ankara.
3.Baytop, T., 1984. Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi.Geçmişte ve Bugün. İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
4.Konukçu, M. 2001, Ormanlar ve Ormancılığımız Devlet Planlama Teşkilatı Yayınları, DPT Yayın No:2630, 238 s., Ankara.
DEFNE FİDAN ÜRETİMİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
1.Olgunlaşmış tohumlardan (zeytin siyahı renginde) üretim yapılmalıdır.
2.Çimlenme engeli olduğundan tohumlar mutlaka kabuklarından ayrılmalı ve katlamaya alınmalıdır.
3.Ekimler turba takviyeli harç bileşiminde, yiv ve setlere sahip derin kaplara yapılmalıdır. Kap derinliği en az 20 cm. olmalıdır. Enso tipi kaplar tercih edilmemelidir.
4.Fidan yastıkları güneşin etkisine karşı gölgelendirilmeli ve düzenli sulama, ot alma yapılmalıdır.
5.Sonbahar dikimleri
(ekim-kasım ayları) tercih edilmelidir.
6.Dikim öncesi toprak uygunluğunun belirlenmesi için toprak tahlilleri yapılmalıdır.
7.Dikimde 1+0 yaşlı fidanlar kullanılmalı. Tamamlamalar içinde yine 1+0 yaşlı fidanlar tercih edilmelidir.
8.İ lk üç yı l sulama, ot alma ve çapalama yapı lmal ı d ı r.
9.Dikimler için 2×1 m ya da 1,5x 1 m. aralık ve mesafe önerilmektedir.
BATI ANADOLU’DA DEFNE (Laurus nobilis L.) YAYILIŞ ALANLARININ YETİŞME ORTAMI ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ
Çalışma sonucunda; defne alanlarındaki iklim-toprak özellikleri ile vejetasyon yapısı belirlenmiştir. Bu bağlamda Muğla, Aydın, İzmir, Manisa, Balıkesir ve Çanakkale illeri dolaşılmış, defne örnek alanları belirlenerek veriler toplanmıştır.
İklim özellikleri açısından defne özellikleri yarı nemli ve yarı kurak Akdeniz iklim tipine girmekte, vejetasyon katı olarak ise sıcak Akdeniz Katında yer almaktadır.
Hemen her çeşit anakaya ve anamateryal üzerinde bulunan defne, en geniş ve yoğun yayılışını kalker anakayada yapmaktadır. Bunu mikaşist anakaya ile allüviyal ve kolluviyal ana materyal takip etmektedir. Toprak özellikleri açısından geniş bir yelpaze gösterdiği ve pek çok toprak tipi üzerinde bulunduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda, defne yayılışını sınırlayan önemli faktörlerden birinin su olduğu düşünülebilir. Yayılış alanlarında suyun ve/veya hava neminin bulunması önemlidir.
Vejetasyon özellikleri açısından hem Karadeniz ve hem Akdeniz elementlerinin yaygın olduğu bir vejetasyon tipi görülmektedir. Vejetasyon büyük oranda iki tabakalı olup, defne alt tabakada yer almaktadır. Fitososyolojik açıdan ise defne alanlarının homojen gruplar olmadığı ve bu bağlamda içinde bulunduğu vejetasyon tipiyle birlikte değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Defne yetişme muhiti analizine göre Batı Anadolu’daki doğal defnenin bulunduğu alanların büyük bir çoğunluğu:
•0-600 m yükseltiler arasında,
•Gölgeli (D, K, KD, KB) bakılarda,
•Dere içi, dere yamacı, alt yamaç, düzlük vb alanlarda,
•Ortalama yıllık sıcaklıkları 14-15 °C civarında olan yerlerde,
•Yıllık toplam yağış miktarları 600-2000 mm arasında olan alanlarda,
•Kurutucu rüzgar almayan, dolayısıyla hava nemi yüksek olan yerlerde,
•Kireçtaşı ve mikaşist anakayalar ile Alüvyal ve Kolüvyal anamateryaller üzerinde,
•Pistacia terebinthus L. Quercus coccifera L. Tamus communis L. Styrax officinalis L., Smilax excelsa L., Campanula lyrata Lam., Asparagus acutifolius L., Cistus creticus L., Phillyrea latifolia L., Dactylis glomerata L. gibi türlerin yaygın olduğu yerlerde,
•Balçık topraklarda (orta tekstürlü topraklar),
•Gerek mutlak, gerek fizyolojik olarak derin ve pek derin topraklarda,
•Az veya orta taşlı topraklarda,
•Nötr veya hafif alkali reaksiyonlu topraklarda,
•Tuzsuz topraklar üzerinde yer almaktadır.
Bundan sonra Batı Anadolu’da defne ile yapılacak gerek kültür, gerekse ağaçlandırma çalışmaları defnenin yukarıda verilen doğal yayılış alanlarının özellikleri dikkate alınarak yapılmalıdır.
DEFNE (Laurus nobilis L.)’NİN KAPLI FİDAN ÜRETİMİ VE ARAZİDEKİ DİKİM BAŞARISINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Çalışmada, Türkiye’nin sekiz farklı yöresinden toplanan (Silifke, Manavgat, Marmaris, Kuşadası, Karaburun, Mustafakemalpaşa, Sinop,-Gerze, Sinop-Merkez ) defne tohumları ile üç farklı harç karışımı ve üç farklı kap tipi kullanarak defne fidanları yetiştirilmiş, yetiştirilen fidanların özellikleri belirlenmiş
ve araziye uyum denemeleri yapılmıştır.
Kullanılan kap tipleri ve harç karışımları aşağıda verilmektedir.
Kap tipi           Hacim (cc)      Boyutlar (cm) (üst-alt-derinlik)          Yiv
1- 28’lik Enso Tepsi Kap (S)  300      6,5×6,5-4×4-12           var
2- Klasik Polietilen Tüp (T)    600      R-6, h-22        yok
3- Özel İmalat Kap (B)          1200    10×10-5×5-23 var Harçlar      Harç malzemesi oranları (hacmen)
            Turba   Kum    Orman toprağı Koyun gübresi
1 No’lu Harç   3          3          3          1
2 No’lu Harç   5          2          2          1
3 No’lu Harç   7          1          1          1
Gerek fidanlık aşamasında, gerekse arazi denemeleri esnasında en yüksek performansa sahip karışım 2 Nolu harç olmuştur. Hacmen beş kısım turba, iki kısım orman toprağı, iki kısım kum ve bir kısım koyun gübresi ihtiva eden iki numaralı harç karışımı yetiştirmede tercih edilmelidir. Kullanılan    karışımlarda    çıkarılan    fidanların    harcının
48 dağılmaması arzu edilen bir özellik olduğundan turba oranı en az % 50 olmalıdır
Kök boğaz çapı ile kök yaş ağırlığı arasında kuvvetli bir ilişki mevcuttur. Kullanılan harç karışımlarının kök boğaz çapı üzerindeki etkisine bakıldığında yine iki numaralı harcın öne çıktığı görülmektedir.
Fidan tutma başarısında önemli rol oynayan bol kök yapısının bir göstergesi sayılabilecek olan kök boğaz çapı-kök yaş ağırlığı kriterine göre değerlendirme yapıldığında B ve T tipi kapların ve iki numaralı harç tipinin defne fidanı üretiminde kullanılması uygun görülmektedir. Enso tipi kap tercih edilmemelidir.
Doğal alanlardaki ağaçlandırma çalışmalarında defne dikimi yapılacak yerlerin çok iyi seçilmesi gerekir. Bu seçim yapılırken dere tabanlarında toprağı derin, balçıklı kum ya da kumlu balçık, kumlu killi balçık karakterinde olanlar tercih edilmelidir. Mümkün olduğu kadar alt-kuzey yamaçları ve dere içleri tercih edilmeli, su kaynağı mevcut değil, toprak derinliği ve özellikle yaz döneminde toprak nemi yetersiz ise orta ve üst yamaçlar ile güney bakılarda defne dikiminden kaçınılmalıdır.
DEFNE (Laurus nobilis L.)’NİN ÇELİKLE ÜRETİLMESİ
Çeliklerin alınması, hazırlanması ve bakımları
Çelikler alınmadan bir sene önce, belirlenen anaçlar kök boğazlarından kesilerek kök veya kütük sürgünü oluşturmaları sağlanmalı ve çelikler bu bir yıllık sürgünlerden alınmalıdır. Çelik alımında dikkat edilecek bir diğer nokta; odunlaşmış, azman karakterinde olmayan, yan dallanma meydana gelmemiş yıllık sürgünler seçilmelidir. Çelikler 15¬20 cm uzunluk ve 0,8-105 mm çapta, dip kısmı gözün hemen altından düz kesilerek hazırlanmalı, Uç kısımda bir yaprak (küçükse iki yaprak) bırakılarak diğerleri elimine edilmelidir.
Toz hormon kullanımının bazı avantajları bulunmaktadır. Hormonlar şu şekilde hazırlanmalıdır: 5000 ppm’lik IBA toz formülasyonu hazırlamak için 0,25 gr IBA 50 ml alkolde çözündürülüp, 50 gr talk pudrası içine karıştırılarak hamur haline getirilmeli, bu hamur ışık görmeyecek şekilde gölge ve havadar bir odada kurutulduktan sonra öğütülerek toz haline getirilip koyu renkli şişelerde buzdolabında muhafaza edilmelidir. Köklendirme ortamlarına yerleştirilmeden önce çeliklerin dip kısımları nemlendirilerek 1,5-2 cm kadar toz hormona batırılmalıdır.
Köklenme aşamasında çeliklerin mümkün olduğu kadar az enerji harcaması ve potansiyel besin maddelerini köklenmeleri için kullanımının sağlanması gerekir. Yaz döneminde transpirasyon artacağından yaprak yüzeyi ıslatılarak enerji harcaması azaltılmalıdır. Bu nedenle köklendirme ortamının mutlaka sisleme düzeninin olması gerekir. Hava sıcaklığının 1 0C lik ar
tışının; nispi nem oranını % 6 düşürmesi ve yaprak sıcaklığının da 2 0C yükselmesinin su kaybını 3,5 kat artırması nedeniyle sisleme sisteminde, hava sıcaklığının yüksek olduğu zamanlarda daha sık, düşük olduğu zamanlarda ise daha uzun periyotlarla devreye girecek şekilde kurulmalıdır. Sisleme yapılarak yaprak üzerinde bir su tabakası oluşturulmalı, yaprak bünyesinden olan suyun kaybı azaltılmalıdır. Aynı zamanda yaprak yüzeyini ve çevresini
51 soğutarak ortam nemini artırılmalı, sisleme suyunda kireç oranının düşük olmasına dikkat edilmelidir. Kış döneminde çelik alımı yapılmış ise kallus oluşumunun en yoğun olduğu ısı derecesi olan 24-25 0C çeliğin kök bölgesinde temin edilmeli ve alttan ısıtma düzeni kullanılmalıdır.
Defne çeliklerinin köklenmesi uzun zaman aldığından (12-14 ayı bulabilmektedir) çeliğin bünyesinde var olan besin maddeleri köklenme aşaması ve sonrasında yetmemekte, ilave besin takviyesi gerekmektedir. 8. haftadan sonra sulandırılmış konsantre besin çözeltisinden yapraklara sprey halinde püskürtülerek beslenmeleri temin edilmelidir.
Çeliklerde başarılı bir köklenme elde etmek için dokulardaki su miktarının yeterli düzeyde olması büyük önem taşımaktadır. Su kıtlığının olması bitkide farklı stres koşullarının oluşmasına, içsel dengenin ve fizyolojik faaliyetlerin bozulmasına, ileri safhada ise hayatiyetini kaybetmesine neden olmaktadır. Bu nedenle köklenmede yaprakların önemli bir işlevi vardır. Köklenmenin olması için hücre faaliyetinin en aktif zamanın tercih edilmesi gerekmektedir.
Çelik alımında köklenme oranlarının yüksekliği bakımından iki zaman tercih edilmelidir. Birinci çelik alım zamanı 30 Temmuz, ikinci çelik alım zamanı ise 30 Eylül dür. Belirtilen bu tarihlerin en geç üç gün önce ve/veya üç gün sonrasına kadar çelikler alınıp işleme hazırlanmalıdır. Köklenme oranları 30 Temmuz dönemi çeliklerinde sadece kum ortamında yüksek olmasına rağmen, 30 Eylül dönemi çeliklerinde tüm ortamlarda yüksek bulunmuştur. Bu nedenle köklenme oranları ve kök sayıları bakımından bu zamanlamaya uygun hareket edilmelidir.
IBA Hormon Dozları
Genel olarak çeliklere uygulanan IBA hormon dozları kontrole göre köklenme oranlarını ve kök sayılarını artırmıştır. 30 Temmuz döneminde çelik alımı yapılacaksa 5 000 ppm IBA, 30 Eylül döneminde alım yapılacak ise 10 000 ppm IBA dozları tercih edilmelidir. Kök sayıları itibarıyla 10 000 ve 20000 ppm ile muamele edilenler birbirine yakın olup diğer dozlardan daha fazla kök sayısına sahiptirler. Bu nedenle maliyet düşünüldüğünde defne çeliklerinin köklendirilmesi için 10 000 ppm uygundur.
Köklendirme ortamları
Kum ortamı, köklenme oranının yüksekliği bakımından diğerlerinden daha iyi sonuç vermiştir. Saçak kök oluşumunu artırması bakımından perlit-turba ortamı da diğerlerinden daha iyi sonuç vermektedir. Perlit+turba ortamında, diğerlerine göre yan kök oluşumunun daha fazla ve köklerin daha ince yapıda olduğu gözlenmiştir. Diğer ortamlardaki kökler ise daha kaba ve kalın, yan köklenme miktarları daha az olmuştur. Saçak kök oluşumu ve kök sayısının fazlalığı, köklenme aşamasından sonra fidan haline getirilecek çeliklerin çevre şartlarına daha kolay uyum sağlamasını ve tutma başarısını artıracak bir özelliktir. Oransal olarak en yüksek köklenme oranı 30 Temmuz döneminde kum ortamında, 30 Eylül döneminde ise perlit+turba ortamında olmuştur. Çelik alımlarının bu tarihlerde yapılması durumunda köklendirme ortamı olarak bu ortamların kullanılması uygundur
Çelik tipi
Çalışmada kullanılan çelikler adi çelik tipinde hazırlanmıştır. Aynı ortamda bulunan ve aynı hormon dozu ile muamele edilen çeliklerden hem ince hem de kalın olanlardan köklenenler olmuştur. Çelik kalınlığının etkisi, yaprağın kaybı halinde sürme gücünün fazla olması nedeniyle dip gözlerin sürmesi ve çeliğin hayatiyetini devam ettirmesi suretiyle olabilmektedir. Çeliklerin üzerinde lentisel bulunması köklenmede farklılık oluşturmamıştır.
Görünüş olarak aynı özelliklere sahip iki çelikten biri köklenirken diğerinin köklenmediği görülmüştür. Bu durumda; çeliklerin bir kısmının kolay köklendiği ve kolay köklenen klonların var olabileceği fikri oluşmuştur. Köklenme oksin birikmesinin fazla olduğu gözün hemen altından
53 meydana gelmekte, boğum aralarından kesilen çeliklerde de köklenme yine aynı yerde oluşmaktadır.
Köklendirme çalışmaları esnasında defne çeliklerinin bir kısmının çiçeklendiği ve tamamını erkek çiçeklerin oluşturduğu gözlenmiştir.
YAPRAK ÜRETİM AMACIYLA DEFNELİK (Laurus nobilis L) TESİSİ
Çalışma ile herhangi bir tamamlayıcı girdi kullanmaksızın (ilaç+gübre+sulama vb.) tesis edilen ve çapa, ot alma vb. temel bakım tedbirlerinin uygulandığı defne ağaçlandırmalarında fidanların yaşama yüzdeleri, ilk kesim periyotları, yaprak ve yağ verimleri, kesim dönemleri belirlenmiş, yarım kardeş defne bireyleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir.
Yapılan tespitlerde yarım kardeş bireyler arasında yaşama yüzdeleri, boy, taç çapı gelişimi açısından önemli farklılıkların olmadığı görülmüştür. Dikilen fidanlarda yaşam yüzdeleri oldukça yüksek olmuştur. İlk yıl % 95,2 olan fidanların yaşam yüzdeleri (tutma oranları
), kesim yılı olan beşinci yılda % 92,1 olarak belirlenmiştir. Yapılacak defne ağaçlandırmalarında ilk yaprak faydalanmasına sürgün ve ekonomik yaprak üretimi bakımından dikimi takip eden beşinci yıldan itibaren başlanılmasının uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Defne bireylerinde boy, taç çapı ve yaprak yoğunluğu bakımından kesim sonrası periyot da 2 ve 3. yılların birbirlerine yakın sonuçlara sahip oldukları, aynı grupta toplandığı görülmüştür.
Kış kesimlerinde sürgünlerdeki yaprak yaş ve kuru ağırlık miktarları, yaz kesimlerine göre çok daha fazla olmuştur. Yapraklardaki uçucu yağ miktarları ise kış kesimlerine nazaran yaz kesimlerinde, yaşlı yapraklara nazaran genç yapraklarda daha yüksektir. Gerek kış, gerekse yaz kesimlerinde yaşlı sürgünlerden elde edilen yaprakların yaş ve kuru ağırlıkları, genç sürgünlerden elde edilen yapraklara göre daha fazladır.
Çalışmadan elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde uygulamaya yönelik iki temel öneriye ulaşılacağı düşünülmektedir.
Bunlar:
ı) Yukarıda belirtilen şartlarda yapılacak defne ağaçlandırmalarında, ilk yaprak faydalanmasına dikimi takip eden beşinci yıldan itibaren başlanılması ve sahalarda gerekli bakımlar yapılarak üç yıl yerine her iki yılda bir yaprak faydalanmasına devam edilmesinin uygun olacağı,
ıı) Defnede yüksek üretim maliyeti ve/veya hasat sonrası kurutma problemleri bulunmadığı takdirde yaprak faydalanması için KIŞ kesimlerinin de yaprak ağırlıklarının fazla olması nedeniyle tercih edilmesinin uygun olacağıdır.
Müziği sevmeyenimiz pek yoktur. Dini duyguları ortaya çıkaran müziğin adı
Sıradaki Haber Tasavvuf Müziği Nedir ?