Ege Denizi’ne Dökülen Akarsular
Ege Denizi’ne dökülen akarsuların büyük bir kısmı doğu-batı doğrultusundaki çöküntü ovalarına yerleşmiştir. Bu akarsular, aynı doğrultuda uzanan dağlardan inen kısa derelerle beslenir.
Ege Denizi’ne dökülen akarsuların başlıcaları şunlardır:
Gediz, iç Batı Anadolu platoları üzerinde yükselen Murat Dağı’ndan doğar. Bozdağlar’ın kuzeyini takip ederek Salihli yakınlarında ovaya girer ve burada Alaşehir suyunu alır. Manisa yakınında, Akhisar ovasından gelen Kum çayını alarak Menemen’in kuzeyinden, İzmir Körfezi’ne dökülür. Gediz’in eskiden denize döküldüğü yer çok sığ olduğundan ve nehir, taşıdığı alüvyonlarla körfezi doldurma tehlikesi gösterdiğinden, daha güneyde olan alt çığın 1886’da değiştirilerek şimdiki yerine alınmıştır. Irmağın artık ulaşamadığı deltanın batı kesiminde, başta Çamaltı Tuzlası olmak üzere bazı lagünler oluşmuştur. Gediz üzerinde Demirköprü Barajı kurulmuştur.
Küçük Menderes, Bozdağ’dan doğar, Aydın Dağlan ile Bozdağlar arasındaki çöküntü alanını takip eder ve buralardaki, yamaçlardan inen birçok kolu alarak Kuşadası Körfezi’ne dökülür. Taşıdığı alüvyonlarla denizi doldurduğu için, İlk Çağ’da bir kıyı kenti olan Efes, yaklaşık on kilometre içeride kalmıştır.
Büyük Menderes, çizdiği büklümlerle bir yer şekline (Menderes) adını vermiştir. Ege Bölgesi’nin en büyük akarsuyudur. Sandıklı Dağlarının batısından ve Dinar yakınlarından kaynaklarını alır. Murat Dağı’ndan gelen Banaz çayı ile Denizli yakınlarından geçen Çürüksu’yu aldıktan sonra, doğu-batı doğrultulu geniş ovaya girer. Nazilli’de Akçay, Aydın Ma Çine çayını aldıktan sonra Balat ovasında denize dökülür. Büyük Menderes, taşıdığı ve biriktirdiği alüvyonlarla büyük bir delta oluşturmuş, döküldüğü yerde körfez, 30 km kadar dolarak kara hâline gelmiştir. Bu süreçte Çamiçi gölü oluşmuş, antik liman kenti olan Milet, 8-10 km içeride kalmıştır. Büyük Menderes’in yukarı çığın üzerinde Adıgüzel, Akçay kolu üzerinde Kemer Barajı yapılmıştır.
Bakırçayı da Ege denizine dökülen akarsulardandır. Ege Havzası’nda yer alan diğer bir akarsu da Çanakkale Boğazı’nın batısından denize dökülen Meriç’tir. Meriç nehri, Bulgaristan’dan gelen Tanca, Batı Trakya’dan gelen Arda çayları ile birleştikten sonra Ergene Irmağı’nı alır ve Türkiye-Yunanistan sınırını çizerek Enez yakınında denize dökülür. Meriç’in en önemli kolu olan Ergene, Yıldız Dağlarının tepelerinden inen kollarla beslenir.
Akdeniz bölgesi, sularının büyük bir bölümünü Akdeniz’e gönderir.
Beyşehir gölünün sulan Çarşamba suyuyla Konya ovasına boşalır. Ayrıca sularını denize göndermeyen Burdur gölü, Acıgöl gibi kapalı havzalar da vardır. Taşeli yaylasının ve Bolkar dağlarının bir bölümünün Konya ovasıyla birleştiği yerde de, yamaçlardan inen sular Konya ovasının kenarındaki bataklıklarda sona erer. Teke yöresinin iç kesimlerindeki, Taşeli yaylasındaki geniş karstlı alanlar, yüzeyde akıştan yoksun olmalarına karşılık, yeraltı suları bakımından zengindir. Akdeniz’e dökülen akarsular batıdan doğuya doğru Dalaman çayı, Kocaçay, Denire çayı, Alakır suyu, Aksu, Köprü suyu, Manavgat, Göksu, Tarsus çayı, Seyhan, Ceyhan ve Asi ırmaklarıdır. Bu sulardan Seyhan, Ceyhan ve Asi ırmaklarının kaynakları Akdeniz bölgesi dışındadır.
Öbür akarsuların boyları pek uzun değüdir ve bütün havzaları bölge sınırları içinde kalır. Yazın birçok kısa çığırlı akarsu bütünüyle kurur, kum ve çakıl yatakları halini alır. Dağların çok yer tutması da, akışın hızlı, akarsu rejimlerinin düzgün olmasını sağlar.
Yazın kuruyan yataklar yağışlı mevsimde suyla dolar. Kalkerin yaygın olduğu alanlardaysa, akarsular yeraltı kaynaklarından beslendikleri için yağışsız mevsimlerde büe bol su taşırlar Manavgat çayında olduğu gibi).
Akdeniz bölgesi göller bakımından zengindir.
Başlıcaları Göller yöresinde toplanmıştır ve en önemlileri çöküntü çukurlarının tabanında yer alan tektonik göllerdir. Bölgenin en büyük gölü olan Beyşehir gölü, sularının fazlasını Çarşamba suyuyla önce Suğla gölüne oradan da Konya ovasına boşaltır; çevresindeki doğal güzellikler nedeniyle oldukça turist çeker. Eğridir ve Kovada gölleri kuzey-güney doğrultulu tektonik bir çukurluğa yerleşmişlerdir; birbirleriyle bağlantılıdırlar ve suları tatlıdır. Buna karşılık, Burdur ve Acıgöl’ün dışarı akışları “olmadığı için suları tuzludur.
Akdeniz bölgesinin batı kesiminde,bir krater gölü olan İsparta gölcüğü yer alır. Akdeniz’in batısı, göller bakımından zengindir; ama doğusu bu bakımdan oldukça yoksuldur. Burada yalnızca küçük çaph kıyı göllerine raslanır. Toroslar’ın yüksek kesimlerinde bazı buzul gölleri de görülür.
Büyük beş ırmak Karadeniz’e dökülür:
Dinyeper, Dinyester, Don ve Kubanve Fransa sınırına kadar uzanan ve bütün doğu ve orta Avrupa’yı kapsayan Tuna. Tuna tek başına her yıl 203 kilometre küp tatlı suyu Karadeniz’e taşır [3]. Bu miktar Kuzey Denizi’ne akan bütün tatlı sulardan fazladır. Türkiye’den ise belli başlı dört ırmak Karadeniz’de sonlanır: Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh (sonuncusunun büyük bölümü Türkiye’de olmasına karşın Gürcistan’da Batum’dan denize dökülür). Bu denize dökülen Avrupa ve Asya akarsularıyla birlikte Karadeniz havzasının alanı denizin kendisinden 5 kat daha geniştir ve yaklaşık 2.2 milyon km2’dir. Alaettin bahçekapılı. Karadeniz ve Çevre tuzluluk oranı oldukça fazladır.
Marmara Denizi’ne Dökülen Akarsular
Marmara denizine dökülen akarsuların tamamı Türkiye sınırları içinden doğar. Yer şekillerine bağlı olarak, bu denize dökülen akarsuların boyları kısa, havzaları dardır. Bu akarsulardan en önemlisi Susurluk (Simav)’tur.
Susurluk, Kuş Golü’nden gelen Kocaçay ile Ulubat Golü’nden gelen Mustafa Kemalpaşa ve Nilüfer çaylarının birleşmesiyle oluşur. Susurluk, Güney Marmara sularının büyük bir kısmını toplar. Marmara denizine dökülen diğer akarsular; Gönen ve Biga çaylarıdır