Fox’tan ATV’ye transfer olan ünlü sunucu Esra Erol, göçmen bir baba ve Sinoplu bir annenin beş kızından biri olarak 1982’de, İstanbul’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Kütahya’da tamamladı. Beden Eğitimi öğretmeni olmayı planlarken televizyoncu oldu. Lise yıllarından beri yerel radyo ve televizyonlarda kendi hazırladığı programları sundu.
KARİYER
Siemens Mobile Kuşak – Sunucu (Teknoloji TV) 2003
Turkuaz (Kanal D) 2005 – 2007
Dest-i İzdivaç: (Flash TV) 2007
Esra Erol’la İzdivaç (Star TV) 2008
Esra Erol’da Evlen Benimle (ATV) 2009 – 2013
Esra Erol’la (Fox TV) 2013 – 2014
OYUNCULUK DENEYİMİ
Kalp Gözü – TV Dizisi (Kanal 7) 2004
Başkan (TV Filmi) 2005
Tuzak (Banu) – TV Dizisi 2005
Kanal-İ-Zasyon (Konuk Oyuncu) – Sinema Filmi 2009
Kamerayla İzdivaç – Sİnema Filmi 2010
İki yıl üst üste Türkiye’nin en prestijli ödüllerinden biri olan Altın Kelebek’i alarak
en iyi sunucu ödülünü kazandı.
2010 yılında başlattığı sosyal sorumluluk projesi Umut Evi ile 6000 kadına ücretsiz danışmanlık hizmeti verdi, projenin gelirini ise içeriğini program adayı kadınların olduğu Sessiz Kadınlar ve Kara Duvak kitabı ile elde etti. Programında engelli vatandaşlara desteğinden dolayı mavi kapak kampanyasıyla 1000‘in üstünde akülü sandalye dağıttı.
Samimi, içten ve doğal tavırları ile herkesin sevgilisi olan Esra Erol, evli ve bir çocuk sahibi.
Esra Erol’un hamileliği nasıl geçiyor, Esra Erol’un ikinci bebeği kız mı? erkek mi? Bebeğin cinsiyeti belli oldu mu? Esra Erol hamileliği hakkında detayları paylaştı.
Dokuzuncu sezonunda atv ekranlarında Esra Erol’da programıyla izleyici karşısına çıkacak olan Esra Erol, programın yayınlandığı her gün reytingleri kontrol ettiğini söylüyor: Benim rakiplerim diziler. Tek başıma koca dizilerle mücadele etmeye çalışıyorum.
Esra Erol ile ilk kez beş sene önce röportaj yapmak için buluşmuştum. ‘Evde nasılsam ekranda da öyleyim’ diyen sunucunun söylediğini günler geçtikçe daha iyi anladım. Ekranda programına katılan insanların dertlerine ortak olup insanları buluşturmaya çalışırken normal yaşantısında da sizin hayatınızdan biri oluyor. İçinden geleni söylüyor, dertlerinizi dinliyor, size akıl veriyor, yeri geldiğinde sorunlarınıza çözüm bulmaya çalışıyor. Esra Erol’da yeni sezonda atv ekranlarında olacağını öğrenince röportaj yapmak için yeniden kendisini aradım. Tarabya’daki evindeki buluştuk. Pazartesi günü yeni sezonun ilk programıyla ekrana geleceği için hummalı bir çalışma içerisine girmiş ama enerjisinden de hiçbir şey kaybetmemiş.
Altı aylık hamile olmasına rağmen her şeyle kendisi ilgileniyor. Evde oğlu İdris Ali ile vakit geçiriyor, aynı zamanda programı için son hazırlıklarını sürdürüyor. Bir an olsun yerinde duramıyor. Yeni sezonda izleyicinin arkası yarın izler gibi programı takip edeceğini söylüyor. “Sunucu olmak için doğmuşum” deyip çalışmalarını anlatırken gözlerinin içi parlıyor. Dokuz sezondur aynı programla ekranda olan sunucu, artık rakibinin diziler olduğunu anlatıyor. Erol’la programının başarısını, anneliğini ve ikinci hamileliğinde yaşadığı heyecanı konuştuk.
– Programınız dokuz sezondur devam ediyor. Bir evlilik programının bu noktalara geleceğini tahmin eder miydiniz?
– Hâlâ da düşünmüyorum. Bu sezon nasıl olacak altından kalkabilecek miyim diyorum. Çabaladıkça çalıştıkça mutlu olan biriyim. Ben şunu yaparım diyemem. Ben işimi yaparım karşılığını alırım ya da almam. Almazsam yanlış yaptığımı fark ederim. Başarısını büyük harflerle yaşayan biri hiç olmadım.
BAZEN YOR GUN HİSE DİYORUM
– Bu formatta bir programda başarılı olmak için ne yapmak lazım?
– Konuya hakim olmanız lazım. Dekordaki bir çivinin yerinden, programdaki konulara kadar her şeye vakıf olmak lazım. Kendimle ilgili övündüğüm tek şey çalışkanlığımdır. Disiplinliyim. Bedenen ve ruhen kendimi oraya teslim ederim. Hafta içi program yapıyorum. Bütün yakınlarım 14:00 ile 19:30 arasında beni aramamaları gerektiğini bilir. Benim o zaman sosyal medyayla, telefonla ilişkim kesilir. Oraya konsantre olurum. Orada bir dünyaya giriyorsunuz ve anı yaşamanız gerekiyor.
– Arkanızda kalabalık bir ekip var. Yıllardır birliktesiniz. Ekibinizden de size ilişkiler konusunda akıl danışanlar oluyor mu?
– Aile olmak bu sanırım. Onlar beni yarı yolda bırakmadılar. Beni yarı yolda bırakanla işim olmaz. Onlara verdiğim sözler vardı manevi anlamda. Gelecekleriyle ilgili istediklerim vardı. Bunları yapmaya çalışıyorum. Yol arkadaşı oluyoruz. Akıl danışanlar da oluyor tabii ki. İlişkilerinde bile sözüm vardır. Kiminin ayrılık acısına ortak oluyoruz, kimini de barıştırmaya çalışıyoruz.
– Onların sorumluluğunu da taşımak sizde stres yaratıyor mu?
– Bazen bunu düşünüyorum. Aldığınız kararlarda bireysel olamıyorsunuz. Onlar adına da düşünmeniz gerekiyor. Kalabalık adına düşünmeye başladığınızda hayat daha zorlaşıyor ama Yaradan yardım ediyor. İnsan bireyselleşince bencilleşiyor. Benim bencilleşecek vaktim hiçbir zaman olmadı.
– Arkanızda kalabalık bir ekip var ama programdaki her şeyden sizi sorumlu tutuyorlar…
– Kaymağını yediğiniz gibi dibini de sıyırmak size kalıyor. Üzüldüğüm konularla ilgili bazen kendimi yorgun hissettiğim oluyor. Kriz dönemlerde herkes hırsa kapılırken bana sakinlik gelir. Her zaman büyük resme bakıyorum. Onun bana kaybı, kazancı, getirisi, bende yaratacağı etki, sonrasında ne olacağını düşünürüm. Zaman akıyor. Her şey unutuluyor. Sizin unuttuğunuz her şey benim kalbimde iz olarak kalıyor. Bu izleri taşımamak için soğukkanlılığımı korumaya çalışıyorum.
– Sakin mi yoksa telaşlı biri misiniz?
– Çok telaşlıyım, hiperaktifimdir. Ama olaylar karşısında garip bir soğukkanlılığım var. Aslında ben tevekkülcüyümdür. Beklerim, sabrederim. Kendimle konuşurum.
PANİK ATAK BAŞLADI
– Canlı yayında o kadar insanı kontrol altında tutmak zor olmuyor mu?
– Bu yüzden panik atak başladı bende. İnsanları sürekli kontrol etmek çok yorucu. O refleksle yaşıyorsunuz. İtiraf ediyorum bu insanı yaşlandırıyor. Gerçekten çok zor. Orada bir otorite olmanız lazım. Ben yapı olarak da iyiyimdir ama bir duvarım vardır. Ne senin tarafına atlarım ne de kendi tarafıma atlatırım. Bir çizgim vardır. O çizgiler benim için önemlidir. Fazla geçilsin istemem. O dengeyi kaybetmeye başlarsanız sıkıntı çıkıyor.
– Programınız artık sadece evlilik programı olmaktan çıktı sanki…
– Evlilik programı olarak yola çıkıyoruz ama içinde her şey var. Aileleri, küsleri buluşturduk. Tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olan aileler oldu. Kitap topladım, tekerlekli sandalye dağıtıyoruz. Okullara yardım ediyoruz. Birisinin ihtiyacı olduğunda onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Kendi yalnızlığından çıkıp programa gelenlerin psikolojisini toparlamaya çalışıyorum. Gençlere de doğru mesajlar vermeye çalışıyorum.
– Yıllardır bu işi yapan biri olarak “İnsan sarrafı oldum” diyor musunuz?
– Olamıyorsun. Her geçen sezon insanları tanıyamadığınızı fark ediyorsunuz. Fakat bir önseziniz var. Kiminle nerede olacağınızı, nereye gideceğinizi anlıyorsunuz. Ben bunu öğrendim.
– Rakip olarak gördüğünüz bir program var mı?
– Benim rakiplerim diziler. Tek başıma koca dizilerle mücadele etmeye çalışıyorum.
– Canlı yayına girerken ne hissediyorsunuz?
– Sezon başlayacak ya kabıma sığamıyorum. Her gün garip bir stres ve heyecan yaşıyorum. O anda da hemen dua etmeye başlıyorum. ‘Şimdi programa çıkacağım estireceğim’ diyen bir kadın olmadım. Yaptığım işi en iyi şekilde yapmak için uğraşıyorum.
– O stres bir anda geçiyor mu?
– Oraya çıktıktan sonra artık kaçacak yerin yok. O anı yaşamak zorundasın. Programa çıktığımda kameraların bilincindeyim. O yüzden hemen sohbete dönerim. Unuturum kameraları. O zaman çok daha keyifli oluyor. Sürekli takip edildiğinizi düşünmek strese sokuyor.
– Reyting kaygısı yaşıyor musunuz?
– Tabii ki yaşıyorum. Her gün reyting listelerine bakıyorum. Çünkü o sizin karneniz. Yaşanan bir olumsuzluk olursa size dönüşü oluyor. Her şeye hakim olmanız gerkiyor.
– Eve gidince programda olanları düşünüyor musunuz?
– Kendime iki yıldır kurallar koydum. Kanala girdiğim dakikada iş, eve girdiğim dakikada özel yaşantım. Aksi halde hayata dönemiyorsunuz. Çocuğumla, ailemle, dostlarımla olduğum saatler her şey bellidir.
– Yayınınız olan bir günü nasıl geçiriyorsunuz?
– Sabah kahvaltı yapıyoruz. Sonra İdris Ali okula gidiyor. Evde işler varsa hallediyorum. Toplantılara gidiyorum. Sonra kanala giderim. Ben eğlenceli çalışmayı seviyorum. Bir bakarsınız yayından önce halay çekiyorumdur, bir bakarsınız birinin derdini dinliyorumdur. Belki de işe yoğunlaşmış montaja girmiş onu izliyorumdur. Orada kendimi fanusun içine alıyorum. Çıktıktan sonra eve dönüyorum. Yemek yiyorum, ardından da İdris Ali ile eğlence ve uyku vaktimiz var. Bu seneki yeni alışkanlığımda 11:00’den önce yatıyorum. Birkaç yabancı dizim var onlara bakıyorum. Kitap okuyorum sonra da uyuyorum.
OMUZLARIMDAKİ YÜK DAHA AĞIR
– Yıllar içerisinde Esra Erol değişti mi?
– Çok değişti. İki çocuklu kadın oluyor. Yaşlanıyor. Daha olgunlaşıyor, sakinleşiyor, daha mutlu. Omuzlarındaki yük daha ağır.
– Hayatınızı ekran önünde yaşadınız. Ekranda evlendiniz, ilk hamileliğinizi ekranda yaşadınız. Şimdi ikinci hamileliği ekranda yaşıyorsunuz. Bu nasıl bir hissiyat?
– Dünyada böyle bir şey benim bildiğim kadarıyla yok. Evlilik programı yapan biri olarak ekranda evlenmem, hamilelik süreçlerimi geçirmem çok doğal.
– İkinci kez çocuk bekliyorsunuz. Kalabalık aileyi seviyor musunuz?
– Aile olmayı, kalabalık olmayı seviyorum. İdris Ali’yi yalnız büyütmek istemedim. Kendiniz için de bunu istiyorsunuz. Ali ile iyi bir ilişki kurduk. İyi bir aile olduk. Birlikteliğimize yatırım yapıyoruz. Çocuklarımız olunca dünyanın en mutlu insanları oluyoruz.
– Hamileliğiniz nasıl geçiyor?
– İlk hamileliğim gibi değil. İkinci hamilelik daha rahat geçiyor. Zaten senden ilgi bekleyen bir çocuğun oluyor. Hamilelik de arada kaynıyor. Sen de bire bir kendinle yaşamıyorsun. İlkinde durum böyle değildi.
– İkinci bebeğin cinsiyetini söylemiyor musunuz?
– Söyleyeceğim ama biraz daha zaman geçsin istiyorum.
– Doğum zamanı programa ara mı vereceksiniz?
– Bir ay iznim var. O dönem ara vereceğiz. Sonra devam edeceğim. Bir ay sonra hemen başlayacağım. Yenibosna’ya kanalın dibine taşınacağım. 16.30’da başlayan yayına 15.00’te gideceğim.
– Diğer sektörlerde çalışan anneler doğum sonrası daha uzun ara veriyorlar. Siz bunu yapmıyorsunuz…
– Öyle bir şansım olmadı. Şartlar belli olduğu için tercih edemiyorsunuz. Siz bu kararı verseniz 60 kişi ne yapacak. Kanalla öyle bir anlaşma yapmış oluyorsun. Herkes nasıl sokağa çıkıp kafa dağıtıyorsa ben de işe gidip geliyorum. Çok şanslıyım. Beş saat evden uzaklaşıp geri kalanını evde geçiriyorum.
ALİ SUNUCULUĞUMU BEĞENMİYOR
– Kilo kaygısı yaşıyor musunuz?
– 24. haftaya geldim 10 kilo almışım. İdris Ali de 23 kilo almıştım. Altı aylık dönemde insanlar beş kilo alırken ben 10 kilo almışım. Hiç kaygım yok. Benim için hamilelik süreci dinlenme, terapi gibi. Zaten süt verdiğiniz zaman kilo vermeye başlıyorsunuz.
– Eşiniz Ali Özbir ile programda da birliktesiniz. Bunun avantajı ya da dezavantajı oluyor mu?
– Ali ile çok çalışıyor gibi değiliz. O bizim üçüncü gözümüz gibi. O sürekli bizi eleştiriyor. Hiç beğenmiyor. Sorsanız sunuculuğumu da beğenmiyordur. Geliyor programdan sonra “Bugün senden daha farklı bir sunum beklerdim” diyor. O bizi eleştiriyor ki biz de daha iyi şeyler yapalım. Böylece dinamik kalıyoruz.
BAŞARIM KORKAKLIĞIMDAN GELİYOR
– Esra Erol’un başarısı nereden geliyor?
– Bence korkaklığımdan geliyor. Birini incitmeye, kırmaya birinin günahına girmeye korktuğunuz, işlediğiniz günahın bedeli olduğuna inandığınız zaman iyi bir insan olmaya çalışıyorsunuz. Bu da sizinle izleyici aranızdaki bağı kuvvetlendiriyor.
– Kamera önüne ilk çıktığınız yıllarda bu noktalara geleceğinizi düşünür müydünüz?
– Hiç düşünmüyorsun. Zamanla yaptığınız işin karşılığını alıyorsunuz. Bir yandan sizi yoran ve aşağı çekmeye çalışan insanlarla da karşılaşıyorsunuz.
– Sizleri aşağı çekmeye çalışanları görünce yaptığınız işten uzaklaşmıyor musunuz?
– Sadece yaptığınız işten değil kendinden de uzaklaşıyorsun. İnsan her gün kendisine “Ben ne yapıyorum?” diye sormalı. İçinizde sorgu olursa bir sıkıntı olmaz. Kıskançlık, aşağı çekmeye çalışma her yerde bu var. İnsanların yaşamlarında da var. Dünyanın kuralı bu sanırım.
– Anne olarak bu tempo yormuyor mu?
– Hiçbir şeyi abartmıyorum. Anneliği de günlük yaşantımı da yaptığım işi de. Kendimi törpüledim. İdris Ali’yi büyütürken ne yaptığımı anlamadım. Etrafınızdaki sesler sizi yönetiyor. Bazı anneler gibi olmazsanız onlardan değilmişsiniz gibi davranıyorlar. Ben onlardan sıyrıldım. Herkesin çocuğunu büyütme eğitme şekli var. Ben annemin bana öğrettikleri ve bugün bildiklerimi harmanladım.
– Oğlunuz İdris Ali sizi izliyor mu?
– İzliyor. Haftada bir gün kanala geliyor. Orkestra dikkatini çekiyor. Oradaki ablalar çok ilgileniyor. Bir de saçına fön çektiriyor. Stüdyoda ne yaptığımın bilincinde. Evde Esra’yım, TV’de Esra Erol’um onun için. Bir ara gördüğü her bilboard’daki kadını ben sanıyordu.
– Kuralcı bir anne misiniz?
– Kuralcıyım. Evdeki otorite ben olmak zorunda kaldım. İdris Ali’ye ağlayarak benden bir şey istememesi gerektiğini öğrettim. Paranın ne olduğunu nasıl harcaması gerektiğini öğrettim. Oyuncak hakkımız vardır. Bir mağazaya gidip 10 oyuncak almaz. Gittiği gün sadece bir oyuncak alacağını bilir. Eline 10-20 lira veririm. Onunla bir oyuncak alır. Memur çocuğuyum. Annem ve babam kimseye bizleri muhtaç etmedi. Varlığı da yokluğu da yarını da sonrasını da biliyorum. Çocuğuma vermek istediğimde bu.
KENDİMİ İNSANLARDAN İZOLE ETMEM
– Tatilde gözlerden uzak yerlerde mi olmayı tercih ediyorsunuz?
– Ben insanların içinde olmayı çok seviyorum. Kendimi hiç izole etmem. İnsanlardan uzak yerlerde tatil yapmam. Plajda teyzelerle otururum. Onlarla sohbet ederim. Hatta program hakkındaki görüşlerini sorarım. Ailemle birlikte bu yaz Ayvalık’ta tatil yaptım. Etraftaki bütün teyzelerle plajda oturduk, güneşlendik. Programda olan ama benim unuttuğum şeyleri onlar soruyorlar. Dizi izler gibi hikayelerin içinde kayboluyorlar.
<img