Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Hz Muhammed ile hz Hatice nasıl evlendi

Muhammed’in evlilikleri İslam peygamberi

Muhammed’in evlilikleri

Muhammed'in evlilikleri

İslam peygamberi Muhammed’in farklı kaynaklarda geçen değişik isimlere göre 9 ile 19 arasında kadınla evlendiği düşünülmektedir. İranlı araştırmacı Ali Daşti ise Muhammed’in evlendiği 23 kadının listesini vermiştir.[1] Evlilik olarak kaydedilen kadınların arasında cariye ve savaş esirlerinden hediye edilen isimler de bulunmaktadır. Bunlar evlilik olarak kaydedilse bile İslam kültüründe cariyelerin statüsü ayrıdır ve bu kadınlarla cinsel beraberlik için nikâh işlemi yapılmaz.

Muhammed’in hayatı geleneksel olarak Hicret öncesi (Mekke, 570-622) ve Hicret sonrası (Medine, 622-632) olmak üzere ikiye ayrılır. Muhammed evliliklerinden 2’si hariç tümünü Hicret sonrası döneminde gerçekleştirmiştir.

Medine döneminde Muhammed’in her bir eşi için Mescid-i Nebevinin duvarlarına bitişik odalar yapılmıştır. Muhammed öldüğü zaman geride 9 adet dul bırakmış ve bu kadınlar müminlerin anneleri sayıldığı için ömürleri boyunca diğer erkeklerle evlenmemişlerdir.

Evliliklerinin ana amaçları[|]

Arap kültüründe evlilikler kabile ihtiyaçlarına göre planlanır, kabile içinde ve diğer kabileler arasında ittifaklar oluşturma amacıyla yapılırdı.[2]Watt’a göre Muhammed’in bütün evlilikleri arkadaşlık ilişkilerini güçlendirme politikasına hizmet ediyordu ve Arap gelenekleri üzerine kurulmuştu.[3]Esposito Muhammed’in bazı evliliklerinin dul kadınlara yeni bir yaşam şansı vermeyi amaçladığını ifade eder.[4][5]Francis Edwards Peters’a göre Muhammed’in evlilikleri hakkında genellemeler yapmak zordur; onlardan bazıları politik, bazıları acıma, bazıları savaşta eşi ölen hanımların sokakta ve yaşam olarak zorluk çekmemeleri işleri ile alakalıydı.[6]Muhittin Akgül Muhammed’in eğitim-öğretim, sosyal, dini-teşrii (şeriat ya da yasa koyma) ve siyasi sebeplerle evlilikler yaptığını ifade eder.[7]Turan Dursun’a göre ise evliliklerinin mal, statü, cinsel arzular gibi çeşitli amaçları bulunmaktaydı.[8]

Evlilikleri[|]

Hatice bint Hüveylid[|]

Mekke’nin ticaretle uğraşan en varlıklı ailelerinden birine mensup olan Hatice Muhammed’e önce iş daha sonra da evlenme teklif etti.[9][10][11] Evlendiklerinde Muhammed’in 25, Hatice’nin ise 40 yaşlarında olduğu ifade edilir.[12][13] Hatice ölünceye kadar başka biriyle evlenmedi.[14][15] Muhammed’in Hatice’den, 2 oğlan ve 4 kız olmak üzere 6 çocuğu olmuştur.[16][17][18] Hatice vefat ettikten 2,5 yıl sonra, 53 yaşından sonra Polijinik evlilikler yapmıştır.[19]

Sevde bint Zem’a[|]

Hatice’nin ölümünden sonra, Havla bint Hakim’in ev işlerine yardımcı olur tavsiyesiyle evlendiği dul ve yaşlı bir kadındı. Muhammed ile evlendiğinde 55 yaşlarındaydı.[13]

Aişe bint Ebû Bekir[|]

Sevde bint-i Zem’a ile evliliğinden kısa bir süre sonra da Aişe bint Ebu Bekir ile sözlenmiştir.[20][21] Aişe ile sözlendikten 3 yıl sonra yani hicretten sonra evlenmiştir.[22][23] Aişe’nin Muhammed’le evlendiği sırada yaşı erken dönem hadis kaynaklarında 9,[24][25] sonradan yazılan hadis kaynaklarında[24] ve savunmacı çalışma yapan kaynaklarda 17-18[26][27] veya 20[28] olarak geçer. Erken dönem rivayetlerinde ayrıca Muhammed’in evinde Aişe’nin oyuncaklarıyla oynadığı ayrıntıları da nakledilenler arasındadır.[24]

Süleyman Ateş, Aişe’nin yaşı ile ilgili rivayetlerin Aişe’nin hayatını yazan tarihçilerin verdiği bilgilerle uyuşmadığını “Tarihçilerin ve bibliyografların tespitine göre Ayşe, Peygamberimizin kızı Fatıma’dan beş yaş küçüktür. Fatıma Peygamberlikten 5 yıl önce doğmuştur. Demek ki Ayşe, Peygamberliğin başlangıç yılında doğmuştur. Muhammed Peygamber olduktan itibaren 13 yıl Mekke’de kaldı. Peygamber hicret ettiği zaman Ayşe 13 yaşında olmalıdır. Peygamber Medine’ye göçtükten iki yıl sonra Ayşe ile evlendiğine göre (el-İsâbe: 4/359) demek ki evlendiği zaman Ayşe en az 15 yaşında idi. Ayrıca Ayşe, Peygamber’le nişanlanmadan önce Cübeyr ibn Mut‘im’e nişanlı veya sözlü idi. Bu da onun, Peygamber, kendisini istemeden önce evlenecek yaşta olduğunu göstermez mi? Bu yaş da her hâlde dokuz yaş değildir. Demek ki Peygamber istediği zaman Ayşe, en azından evlenecek çağ olan 15 yaşlarında idi. Bu yaş da Arabistan gibi sıcak ülkelerde tam evlenme çağıdır. Bizde de eskiden kız çocukları erken evlendirilirdi. “14’üne gelince kızı ya ere veya yere vermeli” cümlesi bir ata sözü gibi söylenir. Zaten evlenecek çağda olmayan birisini Peygamber’e önermezlerdi. Çünkü Ayşe’yi direkt olarak Peygamber istememiş, halası onu Peygamber’e önermiş, o da uygun görmüştü. Bir başka rivayete göre Ayşe Peygamberimizin kızı Fatma ile yaşıttır. Fatma’nın doğumunda babası 35 yaşında idi. Bu durumda Ayşe evlendiğinde 20 yaşlarındadır.” sözleriyle ifade etmektedir.[28]

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından çıkarılan İslam Ansiklopedisi’nde 614 yılında doğduğu ve 624 senesinde evlendiği ve on dört, on sekiz yaşlarında evlendiğini söyleyen çağdaş araştırmacıların kaynaklarının sağlam olmadığı yazar.[29]Mustafa Öztürk tartışmalar için Aişe dışında sahabeden yaklaşık 60 kişinin erken yaş evliliği yaptığı, bunun gelenekte olduğu ve Talâk Sûresi’nin 4’üncü âyetindeki “henüz âdet görmemiş olanların bekleme süresi üç aydır” ifadesinin modern çağa kadar “bir hastalıktan dolayı âdet göremeyenler” değil, “henüz ergenliğe girmeden dul kalanlar” olarak anlaşıldığını söyler.[30][31]

Aişe, Muhammed’in önceden evlilik yapmamış tek eşidir.[22][32]

Zeyneb bint Cahş[|]

Evlatlığı olan Zeyd’in ayrıldığı hanımı ve halasının kızıdır, 35 yaşında Muhammed’le evlenmiştir.[32][33][34] Aynı zamanda Muhammed’in evlatlığı Zeyd’in eski eşidir.

Zeyneb Muhammed ile tartışmalı bir evlilik yapmıştır. Rivayet şöyledir:

“Peygamber, Zeyneb bint Cahş’ı Zeyd bin Harise ile evli iken görür, hoşuna gider ve ona karşı içinde bir sevgi beslemeye başlar. Zeyneb’i gördüğü bir anda da “Kalpleri döndüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir” der. Zeyneb bint Cahş bu sözü işitir ve Zeyd’e söyler. Bunun üzerine Zeyd de Zeyneb’i boşamak ister fakat Peygamber Zeyd’e, “Eşini yanında tut, Allah’tan kork,” der. Neticede Zeyd hanımını boşar ve sonrasında “sen öyle diyordun ama içindekini saklıyordun” (Ahzâb Sûresi:37) ayeti gelir ve böylece Muhammed Zeynep’le evlenir. Rivayet Taberi gibi ilk dönem İslâm tarihi kaynaklarında yer alır.”[35]

Evliliğin Taberî tefsirinde Muhammed’in Zeynep’ten etkilenmesine bağlanmasını İmam Mâturîdî kınamaktaydı. Öztürk alimlerden birinin “bal gibi de olmuş”, diğerinin ise “olamaz, ahlâksızlık” demesini Arap ve Türk kültürlerindeki farklılığa bağlamaktadır.[36]

Savaş dullarıyla yapılan evlilikler[|]

Hicret’ten sonra Muhammed, savaşlarda ölen Müslümanların dulları ile evlilikler yapmıştır. Bu durumda olan kadınlar:[13]

Hafsa bint Ömer[|]

Hafsa bint Ömer bin Hattab, Uhud’da ölen Huneys b.Huzafe’nin dulu ve Ömer bin Hattab’ın kızıdır, 21 yaşında Muhammed’le evlenmiştir.[33][37]

Ümmü Seleme[|]

[19][38] Uhud’da ölen Abdullah bin Abdilesed’in duludur.[39] 44 yaşında Muhammed’le evlenmiştir.[40]

Reyhâne bint Zeyd[|]

Benî Kureyza Gazvesi’nde esir düşmüş, sonradan Müslüman olmuştur. İslam Peygamberi Muhammed ile evliliği Müslümanlığı kabul etmesinden sonradır.[41] 44 yaşında Muhammed’le evlenmiştir.[40]

Zeyneb bint Huzeyme[|]

Bedir’de ölen Ubeyde b. el-Haris’in duludur.[42] 60 yaşında iken Muhammed’le evlenmiştir.[38]

Esire veya cariye evlilikleri[|]

Cüveyriye bint Haris[|]

Mustalik oğullarının reisi el-Haris’in kızıdır.[19][38][43] 20 yaşında iken müslümanlara esir düşmüş peygamber kendisiyle evlenmesi şartıyla fidyesini ödeyeceğini bildirince [44] kendisi bunu kabul etmiş ve 20 yaşında Muhammed’le evlenmiştir.[45]

Safiyye bint Huyey[|]

Medine Yahudilerinden Nadiroğulları kabilesi reisi Huyey bin Ahtab’ın kızıdır.[46][47] 18 yaşında iken Ahzab savaşından sonra müslümanlara esir düşmüş [38] peygamberle bir konuşmasından[48] sonra peygamberin teklifiyle 18 yaşında evlenmiştir.[38]

Ümmü Habibe[|]

Kureyş lideri Ebu Süfyan’ın kızıdır.[49] 30 küsur yaşlarında Muhammed’le evlenmiştir.[50]

Mâriye el-Kıbtiyye[|]

Bizans’ın Mısır valisi Mukavkıs’ın hediyesi olarak gelmiş[51]) ve Medine’de İslam Peygamberinin tebliği üzerine İslamı kabul etmiş müslüman ve[38] daha sonra Peygamber ile nikâhlanıp, evlenmiş bir yıl sonra da Muhammed’in erkek çocuklarından İbrahim’i dünyaya getirmiştir.[19][38][52] Mısırda kız kardeşi ile beraber hediye cariye olarak geldiği için yaşı tam olarak bilinmemektedir.[53]

Maymunah bint al-Harith[|]

Âmir b. Sa’sa’a kabilesindendir.[54] Tahminen 20 ila 30 yaşları arasında Muhammed’le evlenmiştir.[55]

Evliliklerinin zaman çizelgesi[|]

Aile hayatı[|]

Muhammed ve ailesi Medine’deki Mescid-i Nebeviye bitişik küçük odalarda yaşadı. Bunların her birinin genişliği 1,70 metre, uzunluğu 2.30 metre ve tavan yüksekliği ortalama bir adam ayakta durabileceği kadardı. Kapı olarak battaniye gibi bir perde kullanılırdı.[56] Enes bin Malik’in rivayetine göre, “Peygamber her gündüz ve gece boyunca, bütün eşlerini ziyaret ederdi ve mescide bitişik oda sayısı on bir idi.” (Buhari,1,5,268)

Müslümanlar, Muhammed’in eşlerini bir saygı ifadesi olarak “Mü’minlerin anneleri” sıfatıyla ifade ederler. Bunun sebebi Ahzab Suresi’nin 6. ayetinde geçen “Peygamber, müminlere kendi nefislerinden önce gelir. Onun hanımları da onların analarıdır.”[57] ifadesidir. Muhammed’in eşleri “Mü’minlerin Anneleri” gibi özel bir statüye sahip olsa da, Muhammed, onların hiçbirine bu statüyü kullanarak özel muameleye tabi tutulmalarına izin vermedi.[58]

Tartışmalı konular[|]

Muhammed’in evlilikleri ile ilgili bilgilerin bir bölümü Kur’an’a dayanır. Bunun dışında Hadis, siyer ve tefsir gibi kaynaklardan derlenen bilgiler, bu evliliklerle ilgili bilgi kaynaklarını oluşturmaktadır. Bazı araştırmacılar bu kaynaklarda verilen bir takım bilgilerin doğruluk derecesini sorgulanabilir nitelikte bulmaktadırlar.[59][60]

Muhammed’in kesin sayısı bilinmeyen, çok sayıda evlilik, esire veya cariye edindiği değişik kaynaklarda bulunur. Buna göre Muhammed 9,[61] 11,[62] 11 ya da 13,[63] 12,[13][64][65] 13,[62] 12 evlilik ve iki cariye[66] 15,[63] 19,[67] 16 evlilik ve 6 cariye,[68] 10 evlilik, 10-15 cariye,[69] kadın ile evlilik yapmıştır.

 

PEYGAMBERİMİZİN HZ. HATİCE İLE EVLENMESİ

PEYGAMBERİMİZİN HZ. HATİCE İLE EVLENMESİ

Hz. Hatice, Kâinatın Efendisini çocukluğundan beri tanıyordu. Ticaret mallarının başında Şam’a göndermesi ise, onu daha da yakından tanımasına vesile olmuştu.

Dul olan Hz. Hatice, o sırada Kureyş kadınları arasında asâlet, şeref ve zenginlik bakımından üstün mevkie sahip bulunuyordu. Aynı zamanda Cenab-ı Hak, pek az kadına nasip olacak bir güzelliği de kendisine ihsan etmişti.

O âna kadar kabilesinden birçok kimse evlenmek için kapısını çalmış ise de o bunların hiçbirini kabul etmemişti.1 Âdeta evlenmeyi düşünmüyor gibiydi.

Ne var ki, kader şimdi karşısına bambaşka bir şahsiyet çıkarmıştı. Ruhundaki güzellikler yüzüne aksetmiş, gönlündeki sevgi sîmâsında tebessüme dönüşmüş, zihnindeki derin düşünce dışarıya ciddiyet ve samimiyet şeklinde tezahür etmiş müstesna bir insan.

Daha önce bütün Kureyş büyüklerinin evlenme teklifini reddeden ve âdeta evlenmek fikrini zihninden atmış bulunan Hz. Hatice, bu eşsiz insanla daha yakından tanışınca, bu fikrinden vazgeçti. İlahî kader, bu iki insanın kalbini birbirine ısındırmayı takdir etmişti.

Hz. Hatice’den Gelen Teklif

Evlenme teklifi, bizzat Hz. Hatice’den geldi. İffeti ve namusunu koruması sebebiyle Cahiliye Devrinde bile tertemiz kadın mânâsına gelen “tâhire” lâkabıyla anılan Hz. Hatice’den.
Teklifi getiren Hz. Hatice’nin yakın arkadaşı Münye kızı Nefise ile Peygamberimiz (s.a.v.) arasında şu konuşma geçti:

Nefise, sevinç içinde Kâinatın Efendisi ile konuştuklarını gelip Hz. Hatice’ye iletti. Hz. Hatice’nin sonsuz memnuniyeti, yüzündeki tebessümlerden okunuyordu. Nefise’yle birlikte sevinç ve memnuniyetlerini yaşadıktan sonra, Peygamberimiz (s.a.v.)’e şu haberi gönderdi:

Teklifi alan Efendimiz, durumu amcası Ebû Tâlib’e bildirdi. Ebû Tâlib teklifi tahkik etti. Hz. Hatice’nin böyle bir evliliği istediğini bizzat kendisinden öğrendi.

Düğün Merasimi

Düğün merasiminin tarihi bizzat Hz. Hatice tarafından tesbit edildi. Merasim de onun evinde yapılacaktı.

Tesbit edilen tarihte Peygamberimiz (s.a.v.) amcaları, halaları ve Haşimoğullarının ileri gelenlerinden bazıları ile birlikte Hz. Hatice’nin evine geldi.

Güzel bir düğün merasimi için gereken her şey bizzat Hz. Hatice tarafından temin edilmişti. Koyunlar kesilmiş, yemekler hazırlanmıştı.

Yemekler yendikten sonra, âdet olduğu üzere sıra iki taraf büyüklerinin konuşmasına geldi. Hz. Hatice’nin babası Ficar Harbinde ölmüştü. Bu sebeple onu temsilen merasime, amcası Amr bin Esed katılmıştı.

Geleneğe göre ilk konuşmayı yapmak üzere Ebû Tâlib ayağa kalktı ve şöyle dedi:

Ebû Tâlib konuşmasını bitirince de Hz. Hatice’nin amcasıoğlu Varaka bin Nevfel ayağa kalktı. O da şöyle konuştu:

Varaka bin Nevfel, konuşmasını bitirdikten sonra Ebû Tâlip, Hz. Hatice’nin amcası Amr bin Esed’in de muvafakatını istedi. Amr da ayağa kalkarak,

Böylece Kâinatın Serveri Efendimiz ile Kureyş kadınlarının nesep, şeref ve zenginlik bakımından en üstünü bulunan Hüveylid’in kızı Hz. Hatice-i Kübrâ nikâhlanmış oldular. O sırada Resul-i Ekrem Efendimiz 25, Hz. Hatice ise 40 yaşlarında bulunuyorlardı. Evlilikleri Milâdi tarihle 595 yılına rastlıyordu. Yâni, Efendimizin nübüvvetinden 15 yıl önce.

Bundan sonra Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Resul-i Ekrem Efendimiz, muhtereme hanımını alarak Ebû Tâlib’in evine geldi. Burada iki deve kestirerek halka ziyâfet verdi.
Ebû Tâlip de bu mes’ud hâdisenin hatırı için develer kestirdi ve halka yemekler yedirdi. Sonra da Peygamber Efendimiz ile (a.s.m.) ailesini evine davet etti.”

Onları karşılamaya çıktığında sevinç gözyaşları arasında, “Hamdolsun Allah’a ki, bizden bütün üzüntüleri yok etti.” diyor, Allah’a hamdediyordu.

Efendimiz ile ona ilk hanım olma şerefini kazanmış bulunan Hz. Hatice, Ebû Tâlib’in evinde ancak birkaç gün kaldılar. Sonra tekrar Hz. Hatice’nin evine döndüler. Artık mes’ud hayatlarını burada geçireceklerdi.

Kâinatın Efendisi Peygamberimiz, kendisine “Hatice-i Kübrâ” dediği bu tâhire kadın hayatta olduğu müddetçe bir başka kadınla evlenmedi.5 Her türlü teselliyi ve en parlak saâdeti bu huzurlu evde buldu.

Peygamber Efendimize, babasından miras olarak pek bir şey kalmamıştı. Uzun zamandır himâyesinde bulunduğu Ebû Tâlip ise fakru zaruret içindeydi. Bu bakımdan, Hz. Hatice ile evleninceye kadar binbir meşakkat ve zahmet içinde hayat sürmüştü.

Hz. Hatice ile evlendikten sonra, onun servetini ticarette kullandı ve bir derece genişliğe kavuştu. Fakat hanımı bol servet sahibi iken o, yine israfa, gösteriş ve lükse kaçmadı. Daha önceki mütevazi ve sade hayatına yakın bir yaşayışı devam ettirdi. Üstelik dünya malına da kalbinde yer vermiyordu. Onun o yüce ruhunu bambaşka ulvi ve kudsî duygular kuşatmıştı. Dünya ve içindekilerin muhabbeti o ulvî duyguları söküp atmaya hiçbir zaman muktedir olamıyordu.

Daha sonra Hz. Hatice-i Kübrâ`dan, Resul-i Ekrem Efendimizin, sırasıyla Kasım, Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Fâtıma, Abdullah (Tayyib-Tahir) adında altı çocuğu oldu.6

Bu mes`ud âile yuvasında Kâinatın Efendisi ile Hz. Hatice en ulvî duygularla kaynaşmışlardı. Âile yuvasında hâkim olan karşılıklı emniyet, samimi hürmet ve muhabbetti. Hz. Hatice, Kâinatın Efendisi kocasından on beş yaş büyük olmasına rağmen, yüce şahsiyetinden dolayı kendilerine karşı son derece nazik, duygulu ve itinalı davranıyordu.

Peygamber Efendimizin şerefli hanımına karşı muhabbeti de fazlaydı. Öyle ki, vefatından sonra bile hiçbir vakit muhabbetini kalbinden atmadı, gönlünün en mûtenâ köşesinde ebedî beraberliğe kadar sakladı.

Resul-i Ekrem Efendimiz, Hz. Hatice`nin keremkârlığını, hayırseverliğini ve kendisine yaptığı büyük yardımı her zaman yâd ederdi. Bu yâd ediş, Hz. Âişe Validemize,

dedirtecek ve onun kıskançlık damarını tahrik edecek kadar fazla idi.

Nasıl yâd etmezdi ki? Çocuklarından biri hariç diğerlerinin annesi o idi. Herkes ona düşman iken, ona dost elini uzatan o idi. Her türlü ıztırap ve sıkıntı karşısında kendisini teselli eden o idi. Herkesin ona arka çevirdiği bir zamanda yanıbaşından ayrılmayan o idi.

Elbette, böylesine yüksek duygu ve meziyetler sahibi zevcesini, Peygamber Efendimiz hiçbir zaman unutmayacak ve onu her zaman hayırla yâd edecekti.

Dipnotlar:

1. Sîre, 1/201; Tabakât, 1/131.
2. Tabakât, 1/131
3. Baba tarafından Hz. Hatice’nin soyu, Peygamberimiz (s.a.v.)’in baba tarafından dedesi olan Kusay’da birleştiği gibi, annesi tarafından da soyu yine Resûl-ü Ekrem Efendimizin baba tarafından dedesi olan Lüey’de birleşir.
4. Sîre, 1/200-201; Taberî, 2/197.
5. Sîre, 1/201.
6. Sîre, 1/202; Tabakât, 1/133; 8/16.
7. Müslim, 7/133.