Kayyum nedir ve görevleri nelerdir? Akın İpek’e ait Koza-İpek Holding yönetimine kayyum atanması kararı, dün holdingin Ankara ve İstanbul’daki merkezleri önünde protestolara yol açtı.Polis, kayyum atanması kararının holding yetkililerine tebliğ etti. Kayyumun göreve başladığı belirtildi. Peki kayyum nedir ? Kayyum neden atanır? Atamasını kim yapar ?
İpek Koza Holding’in bünyesindeki 22 şirketin yönetimine el konulması (Kayyum), ülkemizde demokrasi, hukuk devleti ve ekonominin geleceği açısından pek çok vahim problemi beraberinde getireceğiyle ilgili tartışmaları başlattı.
Fetullahçı Terör Örgütü’ne maddi destek sağladığı iddiasıyla, Akın İpek’e ait Koza-İpek Holding yönetimine kayyum atanması kararı, dün holdingin Ankara ve İstanbul’daki merkezleri önünde protestolara yol açtı. İki kentte binaların önünde toplananlar polis ve kayyumları içeri sokmak istemedi. Ankara’da polis, topluluğu biber gazı sıkarak dağıttı.
Protestocu grubun bekleyişi sürerken, kayyumun şirkete geleceğine yönelik haberin yayılması üzerine kalabalık kol kola girerek şirket binasının girişini kapattı. “Akın İpek seninleyiz”, “Kayyumu buraya sokmayacağız” sloganları atan gruba, polis biber gazıyla müdahalede bulundu.
Binaya giren polis, kayyum atanması kararının holding yetkililerine tebliğ etti. Kayyumun göreve başladığı belirtildi.
Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimi Yunus Süer’in verdiği kayyum kararının ardından, Koza İpek Medya Grubu’nun İstanbul Mecidiyeköy’deki binası önünde de kayyum nöbeti başladı. Ellerinde Türk bayrakları ve çeşitli dövizler taşıyan okuyucu ve izleyiciler binanın önüne adeta etten duvar ördü. Çevik Kuvvet polisi ve bir TOMA binanın yakınında nöbet tutmaya başladı.
Atanan Kayyumlar
Kayyum nedir ?
Kayyum hukuki anlamda; “belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse” anlamına gelir.
Kayyumun hukuk dışında anlamları
Kayyum sözcüğü Arapça kökenlidir. Kayyum kelimesinin sözlük anlamı: “Belli bir malın yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse” demektir. Kayyum kelimesinin İslam’da anlamı; gökleri, yeri ve herşeyi tutan. herşeyin varlık sahibi olabilmesi için gerekeni veren. Allah’ın 99 isminden biri. Kayyum bir diğer anlamı ise “cami hademesi”dir.
Kayyum Neden Atanır?
Kayyum genellikle; Usülsüzlük yapılan özel kurumlara, şirketlere, devletin el koyduktan sonra atadığı yöneticidir. Anonim şirketlere kayyum atanması istisnaî bir çözümdür ve aslında şirketi, başta organsız kalması nedeniyle sona ermekten kurtaran geçici bir çaredir.
Kayyum’un hukuki anlamda uygulaması ise şöyle: Kayyum da vasi gibi vesayet organlarından birisidir. Ancak vasi vesayet altındaki kimsenin hem kendisini gözetlemek, hem de mal varlığını yönetmek ve hukuki işlemlerde onu temsil etmek üzere atandığı halde, kayyum sadece belirli işleri görmek veya mal varlığını yönetmek için görevlendirilir.
Türk Ticaret Kanununda (TTK) anonim şirketlere kayyum atanmasına ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Bu nedenle Türk Medenî Kanunu (MK) m.403, m.426/3 ve m.427/4 hükümleri uygulanır. MK m. 403 uyarınca kayyum belirli işleri görmek ve malvarlığını yönetmek için atanır.
MK m. 426/3 hükmü “yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa ilgilinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyumu” atanmasını öngörür.
MK m. 427/4 hükmü ise “bir tüzel kişi gerekli organlarından yoksun kalırsa ve yönetim başka yoldan sağlanamazsa….” diyerek, tüzel kişinin organsız kalması yani, iş göremez hale gelmesini düzenler.
Kayyum Atamasını Kim Yapar ?
Şirketlerin yönetimi, sahiplerinden devralınır, yerine hakimin yani mahkemelerin belirlediği kişiler görevlendirilir. Akın İpek’e ait Koza-İpek Holding yönetimine kayyum atanması kararını Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimi Yunus Süer verdi.
Kayyumun Görev ve Yetkileri
Kayyumun görev ve yetkileri mahkemece sınırları çok iyi çizilerek belirlenir. Kayyumun görevi her halde geçici olduğundan, süresi, yetkileri, ücreti kararda açıkça belirtilmelidir. Unutulmaması gereken nokta, kayyumun atanmasına yol açan durumlarla sınırlı yetkili olduğudur. Eğer kayyum atanması belli bir işin görülmesi için istenirse, yetki, görev ve süre de bu işe göre belirlenir. Eğer organ yokluğu nedeniyle atanırsa, kayyumun görevi bu organın seçimini sağlamak olmalıdır. Yoksa kayyum organın yerine geçecek şekilde atanamaz. Örneğin, yönetim kurulu, genel kurul toplantıya çağrılamadığı için seçilemiyorsa, kayyum genel kurulu toplamak ve yönetim kurulu seçimini gerçekleştirmek üzere yetkilendirilir. Yoksa kayyum yönetim kurulu yerine geçemez. Eğer kayyum genel kurulun toplanmasını da sağlayamazsa bu durum zaten TTK m. 435 çerçevesinde bir fesih nedenidir ve kayyumun görevi de yukarıda belirtildiği gibi bu çerçevede belirlenir.
Barolardan Koza-İpek Holding yönetimine kayyum atanması kararına tepkiler
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Koza İpek Holding’e kayyum atanmasına ilişkin açıklamada bulundu. Feyzioğlu, “Kimse kimseyi kandırmasın. Olan bitenin algılanma şekli, Saray’ın muhalif medyaya el koyduğudur.” dedi.
TBB Başkanı Feyzioğlu, sosyal medya hesabı üzerinden kayyum atanması ile ilgili açıklamada bulundu. Feyzioğlu şu ifadeleri kullandı: “Savcılığın talebi üzerine bir sulh ceza hakiminin, İpek Grubuna bağlı bütün şirketlere ve bu kapsamda medya şirketlerine kayyum atadığını yazıyor gazeteler. Yani şirketlerin yönetimi, sahiplerinden devralınmış, yerine hakimin belirlediği kişiler görevlendirilmiş.
Yalnız bir de ayrıntı var, aman gözden kaçmasın. Bu kayyumların pek çoğu AKP kadrolarından imiş. Belediye meclisi üyesi gibi. Kimse kimseyi kandırmasın. Olan bitenin algılanma şekli, Saray’ın muhalif medyaya el koyduğudur.
“ŞİKAYETİ OLAN, HABİRE SAVCILARA HAKİMLERE TALİMATLAR YAĞDIRIR GİBİ KONUŞMAZ”
Başta Anayasa’ya aykırı olarak particilik yapan Cumhurbaşkanı olmak üzere, hükümetin ve AKP’nin bu algıdan şikayeti var ise çözüm vallahi billahi çok kolay. Tabii gönlü olana. Kısaca anlatayım: Şikayeti olan, yargıyı bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapabilir ve hesap verebilir hale getirir. Yolu yöntemi bellidir bunun.
Şikayeti olan, kapalı devre bir sistem içinde dönüp duran ve iktidarın yeni sopası haline dönüştürülmüş sulh ceza hakimliklerini eski haline getirir. Şikayeti olan, habire savcılara hakimlere talimatlar yağdırır gibi konuşmaz. Şikayeti olan, Anayasayı her gün ihlal eden Cumhurbaşkanına her eleştiriyi hakaret sayıp, çoluk çocuk önüne geleni tutuklatmak için uğraşmaz.
“YARGI BAĞIMLI OLSUN AMA ALGISI BAĞIMSIZ OLSUN”
Çok özür dilerim; şikayeti olanın şikayeti sadec
e algıya mı ilişkin imiş? Tamam şimdi anladım; yani ‘yargı bağımlı olsun ama algısı bağımsız olsun’ istiyorlarmış diyorsunuz yani. Doğan görünümlü Şahin misali. İşler öyle yürümüyor maalesef. Allah insan evladına akıl vermiş, ne olduysa ondan oluyor. Dar alanda menfaat paslaşmalarına girmeyenler bu aklı kullanıyor ve düşünüyor ister istemez, birilerinin işine gelse de gelmese de.
“YOKSULLARIN SIRTINA BASA BASA SERVETLERİNE SERVET KATANLARDAN ŞİKÂYET VAR!”
Şunu söyleyip bitireyim. Bu ülkede huzur, barış, refah, adalet ve güven içinde yaşamak isteyen herkesin; bizi birbirimize düşürmek isteyenlerden, halkı kutuplaştıranlardan, işlerine gelmeyeni sürekli vatan haini ilan edenlerden, sadece kendine demokrat olanlardan, padişahlığa özenenlerden, yoksulların sırtına basa basa servetlerine servet katanlardan şikâyeti var! Asıl bizim şikâyetimiz var!”
DENİZLİ BAROSU: HUKUK ADINA KATLİAM
Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan, Koza-İpek Holding ve 21 şirketine kayyum atanmasının, kendisi gibi söylem geliştirmeyenleri hukuku aracı kılarak cezalandırmak ve hukuk adına bir katliam olduğunu, artık Türkiye’de üretim yapan hiçbir firma kendini güvende hissetmeyeceğini söyledi.
“KARAR HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ”
Baro Başkanı İlhan, kararın alınmasının bugün olmadığını, geriye bakılması gerektiğini ifade ederek, “Adı geçen firmanın holding düzeyindeki bütün birimlerine yönelik, uzun süreden beri devam eden bir çalışma vardı. Tabii ki bu çalışmanın hukuka aykırı olduğunu çeşitli zamanlarda dile getirdik. En son medya varlığı da düşünüldüğünde holdinge bu yapılanın, hukuki anlamda ayaklarının yere basmadığı kesin. Şimdiye kadar yapılan raporlandırmada da ilgili firmanın herhangi bir hukuka aykırı işleminin varlığı konusunda kamuoyu, tatmin edici bir bilgiye sahip olamadı. Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde, bu işin hukuki altyapısından ziyade siyasi altyapısının varlığından bahsetmek bizce mümkün. Geçmiş dönemde de aynı şeyleri söylüyorduk. Kendi gibi söylem geliştirmeyenleri hukuku aracı kılarak cezalandırmak, bizce hukuk adına bir katliamdır. Hukuk adına yapılması gerekenlerin hayata geçirilmesinde bir engeldir.” dedi. Türk hukuk sisteminde bu tür el koymaların, kayyuma yönlendirmelerin hangi şartlarda yapılacağının belli olduğunu vurgulayan İlhan, “Ama önümüzdeki somut olayda da maalesef bir kısım hukuka aykırılıkların varlığını, hem medya aracılığıyla takip edebiliyoruz hem de belli bir gruba yönelik yapılmış olmasından dolayı da olayın siyasi boyutunun, hukuki boyutunun önüne geçtiğini söylemek mümkün diye düşünüyorum.” diye konuştu.
“MÜKEMMELLİK CEZALANDIRMA GEREKÇESİ OLURSA HUKUK GARABETİDİR”
Koza-İpek Holding’e kayyum atanmasına gerekçe olarak gösterilen bilirkişi raporunda hiçbir hatanın olmamasının, mükemmel olmasının gerekçe olarak sunulmasına da tepki gösteren Müjdat İlhan, “Eğer bu bir gerekçeyse maalesef söylediklerimizin haklılığı ortaya çıkıyor. Bir şeyin mükemmel olması, mükemmeli yapanın cezalandırılmasını gerektirmeyeceği, standart bir yaşamda bile mümkündür. Bunu hukuken değerlendirmek, verilecek karara esas almak hukuk garabetidir. O yüzden bilirkişinin verdiği böyle bir karar var ise verilen bu karardan sonra mükemmele yakınlık cezalandırma sebebiyse maalesef kimse o zaman mükemmeli yakalama çabası içerisinde olmayacak demektir. Bu, sosyal ve ticari yaşamda hukuken bizim daha kötü günleri göreceğimiz anlamı taşır. Bunun hukuki altyapısını doğru yapılanlara dayandırıyor olmaları da demek ki çok fazla bu anlamda teknik incelemeye, teknik anlamda yapılan incelemelerden elde edilen verilere dayanmadan, bir gruba yönelik siyasi bir karar alma noktasına gelinmiştir. Bu hiçbir zaman doğru değildir.” dedi.
“YABANCI YATIRIMCILAR DAHİL KİMSE GÜVENDE DEĞİL”
Tek amaçlarının, evrensel hukuk normları adı altında yapılacak işlemlerin kamuoyuna da doğru dürüst anlatılması olduğunu belirten Baro Başkanı İlhan, “Bugün bu gruba yapılan hukuksuzluk, yarın başka bir gerekçeyle başka bir gruba yapılacaktır. Bu şartlarda da Türkiye’de istihdam yaratıp üretim yapan hiçbir firma, kendini güvende hissetmeyecektir. Buna yabancı yatırımcılar da dahildir. O yüzden baştan beri hep aynı şeyi söylüyoruz, hukuk, hukuk, hukuk. Hukukun dışına taşıldığı zaman insan yaşamının da hiçbir garantisi yok, ticari yaşamın da hiçbir garantisi yok, sosyal yaşamın da hiçbir garantisi yok.” işeklinde konuştu.
URFA BARO BAŞKANI: KARAR HUKUKİ DEĞİL
Şanlıurfa Baro Başkanı Hikmet Delebe, Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına tepki gösterdi. Delebe, “Seçime bir hafta kala yapılan bu kayyumun hukukla bir ilgisi olmadığını düşünüyorum. Seçime bir hafta kala özgür basının susturulması ve seçimleri etkileme, çıkacak sonucu etkileme anlamında atılan bir adım olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebiyle Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğince kayyum atanması kararına tepkiler sürüyor. Şanlıurfa Baro Başkanı Hikmet Delebe, Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasının hukukla ilgisi olmadığını söyledi. Delebe, atılan bu adımın özgür basını susturmaya yönelik bir hamle olduğunu ifade etti. Kayyumda gerekçe gösterilen 133’üncü maddenin mali operasyonlarla ilgisi olmadığını belirten Delebe, zamanlamasının da manidar olduğunu ifade etti.
“BU KAYYUM ŞAİBELERİ AYYUKA ÇIKARDI”
“Seçimlere az süre kala böyle bir medya kuruluşuna toptan el konulması zaten şaibelerin ayyuka çıkmasına neden oldu.” diyen Başkan Delebe, şöyle devam etti: “Savcılığın söz konusu holdingle ilgili yürüttüğü soruşturma vardı. Bilirkişi raporuna göre kayyum ataması yapılmış. Ancak Ceza Kanunu 133. Maddeye göre atama yapılmış. Kayyum için belli şartlar gerekiyor. Yani 133’üncü madde hangi durumlarda kayyum atanabileceğinin tek tek altını çiziyor. Fakat holding bünyesindeki şirketlere bakıldığında özellikle medya kanallarına bakıldığında bu kapsamda olmadığı görülüyor.”
Kararın hukuki olmadığının altını çizen Delebe, “Medya haber alma hakkını sağlıyor. Seçime bir hafta kala yapılan bu kayyumun hukukla bir ilgisi olmadığını düşünüyorum. Seçime bir hafta kala özgür basının susturulması ve seçimleri etkileme, çıkacak sonucu etkileme anlamında atılan bir adım olduğunu düşünüyorum. Çünkü malum Türkiye’de medya ikiye bölündü. Bir tarafta siyasi iktidarın uzantısı olarak yayın yapan bazı haber kanalları varken bir taraftan da tüm siyasi partilere eşit mesafede duran, her siyasi partinin kendini ifade etme imkanı tanıyan haber anlayışı sergileyen medya var. Özellikle hükümetin yanında değil de diğer siyasi partilere de fırsat tanıyan medya kuruluşlarının seçilmiş olması oldukça manidar. Baro başkanı olarak bu kayyumun hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum.” ifadelerine yer verdi.
Zamanlamayı manidar bulduğunu aktaran Başkan Hikmet Delebe, şöyle devam etti: “Zamanlaması da ayrıca manidardır. 133’ü maddede sayılan suçlar tahdili olarak sayılmış, bunların içine başka su
çların eklenmesi mümkün değil. Maddeye bakıldığında çok ağır itham gerektiren uyuşturucu, silah ticaretinden tutun da insan kaçakçılığına, casusluğa kadar pek çok ağır nitelikli suçun olduğunu görürsünüz. Ama bu operasyonlar mali kaynaklı. Yani 133’üncü madde anlamında kayyum atanmasının yapılmaması gerekiyordu. Kararın hukuken yanlış olduğunu düşünüyorum.”
GAZİANTEP BARO BAŞKANI: BASININ NEFESİNİ KESMEYE YÖNELİK
Gaziantep Baro Başkanı Bektaş Şarklı, yapılan operasyonun basının nefesini kesmeye yönelik olduğunu söyledi.
Türkiye’nin faşizmin ağır koşulları altında olduğunu dile getiren Bektaş Şarklı, “Düne kadar tek tip insana karşı genetik mühendisliğine soyunanları suçlayanlar, kendileri bu tür operasyonlarla tek tip düşünen, tek tip yaşayan insan modeli oluşturma derdindeler. Bu hakikaten ülkemiz açısından utanç verici bir karar. Daha önce Bank Asya’ya hukuki değil siyasi bir kararla Sulh Ceza Hakimlikleri aracılığıyla el konulmuştu. Son olarak bu gruba yönelik kayyum atanması, bu bir anlamda basının da nefesini kesmeye yönelik. İstiyorlar ki, her basın mensubu kendileri gibi yazsın, kendilerini desteklesin.” diye konuştu. 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu, Ankara’da patlayan bomba, bunlara ilişkin gizlilik kararı ve IŞİD’le devlet arasındaki ilişkilerin kapatılmasına ve farklı muhalif sesleri kısmaya yönelik bir çabanın olduğuna dikkat çeken Şarklı, “Ama elbette bunun da sonu gelecektir. Bunların da nefesi gücü yetmeyecektir. Sonunda hak, hukuk ve adalet kazanacaktır.” ifadelerini kullandı.
BURSA BARO BAŞKANI: MUHALİF MEDYAYI SUSTURMA
Bursa Barosu Başkanı Ekrem Demiröz, Koza İpek Grubu’na kayyum atanmasıyla ilgili, “Bunun muhalifleri susturma operasyonlarından biri olduğu şeklinde kanaatine sahibim. Umuyorum, böyle hukuksuz girişimlerle, böyle cadı avlarıyla yönetilen bir ülke olmaktan çıkarız.” dedi.
Demiröz, “Bu dosyaya ilişkin bilgilere sahip değilim ama ilk kez Ankara Cumhuriyet başsavcılığı kanalı ile ve sulh ceza hakimliği üzerinden bir kayyum ataması söz konusu. Ben bu uygulamayı ilk kez görüyorum. Bir terör örgütüne, bir sermaye grubu iddiasıyla yürüyor bu. Bunun tamamen siyasi olduğu kanaatini taşıyorum. Çünkü bu mevcut iktidarın yapa geldiği bir şey. Kanunumuzda var, yasa dışı bir yolla elde edilen sermayeye yada araca yasa el koymaya için verir ama bu tamamen bir hukuksal süreçtir. Öyle olması gerekir. Ama bunun muhalifleri susturma operasyonlarından biri olduğu şeklinde kKocaeli Barosu’nun kayyum tepkisi: Hukuk dışı, kabul etmek mümkün değil
KOCAELİ BAROSU: ÖZGÜR BASININ DEVLETLEŞTİRİLMESİ Kocaeli Baro Başkanı Sertif Gökçe, seçime 6 gün kala, aralarında Bugün ve Millet gazeteleri ile Bugün ve Kanaltürk televizyonları ile radyosunun da bulunduğu Koza İpek Holding şirketlerine kayyum atanmasına tepki gösterdi. Gökçe, “Baştan itibaren hukuksuz, amaçlı bir şekilde yürütülen bir soruşturma. Sonuçta kayyum atandı. Kayyum demek basına el konulması, özgür basının devletleştirilmesi demek. Hukuk dışı bir durum. Bunu kabul etmek mümkün değil. Dünyanın demokratik hiçbir ülkesine olacak iş değil.” dedi. Gökçe, şu anda ciddi bedeller ödendiğini belirterek, “Türkiye şu anda ciddi bedeller ödüyor. Üstelik bunu hukuk eliyle yapıyoruz. Bu kadar hukuksuzluğu olan bir ülke ekonomisi de uzun süre yaşayamaz.” diye uyardı.