Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Lev Enzelna Suresi: Arapça Okunuşu, Türkçe Anlamı ve Faziletleri

Lev Enzelna suresi! Malik b.
Lev Enzelna suresi! Malik b. Yesâr`dan rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim sabahleyin üç defa “euzubillahis-Semî`il-Alîmi mines-şeytanirracım” der, sonra Haşr suresi`nin sonundaki üç ayeti okursa Allah kendisine yetmiş bin melek vekil kılar, bunlar akşama kadar o kişiye dua ve istiğfar ederler. Eğer o gün vefat ederse şehid olarak ölür. Bunu akşamleyin okuyan da aynı derecededir.” (Tirmizî, Müsned, Beyhakî, Taberani, Ibn Kesîr). Rivayetlerin çoğunda son üç ayetten bahsedilmekle beraber, “Levenzelnâ`dan aşağısı” diyen rivayetler de vardır (bk. Kurtubî, XVNI/1). Birçok kişi tarafından merak edilen Lev Enzelna suresinin Türkçe okunuşu nedir? İşte detaylar haberimizde…

LEV ENZELNA TÜRKÇE OKUNUŞU

 

Bismillahirrahmanirrahim

Lev enzelnâ hâzâlkurâne ‘alâ cebelin leraeytehu haşi’an mutesaddi’an min haşyetillâhi ve tilkel emsâlu nadribuhâ linnâsi le’allehum yetefekkerûn.

Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ hu ve’âlimu-lgaybi ve-şşehâde(ti)(s) huverrahmânurrahîm.

Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huvelmeliku-lkuddûsu-sselâmu-lmu/minu-lmuheyminu-l’azîzu-lcebbâru-lmutekebbir subhânallâhi ‘ammâ yuşrikûn.

Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîssemâvâti vel-ardi vehuve-l’azîzulhakîm. (Haşr 21-22-23-24)

LEV ENZELNA SURESİ ANLAMI

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

  • Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
  • O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.
  • O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
  • O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ” (Haşr Suresi, 21-22-23-24)

LEV ENZELNA TEFSİRİ

21 : Eğer biz bu Kur’an’ı bir dağın tepesine indirseydik, sen onu Allah korkusundan başını eğip paramparça olduğunu görürdün. Biz bu misâlleri insanlara veriyoruz ki, etraflıca düşünüp gerekli dersi alsınlar.

Bu misâle göre, şayet Kur’an büyük bir dağ üzerine indirilmiş ve dağa öyle bir şuur verilmiş olsaydı, göğe doğru başkaldırmış o ulu dağ, bütün katılığına rağmen Allah korkusu altında son derece etkilenir, her türlü itaatsızlığı bir kenara atarak çatlayıp paramparça oluncaya kadar ilâhî emirlere boyun eğerdi. O halde sahip kılındığı akıl ve şuur kabiliyeti ile o ilâhî emâneti yüklenen, bir taraftan cehennem ateşi, diğer taraftan cennet nimetleriyle kuşatılmış olarak istikbale doğru gitmekte olan insanların bundan daha fazla etkilenmesi ve uyanık olmaları gerekir. Fakat ne yazık ki, o çok zalim ve çok cahil olan insan, bundan müteessir olmamakta, Allah’tan korkmamakta, O’na saygı duymamaktadır. Ayrıca Allah’ın hukukunu, nefislerinin vazife ve istikbalini unutmakta, iyilik ve kurtuluş yollarını düşünemez duruma gelmektedirler. Hz. Mevlânâ’nın anlattığı şu hikâye, Allah’ın kelâmı ve zikri karşısında insanın bu derin gafletini ne güzel gözler önüne serer:

“Bir köylü öküzünü ahıra bağlamıştı. Bir arslan geldi, öküzü yedi ve onun yerine geçti oturdu. Köylü, gece vakti ahıra girdi, öküzünü bağladığı tarafa gitti. O aptal kişi, etrafını eliyle yoklayarak öküzünü arıyordu. Öküzünü ararken arslanı buldu. Elini, orasına burasına sürmeye, bazan sırtını, bazan yanını, böğrünü yoklamaya, elini yukarı, aşağı gezdirmeye başladı. Arslan, kendi kendine diyordu ki: «Eğer fazla aydınlık olsaydı, bu za­vallı adamın ödü kopar, yüreği kan kesilirdi. Şimdi şu gece vakti, beni kendi öküzü sanıyor da, rahatça oramı bu­ramı kaşıyor.» Cenab-ı Hak buyurdu ki: «Ey aldanmış kör kişi! Adımın zikr edilmesinden Tûr dağı paramparça olmadı mı? (bk. A’râf7/143) Uhud dağı benim büyüklüğümü anlasaydı, paramparça olur, gönlü kanla dolardı.» Allah’ın mübârek adını babandan, anandan işitmiş olduğun için, gaflet içinde habersizce ona sarılmışsın. Taklide uymadan, Allah’ın adının hakîkatinden haber alsan, incelir, erirsin; hatif gibi belirtin bile kalmaz. Seni korkutmak için anlattığım bu hikâyeyi dinle de, taklide uy­manın nasıl bir afet olduğunu anla.” (Mesnevî, 503-513. beyit)

Dolayısıyla verilen bu gibi misallerin hedefi, insanların düşünüp istifade etmelerini sağlamak; muşahhas örneklerden hareketle aklî ve fikrî mânaları kavrayıp, geçmiş ve geleceklerini düşünmeye yönlendirmek; Allah’ın sonsuz azamet ve kudreti huzurunda eğilerek yarın kadar yakın olan âhiret için hazırlanıp ateşten korunmalarına yardımcı olmaktır.

22 : O Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur! Duyuların algı sahası dışında kalan şeyleri de, duyuların algı sahasına giren şeyleri de bilir. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.

23 : O Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur! O Melik’tir, Kuddûs’tür, Se­lâm’­dır, Mü’min’dir, Müheymin’dir, Aziz’dir, Cebbâr’dır, Mütekeb­bir’dir. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok uzaktır, yücedir.

24 : O Allah Hâlık’tır, Bârî’dir, Mûsâvvir’dir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nu tesbih eder. O, Azîz’dir, Hakîm’dir.

Korkusundan o haşmetli, o kuvvetli ve sağlam dağların bile titreyip baş eğerek paramparça olacağı Yüce Allah, kendisini bir kısım isim ve sıfatlarıyla tanıtmaktadır. Bunlara Kur’an dilinde “el-Esmâü’l-Hüsnâ” denilir. (bk. A’râf7/180) Burada bu güzel isimlerden şunlara yer verilmektedir:

( ): O.

(Allah ): Rabbimizin özel ismi; bütün isim ve sıfatlarını kendinde toplayan en büyük ismi.

(Âlim ): Görülen veya görülmeyen, gizli veya açık her şeyi en iyi bilen.

(Rahmân ): Nihâyetsiz merhamet sahibi; rahmetiyle her varlığı kuşatan.

(Rahîm ): Çokça merhamet eden, yaratıkların tüm ihtiyaçlarını gideren.

(Melik): Hükümdar, sultan, padişah; hâkimiyetin mutlak sahibi; görünen ve görünmeyen taraflarıyla tüm kâinatın hakiki ve yegâne mâliki,

(Kuddûs ): Her türlü eksiklikten uzak, mutlak kemal sahi­bi, yaratılmışların tasavvur ve tasvirine sığmaz; tertemiz olan ve tertemiz kılan.

(Selâm ): Her türlü kusur ve afetlerden sâlim olan; selâmetin kaynağı, esenlik veren, selâmete çıkaran.

(Mü’min ): Güven veren, emniyete kavuşturan, kendisine güvenilen, va’dine itimat edilen, gönlünü imana açanlara iman veren, kendisine güvenenleri korkudan emin kılan.

(Müheymin): Koruyup kollayan, görüp gözeten, yöneten ve denetleyen, kâinatın mutlak hâkim ve idarecisi.

(Azîz ): Üstün kudret sahibi, mağlup edilemeyen mutlak güç sahibi, ye­gâne galip, izzet ve şânın asıl sahibi ve kaynağı.

(Cebbar): İradesine sınır olma­yan, istediğini her durumda yapabilen, hükmüne ve yetkisine karşı konulamayan, yaratılmışların halini iyileştiren, yaraları saran, dertlere derman olan, erişilemez, yüceler yücesi, güç ve azamet sahibi.

(Mütekebbir ): Büyüklüğü apaçık olan, azametini ortaya koyan, büyüklük ancak kendisine yaraşan, büyüklükte eşi olmayan,

(Hâlık ): Takdir ettiği gibi yoktan yaratan.

(Bâri‘): Örneği olmadan yaratan, yaratıklarını düzgün ve âhenkli kılan, ya­ratmanın tüm safhalarındaki inceliklerin asıl kaynağı.

(Mûsâvvir ): Şekil, biçim ve özel­lik veren, varlıkların maddî-manevî, duyularla idrak edilen edilemeyen tüm şekil ve hususiyetlerini belirleyen.

(Hakîm ): Bütün hükümleri ve işleri yerli ye­rince ve sağlam olan; hüküm ve hikmet sahibi.

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Kim sabaha çıktığında üç defa (Eûzü billâhi’s-semî’i’-l alîmi mine’ş-şeytani’r-racim) «Kovulmuş şeytandan her şeyi işiten ve bilen Al­lah’a sığınırım» deyip de Haşr sûresinin sonundan üç âyet-i kerîme okuya­cak olursa, Allah ona akşam oluncaya kadar dua edecek yetmiş bin melek gönderir. Şayet o gün ölürse şehîd olarak ölür. Her kim bunu akşamleyin oku­yacak olursa, onun için de aynı şey söz konusudur.” (Tirmizî, Sevâbü’l-Kur’an 22 )

Unutmamak gerekir ki, göklerde ne var yerde ne varsa hepsi, tüm varlıklar, isim ve sıfatları haber verildiği şekilde olan Allah’ı kesintisiz tesbih etmektedirler. Akıl sahibi insana düşen de Allah Teâlâ’yı tanıyabildiği kadar tanımak; bütün güç, kuvvet, istidat ve imkânlarıyla O’na kul olabilmektir. O’nu zikir, tesbih ve tefekküre gark olmuş selim bir gönle erişebilmektir. İnsanın, yarın Allah’ın huzurunda vereceği imtihan için bu husus çok büyük bir öneme sahiptir. Kulun hazırlanması gereken en büyük imtihan da zâten budur.

Lev Enzelna Lev Enzelna Lev Enzelna Allah Dini Gündem Yaşam Haberler

Lev Enzelna suresi Arapça Türkçe okunuşu Lev enzelna ne demek? Lev enzelna kelime meali? Lev enzelna duası ne için okunur?

Lev enzelna olarak anılan dört ayet Haşr suresinde yer almaktadır. Lev enzelna ile başlayan Haşr suresinin son dört ayetidir. Haşr sûresi Medine’de inmiştir. 24 âyet’ten oluşmaktadır.

Malik b. Yesâr`dan rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim sabahleyin üç defa “euzubillahis-Semî`il-Alîmi mines-şeytanirracım” der, sonra Haşr suresi`nin sonundaki üç ayeti okursa Allah kendisine yetmiş bin melek vekil kılar, bunlar akşama kadar o insana dua ve istiğfar ederler. Eğer o gün vefat ederse şehid olarak ölür. Bunu akşamleyin okuyan da aynı derecededir.” (Tirmizî, Müsned, Beyhakî, Taberani, Ibn Kesîr).

Rivayetlerin çoğunda son üç ayetten bahsedilmekle birlikte, “Levenzelnâ`dan aşağısı” diyen rivayetler de mevcuttur (bk. Kurtubî, XVNI/1).

LEV ENZELNA ARAPÇASI

LEV ENZELNA TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

Lev enzelnâ hâzâlkurâne ‘alâ cebelin leraeytehu haşi’an mutesaddi’an min haşyetillâhi ve tilkel emśâlu nadribuhâ linnâsi le’allehum yetefekkerûn.

Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ hu ve‘âlimu-lġaybi ve-şşehâde(ti)(s) huverrahmânurrahîm.

Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huvelmeliku-lkuddûsu-sselâmu-lmu/minu-lmuheyminu-l’azîzu-lcebbâru-lmutekebbir subhânallâhi ‘ammâ yuşrikûn.

Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîssemâvâti vel-ardi vehuve-l’azîzulhakîm. (Haşr 21-22-23-24)

Lev Enzelna suresi Arapça Türkçe

Lev Enzelna Duası ne için okunur

19 lev enzelna

Haşr Suresi

Lev enzelnâ Suresi şifa

amenerrasulü, ayetel kürsi, lev enzelna okunuşları

Lev enzelna kelime Meali

Huvallahullezi arapça

Anlaşmanın bozulması sonucu Nadiroğulları’nın Medine’den çıkarılışları ve Yahudiler ile anlaşma yapan fakat Müslüman gibi görünen münafıklar anlatılmaktadır. Haşr suresinin fazileti ve anlamı nedir? Haşr suresinin hem Arapça okunuşu hem de Türkçe okunuşu nasıldır?

class=’medyanet-inline-adv’>

Haşr suresinin Arapça ve Türkçe okunuşları ile surenin faziletleri çok fazla merak edilmektedir. Haşr suresinin son ayetlerinin akşam namazından sonra okunması tavsiye edilmektedir. Birçok vatandaş Haşr suresinin faziletinin ne olduğunun cevabını bulmak istemektedir. Haşr suresinin akşam namazlarından sonra okunması gereken son üç ayeti bir hadis-i şeriften alınan bilgidir. Bazı rivayetlere göre de Haşr suresinin okunması ile duaların kabul olduğu söylenmektedir. Haşr suresi Kuran’da yer alan 59. Suredir. Toplamda 24 ayetten oluşmaktadır. Medine şehrinde inmiş olan surelerden biridir.

Haşr Suresi Türkçe Okunuşu 

1.Sebbeha lillahi ma fiyssemavati ve ma fiyl’arardı ve huvel’aziyzulhakiymu.

2.Huvelleziy ahrecelleziyne keferu min ehlilkitabi min diyarihim lievvelil haşri ma zanantum en yahrucu ve zannu ennehum mani’atuhum husunuhum minallahi feetahumullahu min haysu lem yahtesibu ve kazefe fiy kulubihimurru’be yuhribune buyutehum bieydiyhim ve eydiylmu’miniyne fa’tebiru ya ulil’ebsari.

3.Ve lev la en keteballahu ‘aleyhimulcelae le’azzebehum fiyddunya ve lehum fiyl’ahıreti ‘azabunnari.

4.Zalike biennehum şakkullahe ve resulehu ve men yuşakkıllahe feinnallahe şediydul’ıkabi.

5.Ma kata’tum min liynetin ev terektumuha kaimeten ‘ala usuliha febiiznillahi ve liyuhziyelfasikıyne.

6.Ve ma efaalahu ‘ala resulihi minhum fema evceftum ‘aleyhi min haylin ve la rikabin ve lakinnallahe yusellitu rusulehu ‘ala men yeşa’u vallahu ‘ala kulli şey’in kadiyrun.

7.Ma efaallahu ‘ala resulihi min ehlilkura felillahi ve lirresuli ve liziylkurba velyetama velmesakiyni vebnissebiyli key la yekune duleten beynel’ağniyai minkum ve ma atakumurresulu fehuzuhu ve ma nehakum ‘anhu fentehu vettekullahe innallahe şediydul’ıkabi.

8.Lelfukarailmuhaciriyn-elleziyne uhricu min diyarihim ve emvalihim yebteğune fadlen minallahi ve rıdvanen ve yensurunallahe ve resulehu ulaike humussadikune.

9.Velleziyne tebevveuddare vel’iymane min kablihim yuhıbbune men hacere ileyhim ve la yecidune fiy sudurihim haceten mimma utu ve yu’sirune ‘ala enfusihim ve lev kane bihim hasasatun ve men yuka şuhha nefsihi feulaike humulmuflihune.

10.Velleziyne cau min ba’dihim yekulune rabbenağfir lena ve liıhvaninelleziyne sebekuna bil’iymani ve la tec’al fiy kulubina ğullen lilleziyne amenu rabbena inneke raufun rahıymun.

11.Elem tere ilelleziyne nafeku yekulune liıhvanihimulleziyne keferu min ehlilkitabi lein uhrictum lenahrucenne me’akum ve la nutıy’u fiykum ehaden ebeden ve in kutiltum lenensurennekum vallahu yeşhedu innehum lekazibune.

12.Lein uhricu la yahrucune me’ahum ve lein kutilu la yensurunehum ve lein nesaruhum leyuvellunel’edbare summe la yunsarune.

13.Leentum eşeddu rehbeten fiy sudurihim minallahi zalike biennehum kavmun la yefkahune.

14.La yukatilunekum cemiy’an illa iy kuran muhassenetin ev min verai cudurin be’suhum beynehum şediydun tahsebuhum cemiy’an ve kulubuhum şetta zalike biennehum kavmun la ya’kılune.

15.Kemeselilleziyne min kablihim kariyben zaku vebule emrihim ve lehum ‘azabun eliymun.

16.Kemeselişşeytani iz kale lil’insanikfur felemma kefere kale inniy beriy’un minke inniy ehafullahe rabbel’alemiyne.

17.Fekane ‘akıbetehuma ennehuma fiynari halideyni fiyha ve zalike cezauzzalimiyne.

18.Ya eyyuhelleziyne amenuttekullahe veltenzur nefsun ma kaddemet liğadin vettekullahe innallahe habiyrun bima ta’melune.

19.Ve la tekunu kelleziyne nesullahe feensahum enfusehum ulaike humulfasikune.

20.La yesteviy ashabunnari ve ashabulcenneti ashabulcenneti humulfaizune.

21.Lev enzelna hazelkur’ane ‘ala cebelin lereeytehu haşi’an mutesaddi ‘an min haşyetillahi ve tilkel’emsalu nadribuha linnasi le’allehum yetefekkerune.

22.Huvallahulleziy la ilahe illa huve ‘alimulğaybi veşşehadeti huverrahmanurrahıymu.

23.Huvallahulleziy la ilahe illa huve elmelikulkuddususselamul mu’minul muheyminul ‘aziyzul cebbarul mutekebbiru subhanallahi ‘amma yuşrikune.

24.Huvallahul halikul – bariy-ulmusavviru lehum’esma ulhusna yusebbihu lehu ma fiyssemavati vel’ardı. Ve huvel’aziyzulhakiymu.

class=’medyanet-inline-adv’>

Haşr Suresi Türkçe Anlamı

class=’medyanet-inline-adv’>

1.Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

2.O, kitap ehlinden inkar edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah‘ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü’minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri ibret alın.

3.Eğer Allah, onlar hakkında sürülmeye hükmetmemiş olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlar için cehennem azabı vardır.

4.Bu, onların Allah’a ve Resülüne karşı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah’a karşı gelirse bilsin ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.

5.(Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah’ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir.

6.Onların mallarından Allah’ın, savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah’ın her şeye hakkıyla gücü yeter.

7.Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) haline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.

8.Bu mallar özellikle, Allah’tan bir lütuf ve hoşnudluk ararken ve Allah’ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.

9.Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

10.Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”

11.Kitap ehlinden O inkar eden kardeşlerine, “Yemin ederiz ki, siz (Medine’den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye boyun eğmeyiz. Eğer size karşı savaşılırsa size mutlaka yardım ederiz” diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın? Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.

12.Andolsun, eğer (kardeşleri Medine’den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile, andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.

13.Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah’a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir.

14.Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.

15.Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir’de) yaptıklarının cezasını tatmışlardır. Onlara (Ahirette de) elem dolu bir azap vardır.

16.Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkar et” der; insan inkar edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.

17.Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur.

18.Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

19.Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.

20.Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

21.Eğer biz, bu Kur‘an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.

22.O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.

23.O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.

24.O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

class=’medyanet-inline-adv’>

Haşr Suresi Konusu

class=’medyanet-inline-adv’>

Özellikle sûrenin ilk âyeti ile son üç âyetinde, bütün varlıkların Allah’ı eksikliklerden tenzih ettiği, O’nun birliği, yüceliği, ilminin sınırsızlığı, rahmet ve şefkatinin enginliği, irade ve gücünün mutlaklığı, eşsiz yaratıcı olduğu belirtilerek kalplere tevhid inancının, Allah sevgisi ve saygısının yerleştirilmesi hedeflenmektedir. 2-10. âyetlerde antlaşmalarını bozan bir yahudi kabilesinin başına gelen sürgün felâketi örnek gösterilip bundan ibret alınması istenmekte ve müslümanlara toplum olarak elde edilen imkânların paylaştırılması konusunda yol gösterilip ideal mümin tipiyle ilgili tasvirler yapılmaktadır. 11-17. âyetlerde müslüman göründükleri halde ahitlerini bozan Ehl-i kitap’la gizli ilişkiler kurarak türlü entrikalar çeviren münafıkların ve yandaşlarının bazı zaaflarına değinilerek müslümanlar hem bu tür davranışlardan sakındırılmakta hem de kendilerine moral verilmektedir. Müteakip âyetlerde her insanın yapması gereken nefis muhasebesinin ve ebedî hayat için hazırlıklı olunmasının önemine ve sonuçlarına dikkat çekilmekte; Kur’an’a muhatap olmanın ne büyük şeref olduğunu ama aynı zamanda ne büyük sorumluluk getirdiğini hatırlatan bir örnek verilmektedir (İngiliz şarkiyatçısı Richard Bell’in Haşr sûresiyle ilgili bir makalesinde sûredeki âyetlerin tertibiyle ilgili olarak ileri sürdüğü görüşün eleştirisi için bk. Emin Işık, “Haşr Sûresi”, DİA, XVI, 426).

Haşr Suresi Fazileti

Sabah ve akşam üç defa (besmeleden önce) “Eûzü billâhi’ssemîi’l-alîmi mine’ş-şeytâni’r-racîm” dedikten sonra Haşr sûresinin son üç âyetini okuyanlar için büyük müjdeler içeren hadisin sıhhat derecesiyle ilgili eleştiriler bulunmakla beraber özellikle sabah namazlarından sonra bu üç âyetin okunması gelenek haline gelmiştir (bk. Tirmizî, “Sevâbü’l-Kur’ân”, 22; Müsned, V, 26; Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 22; Emin Işık, “a.g.m.”, XVI, 426).

Haşr Suresi Tefsiri

Tesbih terimi kısaca, bir yandan “şuurlu varlıkların iradî olarak Allah Teâlâ’nın her türlü noksanlıktan uzak olduğunu söz ve davranışlarla ortaya koymaları” diğer yandan da “evrendeki bütün varlıkların ilâhî yasalara zorunlu olarak boyun eğip O’nun hükümranlığını itiraf etmeleri” anlamına gelir (ayrıca bk. İsrâ 17/44).