Nöbetçi Eczaneler
Bir terim olarak milattan önceki çağlarda kullanılmaya başlanan lezbiyenlik; genel hatlarıyla iki farklı kadının birbirine beslediği duygusal ve cinsel dürtülerdir. Yani ilişki içerisinde iki kadının birbiriyle hem aşk ilişkisi hem de cinsel ilişki yaşayabilmesi durumudur.
“Lezlik” olarak daha kısa formda da isimlendirilen bu durum, ilk olarak M.Ö 612 yılında doğan Helen şairi Sappho’nun bir kadına aşık olması ve ona şiirler yazmasıyla ortaya çıkan bu durum, ismini de Sappho’nun yaşadığı Lesbos Adası’ndan evrilerek almıştır. Lesbos adasının şimdiki adı Midilli adasıdır ve bu adada günümüze kadar yalnızca bu şiirlerden 600 kadar beyit bulunabilmiştir.
Çünkü hala günümüzde olduğu gibi o dönemlerde de lezbiyenliğe karşı olan pek çok ahlakçı geçinen insanlar ve Hristiyan din adamları bulunmaktadır. Ancak buna rağmen, Doğu ülkelerine nazaran Avrupa ülkelerinde lezbiyen ilişkiler çok daha rahatça yaşanabilmektedir.
Bunun yanında Ortadoğu ülkelerinde, Asya ülkelerinde ve Akdeniz’in bazı kısımlarında lezbiyenliğe kesinlikle karşı çıkılmakta ve kabul edilebilir bir şey olarak görülmemektedir. Bunun en büyük sebebi dini inanışlar ve eğitim seviyesidir.
Ülkelerin lezbiyenliğe bakışı
İslam dinine göre böyle bir ilişkinin yaşanması en büyük günahlardan biridir ve kabul edilebilir bir durum olmamaktadır. Ülkelere bakıldığında, hayatını lezbiyen olarak geçiren insanlara gayet normal vatandaş statüsünde davranıldığı görülmektedir. Olması gerekenin bu olduğunu anlayan ülkeler (örneğin İsveç ve Norveç gibi) kendi topraklarında lezbiyen evliliklere hukuken izin vermektedirler.
Öte yandan bazı ülkelerde de lezbiyen çiftlerin evlendikten sonra bir sperm bankasına gidip evlenmelerine izin verilir (örneğin; Hollanda, İspanya, İngiltere, Belçika, İrlanda ve Finlandiya gibi ülkeler). Ancak bazı ülkelerde de acaip bir uygulama göze çarpmaktadır. Kenya, Malezya, Gana, Hindistan, Srilanka ve Jameika gibi ülkelerde lezbiyen ilişki göz ardı edilip bir şekilde kabul edilebilse de erkeklerin homoseksüel ilişkileri kesinlikle kabul edilmemektedir.
Lezbiyenlik konusunun tıbbi olarak araştırılması ise çok geç yılları bulmuş, 1980’lerde konu yeni yeni ele alınmaya başlamıştır. Günümüzde hala alelade halka açık bir şekilde yapılmayan bu araştırmalar, esasen toplumsal normlar açısından sıkıntılı ve kabul edilmesinde güçlük çekilen gerçeklikler olmalarıdır.
Kadınların lezbiyen olma nedenleri nelerdir?
Kadınların erkeklere göre daha çok duygularıyla hareket eden varlıklar olmalarından kaynaklı olarak partner seçimlerinde de kendilerinin seviyesinde bir duygusallık ve merhamet durumu aramaları
Erkeklerin kadınlara oranla cinsel yaşantılarında daha sert tavırlar sergilemesi ve durumu çoğu zaman kalitesizleştirmesi sebebiyle kadınların kendi cinsel yaşantılarında partnerlerinin kendilerine daha naif davranmalarını zorunluluktan değil içgüdüsel olarak hissetmelerini istemeleri
Özellikle bekaret konusunda büyük tabuları olan ülkelerde bu baskıya baş kaldırmayı isteyip kadınların kendi cinsinden biriyle ilişkiye başlama merakı
Erkeklerin kadınlarla olan cinsel temaslarında daha umursamaz bir yapıda davranıp kişisel zevklerini ilk planda tutmalarının neticesinde kadınların bu durumdan hem duygusal hem de cinsel olarak boşlukta kalmaları ve kendileri gibi oaln hemcinslerinden ilgi ve şevkat beklemeleri