Hanefilik Nedir:
Hanefilik mezhebinin kurucusu kabul edilen İmam Azarn Ebû Hanife’nin asıl adı Numan bin Sabit’tir. Ebü Hanife Küfe’de doğmuş, Bağdat’ta 767 yılında vefat etmiştir. Zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ebû Hanife küçük yaşta Kur’anı ezberlemiş, gençliğinde bir süre ticaretle uğraşmış daha sonra ilme yönelmiştir. Kelam. hadis. akait ve edebiyat öğrenmiş. fıkıhilminde derinleşmiştir. Bu ünlü İslam alimi Irak’ın önde gelen alimlerinden ders almış, hadis dinlemiş ve fıkıh öğrenmiştir. Ebü Hanife’nin yetişmesinde, ilmi birikiminde özellikle hocası Hammad bin Ebf Süleyman (öl. 737)’ın etkisi fazladır.
Ebü Hanife yaşadığı dönemde; güçlü mantı 1. kıvrak zekası üstün hafıza gücü ve çalışkanlığı ile ön plana çıkmıştır. O sistemli bir şekilde çalışarak fıkıhta kendi metodunu ortaya koymuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sahabelerine dğretip aktardığı itikadi bilgileri de toplamıştır. Bunları çevresindeki Müslümanlara anlatmış. birçok öğrenci yetiştirmiştir. Öğrencileri zamanla Ebû Hanife’nin görüşlerini toplayıp sistemleştirmişlerdir. Ayrıca onun izlediği metotlara bağlı kalarak yeni hükümler ortaya koymuşlardır. Bu gibi çalışmalar sonucunda, İmam Âzam Ebü Hanife’nin görüş ve düşünceleri çerçevesinde Hanefilik mezhebi ortaya çıkmıştır.
İmam Âzam Cami Bağdat imam Azar,” Ebü Hanife. fıkıhtaki metodu konusunda şunları söylemiştir: “Ben, Allah’ın kitabında olanı alırım. Onda bulamazsam Hz. Peygamberin sünnetinden alırım. Allah’ın kitabında ve Hz Peygamberin sünnetinden bir çözüm bulamazsam o zaman sahabelerin görüşlerini alırım. Onlar arasında da tercih yaparım, dilediğimi alır, dilediğimi bırakırım. Ancak; İbrahim en-Nehai, Hasan el-Basri. Vasil bin Ata vb. geldi mi durum başka. Bunlar içtihat yapmış kimselerdir, onlar nasıl içtihat ettilerse ben de onlar gibi içtihat ederim, kendi görüşümü söylerim.” Hanefilik mezhebinin en belirgin özelliği reye yani görüş bildirmeye öncelik vermesidir. Bu sebeple Hanefilik “ehli rey” olarak da anılmıştır. Hanefi’ mezhebinde, sadece gerçekleşmiş durumlar için değil, olması muhtemel veya hiç gerçekleşmemiş olaylar için de fetva verilmiş, görüş bildirilmiştir.
Akılcılık, örfe önem verme. ibadetlerde kolaylık, inşan hürriyetine saygı, gayrimüslimlere eşit yaklaşım, fakir ve zayıf olanı gözetme Hanefi’ mezhebinin temel özelliklerindendir. Hanefilik mezhebi başta Türkiye olmak üzere Afganistan, Pakistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek gibi ülkelerde, Hicaz’da ve Yemen’in Aden bölgesinde yaygındır.
Malikilik Nedir?
Malikilik, Malik bin Enes’in görüş ve düşünceleri etrafında oluşmuş ameli fıkhi bir mezheptir. Meşhur İslam Alimlerinden biri olan İmam Malik, 712 yılında Medine’de doğmuş, 795 yılında yine aynı şehirde vefat etmiştir. Onun doğduğu dönemde Medine, çok sayıda sahabenin de yaşadığı bir ilim ve kültür merkeziydi. İlimle uğraşan iyi bir aile ortamında yetişen İmam Malik önce Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiş, sonra da hadis ezberlemeye yönelmiştir, Oldukça zeki ve kuvvetli bir hafızaya sahip olan İmam Malik, Medine’nin ünlü alimlerinden dersler almış, kendini yetiştirmiştir. Özellikle hadis ve fıkıh alanlarında derin bilgi sahibi olmuştur. Medine’de Mescid-i Nebi’de dersler vermiş, bildiklerini insanlara öğretmiştir. İmam Malik birçok talebe yetiştirmiş, hac görevi dışında Medine’den hiçbir zaman ayrılmamıştır. El-Muvatta, İmam Malik’in en önemli eseridir. Bu eser hem hadis hem de fıkıh alanında önemli bir kaynaktır.
Malikflik mezhebine göre dini bir konuda hüküm verirken veya içtihat ederken öncelikle müracaat edilecek kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. O konuyla ilgili Kur’an’da bir hüküm yoksa sünnete bakılır. Yine yoksa bu konuyla ilgili icma bulunup bulunmadığına bakılır. Malikilikte icma, Medine alimlerinin bir konuda görüş birliğine varmaları olarak kabul edilmiştir. Bu mezhepte sırasıyla Medinelilerin nasıl amel ettiğine ve sahabelerin sözüne müracaat edilir. Bütün bunlardan sonra herhangi bir delil bulunamadıysa kıyas yöntemine başvurulur. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi Maliki mezhebinin fıkıh anlayışında Medineli alimlerin uygulamalarının ve sözlerinin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Çünkü Malikilere göre Medinelilerin uygulaması, Hz. Peygamberin sünnetinin pratiğe dökülmüş şeklidir. Malikilik özellikle Mısır. Libya, Fas, Cezayir, Tunus. Sudan gibi Afrika ülkelerinde yaygındır.
Şafilik Nedir:
Şafilik, önemli fıkıh mezheplerinden biridir. Bu mezhep Muhammed bin İdris eş-Safirnin görüş ve düşünceleri çerçevesinde ortaya çıkıp yaygınlaşmıştır. imam şafir. 767 yılında Gazze’de doğmuş. 820’de Mısır’da vefat etmiştir. Doğumundan kısa süre sonra babasını kaybeden İmam Şafii, yokluk içinde ve zor şartlarda büyümüştür. İki yaşında. medine’de götürülmüş, İmam Malik’ten, İmam Azarn Ebu Hanife’nin öğrencisi İmam Muhammed’den ve bir çok alimden ilim öğrenmiştir. İmam Şafif yedi yaşında hafız olmuş, on yaşında İmam Malik’in Muvatta adlı eserini ezberlemiştir. Hadis, fıkıh ve edebiyat alanında derin bilgi sahibi olmuştur. Fıkıh ilminin usul ve esaslarını sistemli bir şekilde ortaya koyan ve bu konuda eser yazan ilk kişi odur. Er-Risale fiusül ve el Ümm, İmam Şafiinin fıkhi konulardaki görüşlerini içeren eserleridir. İmam Şafii aynı zamanda Hanbelilik mezhebinin kurucusu sayılan Ahmet bin Hanbel’in hocasıdır. İmam Şafii bir konuda içtihat ederken sırasıyla Kur’an, sünnet, icma (sahabelerin üzerinde müttefik olduğu görüşler) ve kıyasa başvurmuştur. Hüküm verirken öncelikle hadise dayanmaya önem vermiştir. Sahabe sözünü de delil kabul eden İmam Şafii, aynı konuyla ilgili sözler arasında farklılık bulunması halinde kendince en uygun olan görüşü tercih etmiştir.
Şafiilik mezhebi günümüzde özellikle Anadolu’nun doğu ve güneydoğu kesiminde; Kafkasya, Azerbaycan. Hindistan, Filistin, Seylan, Malezya ve Endonezya gibi ülkelerde yaygındır.
Hanbeliiik Nedir:
Hanbelilik, Ahmed bin Hanberin görüş ve düşünceleri çerçevesinde ortaya çıkıp yayılan ameli-fıkhi bir mezheptir. Ahmed bin Hanbel. 780 yılında Bağdat’ta doğmuş, 854 yılında yine bu şehirde vefat etmiştir. Küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen Ahmed bin Hanbel ilim öğrenmek ve dönemin alimlerinden ders almak için uzun yolculuklar yapmış; Küfe, Basra, Mekke, Medine, Şam gibi İslam merkezlerine gitmiştir.
Ahmed bin Hanbel özellikle fıkıh ve hadis alanında uzmanlaşmış, derin bilgi sahibi olmuştur. Çok sayıda talebe yetiştiren bu ünlü İslam alimi, Müsned adlı eseri de kaleme almıştır. Ahmed bin Hanbel nakle yani Kur’an, sünnet, sahabe ve tabiinin görüşüne çok önem verir. Hanbelnikte içtihat yoluyla görüş belirtme ve kıyas makbul görülmez. Hanbelilikte bir konuda hüküm verirken öncelikle Kuran-ı Kerim’e ve sünnete müracaat edilir. Bu mezhepte sünnetin her çeşidi delil kabul edilir. Kıyas metoduna ancak zorunlu bir durum olması halinde başvurulur. Hanbelilikte icma da delil olarak kabul edilir ancak bu mezhepte icmadan kasıt; sahabenin, tabiinin ve ondan sonraki nesil olan tebe-i tabiinin icmasıdır. Bunun dışındaki icmalar ise delil kabul edilmez.
Caferilik Nedir
Caferilik, İmam Cafer-i Sadık (öl.765)’ ın görüş ve düşünceleri çerçevesinde ortaya çıkmış olan amel-fıkhi mezheptir. İmam Cafer-i Sadık. ehl-i beyte mensuptur. Babası Şiilerin on iki imamının beşincisi olan Muhammed Bakır, dedesi ise Hazreti Ali’dir. Peygamberimiz’in sevgili torunu Hz. Hüseyin (r.a. yin Kerbela’da şehit edilmesinden sonra ehli beyt soyundan gelen kişiler siyasetle uğraşmamışlar; ilmi çalışmalara yönelmişlerdir. İmam Cafer-i Sadık da ilimle meşgul olmuştur. O, fıkıh, hadis gibi ilimlerde derinleşmiş; astronomi, coğrafya gibi pozitif bilimler alanında da kendini yetiştirmiştir. İmam Cafer-i Sadık çok sayıda talebe yetiştirmiştir; İmam Azam Ebu’ Hanife (öl. 767) de onun öğrencilerinden biridir. İmam Cafer-i Sadık takva sahibi, ihlaslı, ilim ve ibadetle meşgul olan bir insandı. O, Allah’a ha-at’ eksik olan kişinin, Peygamber soyundan gelmesinin bir yarar sağlamayacağını söylerdi. İnsanları her zaman çalışmaya ve ticaretle meşgul olmaya teşvik ederdi. Ayrıca onları tembel ve müsrif olmamaları konusunda uyarırdı. Çevresindeki insanlara, dünya için ahireti, ahiret için de dün-yayı terk etmemelerini öğütlerdi. Caferilik, çoğunlukla Şiaya mensup olan Müslümanların benimsediği amelf-fıkıf mezheptir. Caferilik mezhebinde, dini bir konuda hüküm verirken öncelikle Kuran’a müracaat edilmesi gere-kir. Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra Hz. Peygamber’in sünneti ile icma ve akıl da içtihat yaparken baş-vurulan temel esaslardır. Caferilikte bazı ibadetlerin yapılışında farklılıklar vardır. Örneğin abdest alınırken ayaklar hafif ıslak elle mesh edilir. Bir günde kılınması farz olan namazların beş vakit olduğu kabul edilmekle birlikte, öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları birleştirilerek kılınır. Caferiler namaz kılarken yanlarında, türbet veya mühür denilen, Kerbela toprağından bir parça bulundururlar. Namazlarda bunun üzerine secde etmenin daha faziletli olduğuna inanırlar.’ İslam dini, son peygamber olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e gelen vahiyler etrafında şekillenmiştir. Vahiy süreci Hz. Muhammed’in sağlığında tamamlanmıştır. Dolayısıyla Hz. Peygamberin vefatından sonra vahiy kapısı kapanmış olduğu için hiç kimsenin, genel geçer nitelikli, doğruIuğu tartışılamayacak. Allah katından gelen özel bir bilgi sahibi olduğunu iddia etme hakkı bulunmamaktadır. İslam’ın evrensel ilkeleri. Hz. Peygamber’in sağlığında nihai şekline kavuşmuştur. Bu ilkeler Kur’an-ı Kerim’de açık ve net olarak belirtilmiştir. Kuran’ın en doğru şekilde açıklanması ve hayata geçirilmiş şekli de sünnette, yani Hz. Muhammed’in uygulamalarında ortaya konmuştur. İslam, evrensel bir dindir. Bu dinin evrensel ilkeleri tüm zamanlar ve mekanlar için geçerlidir. Evrenselliğin ayrılmaz bir parçası da dinamizmdir. Dinamik bir din olan İslamiyetin ilkelerinin her zaman ve mekanda yeniden yorumlanması, hayata uyarlanması gereklidir. İşte İslam kültürünün bir parçası olan mezhepler, dinimizin daha iyi anlaşılmasına yönelik çabalar sonucunda ortaya çıkan insani oluşumlardır. İslam dünyasında gerek siyasi itikadi gerekse amel fıkhıs mezheplerin ortaya çıkması, dinimizin düşünce hürriyetine verdiği önemin göstergesidir. Hz. Peygamber zamanında mezhep yoktu. İtikadi veya fıkhi bütün mezhepler, Peygamber Efendimiz’den sonra ortaya çıkmıştır. Dini’ nitelik taşıyan bütün bu oluşumlar (mezhepler). İslamin anlaşılma biçimleridir ve insan ürünüdür. Mezheplerin ortaya çıkmasının Müslümanlar açısından birçok faydası olmuştur. Bu sayede İslam dünyasında dinde çoğulculuk ve dini’ düşüncede zenginlik meydana gelmiştir. Mezhep imamlarının ve onların öğrencilerinin yazdıkları eserlerle İslam düşüncesi ve kültürü zenginleşmiştir. Yine mezhepler sayesinde. farklı ülkelerde, değişik coğrafi şartlarda yaşayan Müslümanlar, kendileri açısından en uygun görüşü seçme ve böylece İslam’ın ilkelerini kolayca yaşama imkanı bulmuşlardır.