Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

NAR AĞACI (Punica granatum)

Nar (Punica granatum), kınagiller (Lythraceae) familyasından içinde küçük çekirdekler ve
Global Bilgiler
Nar (Punica granatum), kınagiller (Lythraceae) familyasından içinde küçük çekirdekler ve meyve gövdesini oluşturan yüzlerce tanecikten oluşmuş, hafif ekşi ve bazen tatlı tadı olan, ılıman iklimlerde yetişen, bir meyve türü.

Narlar kuraklığa dayanıklıdır. Akdeniz yağış rejiminin etkili olduğu, dönenceler ile 40. enlemler arasında, 1000 m kadar yüksekliğe sahip bölgelerde yetişebilir. -10 °C’ye kadar soğuğa dayanabilir. Yıllık 500 mm yağış yeterli olmaktadır. Bol güneş seven bitki, yazın aralıklarla sulanırsa verim artmaktadır. Daha yağışlı bölgelerde sık sık mantar rahatsızlıklarından kaynaklanan kök çürümeleri ile karşı karşıya kalabilmektedirler.

Ispanya’nın güneyindeki üç büyük dinin birlikte yaşadığı Endülüs Bölgesi’nin ve eski bir Emevi şehri olan Granada’nın simgesi… Bu şehirde yapılan süsleme, seramik ve hatıra eşyalarında nar motiflerini görmek mümkündür. Ayrıca çok güzel bir yarı değerli taş olan “granat”, nar tanelerine benzer olmasından dolayı adını, bu bitkinin Latince adından (Punica granatum) almaktadır. “Grantanum” kelimesi ise Latince’de “granum” kelimesinde türetilmiş olup, tane, tohum anlamına gelmektedir.

Bizim kültürümüzde de nar, oldukça sık karşımıza çıkmaktadır. Sofralarımızda çeşitli şekilleri kullanılırken, türkülerimizde, bilmecelerimizde, halk deyişlerimizde hatta masallarımıza kadar geniş bir alan içinde nara rastlamak mümkündür.
Çeşitli inanış ve dinler içinde nar değişik anlamlar ifade etmektedir. Nar, Tevrat’ta kutsallık, doğurganlık ve bolluk simgesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hristiyanlık için önemi, kıyamet günü ve sonsuz hayat sembolü olmasından dolayıdır. Kur’an-ı Kerim’de ise nar için cennet meyvesi olduğu söylenmekte ve çeşitli ayetler içinde Allah’ın yaratma gücünün bir sembolü olarak tasvir edilmektedir.
Şifalı bitkiler arasında yer alan narın özellikle meyve ve meyve kabuğu kullanılırken, yer yer kökü ve çiçeği de tedavide tercih edilmektedir. Bu maksatla, bazı karışımlarla birlikte ağız yoluyla alınıp içilirken, merhem olarak da kullanılmaktadır.
C vitamini, çeşitli enzimler, demir ve potasyum yönünden zengin olan nar, bu sebeple antioksidan (virüsler ve mikropları etkisiz hale getirir, hücrelerin oksitlenerek zarar görmesine engel olur) özellik kazanır. Doktorlar tarafından özellikle kış aylarında bağışıklık sistemimizin güçlenmesi için tavsiye edilmektedir. Kansere (cilt kanseri, prostat kanseri) karşı sahip olduğu koruyucu özelliği de, çeşitli araştırmalar tarafından ortaya konulmuştur. Cilt üzerinde enfeksiyon ve yara iyileştirici etki gösterirken nar, ergenlik sivilcelerinin giderilmesinde (bunun için ekşi nar suyu sirkeyle karıştırılır ya da kaynatılmış nar kabuğu suyu ile gül suyu karışımı sivilcelerin üstüne sürülür), ağız hastalıkları tedavisinde ve orta kulak iltihabına karşı da doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir. Ayrıca antiviral özelliğe sahip olmasından dolayı enfeksiyon hastalıkları ve gribe karşı kullanılmasına neden olmaktadır.
Yapılan araştırmalar narın içerdiği bir takım maddelerle kolesterol ve şekeri dengelediğini, damar tıkanıklığını önleyerek kalbi koruyup kuvvetlendirdiğini, çarpıntıyı engelleyip, tansiyonu düşürdüğünü göstermektedir. Bunun için de günde bir bardak nar suyu içilmesi tavsiye edilmektedir.
Sindirim sistemiyle bağlantılı olarak karın ağrılarını geçirmede, gaz söktürmede, mideyi kuvvetlendirmede ve ülsere karşı etkili olduğu görülmüştür. Glikozit, tanin ve alkolid içerdiği için ishale karşı son derece etkilidir. Bunun için ise kaynatılmış nar yaprağı önerilmektedir. Meyve kabuğu, özellikle kurt düşürmede, bağırsak parazitlerine karşı tedavide, tenya ve dizanteriye karşı tercih edilebilmektedir. Bunun dışında bağırsak iltihabı için narın çeşitli karışımlarla macun halinde tüketilmesi önerilmektedir. Etli kısmının sıkılıp içilmesi sonucu safra sökücü olarak da kullanılır. Kusmayı kesmek için yine nar tavsiye edilebilir.
Idrar söktürücü, böbrek yaralarını iyileştirici, idrar yolu kanamalarını geçirici, basur tedavisi; ağır adet kanamaları, vajinal akıntı,  erkek ve kadın üreme yollarındaki enfeksiyonlara karşı, adet düzenleyici, frengi ve bel soğukluğu gibi hastalıkların tedavisinde nar,  geçmişte kullanılmıştır.
Bunlar dışında genel olarak ağrı kesici, kan yapıcı ve enerji verici olarak kullanımı,  solunum yolu rahatsızlıklarında, süt salgısı arttırmada, burun poliplerine ve kabızlığa karşı, göz ağrıları ve göz sarılığını giderici özellik göstermesi, cerrahi yaraların iyileştirilmesi,   menenjit ve fıtık gibi rahatsızlıklarda kullanımı, saç-sakal ağarmalarını geçirmede ve kellik tedavisinde nar bitkisinden yararlanılması sahip olduğu şifalar konusunda bizleri bir nebze de olsa aydınlatmakta ve insanlık için ne denli önemli özelliklere sahip olduğunu göstermektedir.
Son dönemlerde yapılan çalışmalar özellikle nar suyu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Antikanser ve antioksidan özelliği bilinen bir madde olan ellagik asit, nar suyunda oldukça fazladır. Hesaplamalara göre içe
rdiği antioksidan miktarı yeşil çay, kızılcık ve portakal suyuna göre 3 kat daha fazladır. Bu nedenle, hiç nar suyu içmeyi denemediyseniz, haydi bir sefer deneyin. Göreceksiniz tadından vazgeçemeyeceksiniz.
Şifaları eskiden de bu derece bilinir miydi bilinmez ama bizler zaten aşure, güllaç, muhallebi ve daha birçok tatlıyı süslerken nardan faydalanıyorduk. Belki son zamanlarda yapılan çalışmalar salatalarda ve yemeklerde daha sık kullanılmasına, yaz aylarında ferahlamak amacıyla gazlı içecekler yerine serin nar suyunu tercih etmemize vesile olmuştur, kim bilir?
Ekolojik ve Ekonomik Yönüyle Nar
Global Bilgiler

Punicaceae familyası içinde yer alan nar,  Punica granatum olarak adlandırılmaktadır. Anavatanı Batı Asya olmakla birlikte Akdeniz ülkelerinde, Azerbaycan, Çin ve Japonya’da da üretimi yapılmaktadır. Ülkemizde daha çok Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görülmektedir.

Çok yıllık ve çalı formunda olan bu bitki sağlam bir kök sistemine sahiptir. Gövdesi gayri muntazamdır ve sık dallı bir yapı gösterir. Haziran-Temmuz aylarında çiçeklenen bu bitkinin meyvesi portakal büyüklüğündedir ve olgunlaştıkça rengi yeşilden kırmızıya döner. Derimsi bir kabuğa sahip olan etli meyve içinde çok sayıda tohum barındırır ki bu kısım yenilmektedir. Renk ve tadı; tatlı, mayhoş ve ekşi olmasına göre çeşitlilik göstermektedir. 
Kök ve gövde kabuğunda tanen, nişasta ve alkaloitler bulunurken, yine meyve kabuğunda tanen, triterpenler ve az da alkaloitlere rastlanır ki bu sayede tıpta kullanılmaktadır.
Güçlü bir adaptasyon yeteneği gösteren nar genelde ılıman bölgelerde yetişir ki bu bölgelerde yazlar sıcak, kurak ve uzun, kışlar ılık ve yağışlıdır. Ticari meyve alınması için yüksek sıcaklıklarda çiçek açması gerekir. Geç çiçek açtıklarında ilkbahar donlarından etkilenmezken sonbahar donlarına yakalanma riskleri artar. Yıllık 500 mm yağış yeterli olurken, bunun ilkbaharda olması istenir; çünkü yazın yağan yağmurlar meyve kalitesini bozar, kabuğun çatlamasına neden olur.
Ticari amaca göre sofralık ya da endüstri çeşitleri yetiştirilmeli; meyvelerinin iri olması, kabuğunun rengi ve kalınlık, tane rengi, yumuşaklık çekirdeklilik, sululuk gibi özelliklerinin de ihtiyaca uygun olması gerekmektedir. Ülkemiz insanları hafif mayhoş veya tatlı, çekirdeksiz ve iri meyveli olan narları; Avrupa’da yaşayan tüketiciler ise kabuk ve tane rengi kırmızı, mayhoş olan nar çeşitlerini; Arap halkları ise tatlı olan narları tercih etmektedir.

Global Bilgiler

 Diğer birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de çok eski zamanlardan beri tanınan narın yeni yeni üretim ve tüketimi artmış, ticareti yapılır bir meyve haline gelmiştir. Bu gelişmelerde yetiştirme tekniği, depolama ve taşıma alanlarında yapılan yeniliklerin katkısı göz ardı edilemez. Çeşitli iklim ve toprak koşullarında yetişebilmesi, bakımının kolay olması, uzun süre ağaçta kalabilmesi ve depoda muhafaza edilebilen, iç ve dış pazarlarda iyi fiyatlar getiren bir ürün olmasından dolayı ticari değeri son derece fazladır. Ülkemiz meyveciliğinde de bu yüzden son derece önemli bir yere sahiptir.


Faydaları
100 ml nar suyu, yetişkin bir insanın günlük C vitamini gereksiniminin %16’sını karşılar. Nar suyu ayrıca B vitamini ve potasyum içerir. Çeşitli diyet ürünlerinde nar özü kullanılmaktadır. Çünkü nar özü şeker, kalori ve katkı malzemeleri içermemektedir.
Nar meyvesinin kabuğu, ishale karşı (% 15’lik) çay halinde kullanılabilir. Nar, çarpıntıya iyi gelir. Mideyi kuvvetlendirir. Et kısmı ile sıkılıp içilirse, safra söker, pekliği giderir. Nar ağacı kabuğu çok eskiden beri bilhassa bağırsak şeritlerine (tenyalara) karşı kullanılır. Bu yüzden veteriner hekimliğinde özellikle sığırlardaki tenyalara karşı kullanılır. Yalnız zehirlenmelere yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır.
Nar suyu virüs önleyici özelliğinden ötürü diş taşı temizlemede kullanılır. Nardaki tanen maddesinin kalp krizi riskin düşürdüğünü ortaya koyan çalışmalar yapılmaktadır. Nar tohumu yağının, estrojen sentezlenmesini engelleyerek, göğüs kanseri hücrelerinin üremesine karşı etkili olduğu düşünülmektedir. Son zamanlarda, nar suyunun prostat kanseriyle mücadele etmede kullanılıp kullanılamayacağı araştırılmaktadır.

Nar kabuğu ve nar meyvesinin içindeki zarlar punikalajin adı verilen polifenolü ihtiva etmektedir. Antioksidan ve anti-enflamatuar etkileri olan punikalajin insan vücudunda kolayca emilebilmektedir. Punikalajin ile nar çekirdeğinde bulunan punisik asit adlı yağ asidinin narın kalp ve damar sağlığı olumlu etkileri ile olası kanser önleyici etkilerini ortaya çıkartan en önemli faktör olduğu düşünülmektedir. Narın kolesterolü, kan şekerini ve insülin direncinin kontrol etmeye yardımcı olabileceği, nörodejeneratif hastalıklara ve kansere koruma sağlayabileceği yönünde bazı araştırma sonuçları da mevcuttur.
Müziği sevmeyenimiz pek yoktur. Dini duyguları ortaya çıkaran müziğin adı
Sıradaki Haber Tasavvuf Müziği Nedir ?