Ulufe Nedir ? Ulufe’nin Kelime Anlamı Nedir?
Dünyanın en çok seyredilen ve en çok kazandıran bilgi yarışması “Kim Milyoner Olmak İster?”, Selçuk Yöntem’in sunumuyla ekrana geliyor. Programa Türkiye’nin farklı yerlerinden ya da farklı ülkelerden başvuru yapıp, mülakatla seçilen yarışmacılar katılıyor. Yine moral desteği için yarışmacıların yakınları da stüdyoda yerlerini alıyorlar. Programda sorulan Ulufe’nin Kelime Anlamı Nedir? ilgili detaylı bilgi haberimizde.
Ulufe Osmanlı Devletinde Kapıkulu Askerlerine, Acemi Ocağı mensuplarına, kimi saray ve devlet görevlilerine üç ayda bir verilen maaş. “Mevacib” adı da verilen ulufe Divan-ı Hümayunda, Veziriazamın huzurunda verilirdi. Muntazam olarak verildiği zamanlarda ilk iki maaş, Muharrem ve Cemazilevvelde son iki maaş ise Şaban ayı içinde veya bu ayın sonlarında dağıtılırdı. Bu suretle üç ayda bir dört defada verilmesi icap eden ulufe, üç defada veriliyordu. Ulufe dağıtımı mutlak surette Salı günü olurdu. Yeniçerilerin maaş defterlerine çok dikkat edilirdi. Her ulufe dağıtımında üçer nüsha hazırlanırdı. Asıl, mükerrer, hazine ismi verilen bu defterler yeniçeri katib dairesinde yazılır, suistimale meydan vermemek için ilk zamanlarda padişah tarafından kontrol edilirdi. Bu işe, Sultan Birinci Süleyman Han (1520-1566) ile Dördüncü Murad Han (1648-1687) çok fazla hassasiyet göstermişlerdir.
Maaş, kurulan divanda davalar dinlendikten sonra dağıtılırdı. Hazine önünde tevzi edilen maaş bölük ve ortanın mevcutlarına göre ayrı keselere konurdu. Gülbangı çekildikten sonra ağa bölüklerinden başlamak üzere masa üzerinde ayrılan keseler bölüğün efradı tarafından alınırdı. Merasim bitince bunlar omuzlarına bu keseleri koyarak alayla kışlalarına giderlerdi. Kışlalarda ertesi gün her bir orta toplanarak maaşlarını alırlardı.
Hazineden alınan para ortalara gelince mutlaka sayılırdı. Fazlası hazineye iade edilir, noksan ise maliyeden tamamlanırdı. Yeniçeriler arasında hazineden haksız yere bir akçe dahi almak büyük suç sayıldığından böyle bir işe hiçbir zaman tenezzül etmezlerdi.
Ulufe dağıtıldığı divanın ertesi günü Sadrıazam, Paşa Kapısında, Kapıkulu süvarileriyle cebeci, topçu ve top arabacı ocaklarının maaşlarını bizzat kendisi başında bulunarak verdirirdi. Böylece bütün ocakların ulufe dağıtım işi tamam olurdu.
Sefer sırasında ordunun maaş dağıtımı ise divandakinin aynı olurdu. Sadrıazamın veyaSerdar-ı ekremin divan çadırında toplanarak maaş verilirdi. Bu sırada bulunmayanların ocakla ilgileri kesilirdi.
Ulufe dağıtımından önce yeniçerilere saray mutfağında hazırlanan çorba, pilav ve zerde verilirdi. Yeniçeriler bir şeye küskün oldukları zaman çorba içmezlerdi. Ramazanda ulufe dağıtılırken askerin hepsi oruçlu olduğundan çorba, pilav, zerde verilmezdi. Yalnız Ramazanın on beşinde Padişahların Hırka-i şerif ziyaretinde Yeniçerilerle diğer Kapıkulu Ocaklarına Hırka-i şerif ziyaretini müteakip saray matbahından tepsilerle baklava verilirdi. Her ortanın gümüş meşin önlüklü aşcı ustaları tepsileri peştemala bağlar, renkli sırıklara takar, her birini ikişer kişi alıp alayla kışlalarına götürürlerdi ki buna Baklava Alayı denirdi.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi