Tımar ve Zeamet, Tımar ve Zeamet hakkında bilgi.
Yıllık geliri 20.000-100.000 akçe arasında olan ve esas olarak askeri bir görev karşılığı tahsis edilen dirlik.
İslamiyet’in başlarından itibaren fethedilen arazinin kuru mülkiyeti, devlet hazinesine kalıyor, devlet de bu arazinin yalnız tasarrufunu kişilere bırakıyordu. Özel mülkiyete konu olmayan, fakat üzerinde halk tarafından ziraat yapılabilen bu topraklara “miri arazi” denirdi. Bu arazideki çalışmalardan devletin haraç alması masraflı bir teşkilâtı gerektirdiğinden Osmanlı Devleti bu hakkı dirlik sahiplerine verdi.
Dirliklerin sırası şöyleydi: Has, zeamet, tımar. Ayrıca yurtluk ve ocaklılar da vardı. Tımar ve zeamet sahipleri askeri birer kumandan durumundaydı. Zeamet sahibi zeametin bulunduğu yerde oturmak, orada mülkî görevler yapmak, asker yetiştirmek ve hazırlamak zorundaydı.
Zeametin en küçük sınıfına “kılıç” adı verilirdi. Geliri 30.000 akçe olan bir zeametin ilk 20.000 akçesi kılıç, geri kalanı hisse adını alırdı. Bir zeamet boş kaldığında, kılıç kısmı parçalanarak tımara çevrilemez, başka zeamete veya tımara katılamazdı. Bir zeamet boşaldığı zaman boşalma sebebine bakılırdı, ölüm sebebiyle boşalmada ölenin savaşabilecek yetenekte çocuğu varsa zeamet ona verilirdi. Erkek evlâda verilen zeametin babasına tahsis edilenle aynı değerde olması gerekmezdi.
Osmanlı imparatorluğu toprakları içinde Bağdat, Basra, Mısır, Yemen, Habeş eyaletleriyle Halep ve Cezayir-i Bahr-i Sefid eyaletlerinin bazı sancaklarında tımar ve zeamet yoktu. Zeametler, 1839 Tanzimat Fermanı’ndan önce uygulamadan kalkmıştır.